İÇİMDEN GEÇENLER

 

Bu haftadaki yazım, bir haber kanalındaki spikerin sunum tarzından başlayacak. Ulusal kanallardan birindeki sunucu hanımefendi, öyle hassas öyle duygulu bir kişilik ki, bana göre her hanım gibi tam bir karıncaezmez. Kanalı ve dolayısı ile kendilerini milyonlarca kişi izliyor. Sunumu sırasında bazen, sanırsınız asansör arızalanmış, stüdyoya girmek için, merdiven çıkmış yorulmuş. Kamera karşısındaki tarzı ile sanki kafede arkadaşı ile bir köşede, özel bir sorunu(Laf aramızda, aman kimse duymasın) rahatlığında ve alçak sesle değerlendiriyor. Haberin ilk satırları normal ses düzeyinde iken, son satırlarında(DB) düşüyor ve haberin sonuna doğru, harflerinden iki veya üçünü yutuyor. Gerçi, her sunucunun kendine özgü bir sunumu vardır, olmalıda. Ancak kamera karşısında, bir standart gerekliliği düşüncesindeyim! Haber biraz daha canlı seslendirilmeli ve harflerin üzeri tam basılmalı. (Hanenin gençleri duyuyor, sesin fazla açılmasını reddediyor. Yaşlılar duyamıyor, söyleneni anlamıyor ve ses düzeyinin yükseltilmesini istiyor) İşte sorunun kökeni!

***

 KOVIT-19 musibeti çok kötü, bu musibetten kurtulamayacak mıyız, bilmiyorum? Uzun süreli pandemi savaşı sürerken ve süreceği varsayılırken, "MU" varyantı sahne aldı. İnsanları tedirgin ediyor, ölümle tehdit ediyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün mutasyona verdiği isim bu: "MU" tehlikesi ise, aşıya dayanıklı hale gelme ihtimali! Örgütün yayımladığı raporda, özellikle varyantın incelenmesinin gerekli olduğu, Amerika ve Avrupa'da tespit edildiği bildirilirken, Türkiye'de rastlandığına dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı. "MU" Varyantına yakalanan kişilerde, en sık görülen belirtiler: Yüksek ateş, uzun süreli öksürük, tat ve koku alma duyusunun kaybolması.

 

COVIT-19 ile ilgili olarak, bir yurttaş salgın hakkındaki düşüncesinde: ".Dünya nüfusunun çok arttığı, nüfusun yeterince beslenemediği, çevre kirliliğinin önüne geçilmez hal aldığı, Hidrokarbon yakıtların çoğaldığı, atmosferin kirlendiği, iklimlerin değiştiği, dolayısı ile insan sayısını azaltmak için bir savaş gerektiği, savaşın ateşli silahlarla değil, COVIT-19 gibi yöntemlerle yapıldığını" düşünüyor. Düşünceyi; kabul edip etmemek, size kalmış. Bu kez yiğit yoğurt yemiyor, düşünüyor! Unutulmaması gereken: Tehlikeli ve olabildiğince ciddi süreçten geçiyor olmamız. Eğer:".ben aşılarımı yaptırdım, artık korkacak bir durum yok!" deyip maskeyi kolunuza takar takıştırır, yüzünüzü bir başka yüze yaklaştırır, temizliği de arka cebinize sokuşturursanız, siz an itibarı ile bu COVIT-19 savaşının potansiyel hasta adayısınız! Dışarı çıkamazsınız, sütre gerisinde, yani hastanede olacaksınız!

***

 Gidelim pazara, geçelim bir başka konuya. Pazar çok pahalı, geçim derdi yurttaşı bunaltıyor. İnsan canının çektiğini almak istiyor ve: "Koy sepete" diyemiyor. Çünkü içinizdeki ses: "Canın çekse de onu alamazsın! Paran, gerekli olanları alabilecek kadar" diye uyarıyor. Gözünüz, almak istediğimizde kalıyor ve oradan ayrılıyorsunuz.

 Bu arada, depolarda bekletilirken hasta olan limonlardan söz etmek istiyorum. Yaz boyunca pazarda satılan limonlar, geçen yılın limonları. Ancak sıkıldıktan(Özellikle elektrikli araçla sıkılınca) sonra baktığınızda, bazılarının içinden yani sap kısmında siyahlaşma görürsünüz. Bu durum, sağlığımız için zararlı mıdır, yoksa bazılarının dediği gibi önemsiz bir şey midir, bilmiyorum. Tabii insanı merak ettiren, dışından gayet normal görünüyor olması, C vitamini küpünün çürümeye içten başlaması. Bu gibi şeyler, ülkemizde ilgili kişiler ile imza yetkisi olanları ilgilendirmez, bu kişilerce dikkate alınmaz ve müdahale edilmez! Vatandaş ise durumdan zaten bihaberdir. Çünkü bizim yurttaşımıza bir şey olmaz(!) Bırakın alsın, bırakın yesin! Olsa olsa hasta olur, ama tedavi edilir, tüm müdahalelere rağmen kurtulamaz! Ölür.

 Bazıları; "Allah aşkına! Her şey bitti de, sorun olarak; Yeşil halde toplanıp, depoda bekletilen ve Yazın pazara sürülen, ancak beklerken, içinden çürümeye yüz tutan limon mu kaldı? Adam sende. Limon çürüyormuş! Ne yapalım yani? Çürüyorsa yemeyiver! Şu insanoğlunun tuhaflığına bakın! Yazın, limonsuz kalırsanız ne olacak? Onu düşünmez, buldukça bunuyorsunuz. Halinize, bulduğunuza şükredin(!)" Bu millet insanı, sinir stres eder(!)" diye düşünenler de olabilir. O halde de şikâyetçi olmayacaksınız!

 Bu arada, limon Yeşilken ağacında toptan Kg. Fiyatı: 1.30-1.50 TL, depolanıp yazın pazara sürüldüğündeki Kg. Fiyatı: 10.00-12.50 TL. Allah vatandaşa kuvvet versin..


YAZARIN DİĞER YAZILARI