AKYAKA’DA BİR KÜLTÜR ÇINARI AZİZ ALBEK (1923-2019) SONSUZLUĞA YÜRÜDÜ (I)

 

Temmuz 2019 başında Aziz Albek’i Akyakalılar akraba ve dostları sonsuzluğa uğurladı. Ben şahsen çok sevdiğim bir ağabey gibi bildiğim Albek’i uğurlayamadım. Ben kısa bir ziyaret için Konya’da idim. Öncelikle kendisine Tanrıdan rahmet, kederli ailesine baş sağlığı dilerim.

Önce bizzat kendisi tarafından bana verilmiş hayat hikâyesini buraya alacağım. Ardından kendisi ile bazı anılarıma yer vereceğim. Önce özellikle şunu belirtmeliyim. 1994’li yıllarda Akyaka tarihi konusunda derlediğim bilgilerin çok büyük kısmını Aziz Albek’ten öğrendim. Akyaka için çok büyük kaynak ve Akyaka için büyük bir kültür çınarıydı. Benim ise bir hocam ve ağabeyimdim. Büyük bir bilge idi

Aziz Albek, 1923 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1950 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünden mezun olmuş, Üniversitenin Fotoğraf Atölyesinin kuruluşunda çalışmıştır. İlk film çalışmalarına 1955 yılında M.Şevket

İpşiroğlu ve Sabahattin Eyüboğlu’nun çektiği “Hitit Güneşi” ile başlamıştır. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünde kurulan Film Merkezinde yönetmen ve kameraman olarak çalışan Albek 1964 ve daha sonraki yıllarda üyesi olduğu Gottingen Bilimsel Enstitüsü’nde incelemeler yapmıştır. Bu enstitünün bilimsel arşivinin 300 filmlik bölümünü getirerek İÜ Film Merkezini kurdu ve bu merkezden müdür olarak emekli oldu. 2012 yılında TRT Belgesel yarışmasında Onur Ödülüne layık görüldü. Halen İstanbul’da yaşamaktadır.

Resim çalışmalarına ise lise yıllarında başlayan Aziz Albek, ilk tablolarını 1942 yılında bir grup arkadaşıyla birlikte Haydarpaşa Lisesi’nde resim öğretmenleri olan Şeref Akdik’in lise binasında kendilerine tahsis ettiği bir atölyede yapar.

Şeref Akdik’ten çok faydalanan ve aynı zamanda etkilenen Albek lise mezuniyetinden sonra bir müddet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümüne devam eder. Bu yıllarda Akademi’de İbrahim Çallı Atölyesinde çalışır.

Tablolarında 1940 kuşağı etkisine çokça rastlanan Aziz Albek’in 1942-43 döneminde, ileriki yıllarda eşi olacak Suzan Öztürk’le tanış olması, Albek’in resme olan ilgisinin artmasında ve gelişmesinde önemli bir yer tutar.

Genellikle yağlıboya resimlerinin yanında az da olsa pastel ve desen çalışmaları mevcuttur. Çalışmalar genellikle orta ebatta ve mukavva üzerinedir. Bazı tablolarında Nejat Aziz Kansu, bazı tablolarında da Aziz Albek imzasını kullanmıştır.

Resimlerinde özellikle yalın peyzaj ve natürmort çalışmalar çoğunluktadır. Portre ve figüratif çalışmalar pek az görülmektedir.

1942-1948 yılları arasında düzenlenen Güzel Sanatlar Birliği Ankara ve Galatasaray Sergileri,  Halkevleri, Müstakil Ressamlar Birliği sergilerinde birçok resmi sergilenen Albek’in tabloları genellikle yaşamının büyük bir bölümünün geçtiği Kısıklı, Çamlıca, Üsküdar çevresi ile Kadıköy, Haydarpaşa ve Boğaz konulu peyzajları içermektedir.

Türk resim sanatında önemli bir yer tutan ve o dönem sergilerde jüri üyesi olan ressam Eşref Üren, Halkevlerinin 11. Yıldönümü nedeniyle 1943 yılında açılmış olan Halkevleri 14. Amatör Resim ve Fotoğraf sergisinde Türkiye birincisi olmuştur.

Bu metin kendisi tarafından verilmiştir.

Yazıma onunla ilgili iki fotoğraf karesi eklenecektir. İlki Stratonicea antik kentinde bir gezide, ikincisi ise bir toplantıda Rahmetli Albek ve Sayın Hamdi Yücel ile birliktedir.

(Devamı var)

YAZARIN DİĞER YAZILARI