TWİTTER BAKAN

TWİTTER BAKAN

 

"Maske, mesafe, hijyen" diye başlayan söylemi ve "Pandemi" başladığından bu güne kadar farklı bir söz ağzından duymadığımız, eylemsizliği kendisine iş edinen, eylem gibi sanan, sağlığımızdan sorumlu bakanımız Fahrettin Koca'ya Sağlık Bakanı demeye gerek yoktur. İki şey söylenebilir; birincisi, "Sehven Bakanlığı", ikincisi, "Twitter Bakanlığı" dememiz yerinde olur sanırım. Çünkü twitter atmaktan başka bir işlem yapmayan, ama hastalığı az gösterilmesi için elinden gelen her şeyi, çabayı gösteren Sağlık Bakanı'nın bu salgın hastalığın yayılmasında da baş sorumludur.

Covid-19'un ülkemizde görüldüğü tarihin 11 Mart olmadığı, Şubat ayında 24 kişinin Covid-19'dan hastanede tedavi olduklarını, başka hastalıktan ölmüş gibi rapor edildiğini, Bakan yardımcısı Şuayip Birinci'nin ağzından öğrenmiş bulunuyoruz. Covid-19 belki de Ocak ayında görüldü ama toplumdan saklandı, kim bilebilir?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın tutarsız, gerçek dışı açıklamaları sağlığımızın, canımızın tehlikede olduğunu göstermektedir. Sağlıktan daha önemli ne olabilir ki? İlk vakada Fahrettin Koca'nın göz yaşlarını görünce, adam sağlımızı nasılda düşünüyor, sağlığımızı nasılda önemsiyor, içselleştiriyor diyerek sevgi ve saygımızı hak ettiğini sanmıştık, nerdeee!..

Sürü bağışıklığına bırakılan toplum sağlığı, "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" anlayışı ilkel bir anlayıştır.

Pandemi'nin (Pandemi; dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel isimidir) ilk dönemlerinde oluşturulan sağlıkla ilgili "Bilim Kurulu" kurulması da, milletin gözünü boyamak içinmiş! Konularında uzman olan "Bilim Kurulu" üyelerinin de sözünün geçmediği anlaşılıyor. Bilim Kurulu ne derse desin, tek adamın ağzından çıkacak, her şeyi tek adamın bildiği bir dönemde, bilim kurulunun neden kurulduğu merak konusudur. Bilim Kurulu üyelerinin sözleri dinlenmiyor, uygulanmıyorlarsa neden hala o kurulda durdukları da şüphe uyandırmaktadır. Acaba bilim kurulu üyeleri tehdit mi ediliyorlar? Yoksa bir çıkar peşinde mi koşuyorlar, sorularını sormamıza neden olmaktadırlar. Yoksa bu yetkin kişilerin onca dedikodulardan sonra orada durmalarının anlamını çözmüş değiliz!

Turizm Bakanının otelleri, Milli Eğitim Bakanının okulları, Sağlık Bakanının Hastaneleri olduğunu herkes biliyor. Öyleyse bunların başarısızlıklarını bu bakanlarda aramamız doğru olmaz sanırım! Peki, bunca başarısızlığın temel kaynağı nedir? Sağlık Bakanının başarısızlığını neyle açıklayabiliriz? Bilen varsa söylesin. Yoksa akla "Bal tutan parmağını yalar" anlayışımı geçerlidir? Görevini yerine getiremeyen bu bakanlar derhal ve acilen istifa etmeleri yerinde olur. Bilinmelidir ki; bu bakanlar bakış açılarını değiştirmedikleri sürece başarılı olmaları mümkün gözükmemektedir.

Birkaç gün önce Ankara'dan bir tanıdığın akrabası Covid-19'dan vefat etmiş. Ankara'da Covid-19'dan ölenler için ayrı bir mezarlık açılmış. Tanıdığım kişi cenazeyi kaldıran hocaya, "Hocam bu gün Covid-19'dan ölen kaç hasta defnettiniz?" diye sormuş. Hoca, "Bu defnettiğimizle 54 kişi oldu" demiş. O gün akşam Sağlık Bakanlığının Türkiye çapında Covid-19'dan ölenlerin sayısının 44 kişi olduğunu tabloya yansıtmış. Sadece Ankara'da 50-60 kişinin öldüğü ama Türkiye çapında ölenlerin sayısının çok çok fazla olmasına rağmen az gösterilmesi anlaşılır gibi değil! Sanki hastalığı yayan, bulaştıranın Sağlık Bakanının kendisiymiş gibi davranmasının anlaşılır bir tarafının olmadığıdır.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Eylül ayında Türkiye çapında pandemiden ölenlerin sayısını açıklarken, İstanbul'da bir kişinin pandemiden öldüğünü söylemesi artık tuzun koktuğunun da habercisidir.

 

On altı milyon nüfusu olan, en çok vakanın yani hastanın görüldüğü bir şehirde "Eylül ayında bir kişi öldü" demek aklımızla alay etmektir. Gerçi vatandaş olarak aklımızla alay edilmesine yıllarca göz yummuş, biat kültürünü içselleştirmiş azımsanmayacak insanların varlığı bizi bu günlere getirmiş bulunmaktadır.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Pandeminin henüz bitmediğini, oluşturduğu tehdidin ortadan kalmadığını söylerken, "Hala tedbirleri elden bırakamayız. Sağlık kuruluşlarımızdaki, sahadaki teyakkuz halini gevşetemeyiz" demiş. Valla beni bir gülme tuttu. Hangi teyakkuz, hangi tedbir aldılar acaba. Ayasofya Cami açılışına binlerce kişi giderken, binlerce kişiyle miting yaparken hangi önlemler alındı da bizim haberimiz yoktur. Tamamen serbest bırakılan pandemi tedbirleri, muhaliflere gelince akla geliyor, iktidarın toplanması, düğün yapması v.b. faaliyetlerine gelince unutuluyor. Pandemi -okuyup üfledikleri için- zannederim AKP'lilerden başka herkese bulaşıyor(!) Ayrıca testlerin büyük bir bölümünü AKP'lilere yapıldığı iddiası ayyuka çıktı. Eşitsizliğin, ayrımcılığın, adam kayırmanın ayyuka çıktığı bu günlerde huzursuzlukta tavan yapmış durumdadır.

Alınmayan tedbirleri almış gibi göstermek, şeytanın ağzından lokmasını çalmak gibi bir şey!

Saygılarımla.

 

Kemal Gürbüz

Şair, Yazar-Devlet Sanatçısı,   13.10.2020        

YAZARIN DİĞER YAZILARI