Prof. Dr. Şadan Gökovalı ve “SÖYLENCE” Kitabı !?

 

             Prof. Dr. Şadan Gökovalı ve “SÖYLENCE” Kitabı !?

Muğlalı ‘Hocaların Hocası’ Şadan Gökovalı; Kasım -2010 yılında “SÖYLENCE” kitabını biz okuyucularının hizmetine sundu… Yerimiz dar olduğu için bu kitabın içinde bulunan eşsiz ve tartışmasız bilgileri size aynen aktaracak değilim… Ama bir Egeli, bir Muğlalı olarak bu kitabı mutlaka bulup okumanızı ısrarla tavsiye ediyorum!..

Söylence” demek Mit, Mitoloji, Efsane demektir… TDK Sözlüğüne göre, aslı Fransızca bir sözcük olan Mitoloji; “Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim dalı” demektir… Çıkış yeri en yoğun olan yöre de, Ege’dir… Şu anda bu bölgede yaşayan bilim insanlarından, bu konuda ilk ve tek canlı başvuru kaynağı ise, Prof. Dr. Şadan Gökovalı hocamızdır!..

Bakınız bu konuda kendisi neler diyor: “Turizm Bakanlığının 1965 yılında İzmir’de düzenlediği IV. Dönem Tercüman-Rehber-Kursu’na ilk başlarda sıkıntılı başladım, sonra çok sevdim… Sıra arkadaşım çok başarılı Sahire’den utandığım için çok çalıştım ve o kursu üstün başarıyla bitirdim… Sonraları bu konuda Halikarnas Balıkçısı babam, Azra Erhat anam ve Sahire Gezen’den çok şey öğrenip, üniversitelerde bu konuda dersler vermeye başladım…

Ben Mitoloji (Söylence-Efsane) konusunda hep şunu düşündüm, söyledim ve yazdım: ‘Ben buradaki Tanrı ve Tanrıçalara inanmıyor ve onlara tapmıyorum!.. Ama biliyorum ki; Balıkçı’mızın ‘Altıncı Kıta’ dediği Akdeniz çevresinde binlerce yıl, milyonlarca insan inandılar bunlara, taptılar onlara!.. Onlar içini, mimarlık tarihini süsleyen tapınaklar, sunaklar yarattı, sanat tarihini süsleyen yontular var ettiler!..

İlkel insan; doğa olaylarına, doğal olarak bilimdışı açıklamalar getirmeye çalıştı… Bunların birtakım insana benzer (Antropomorfize) varlıklar tarafından yapıldığına düşündü? Ama yine de Mitoloji veya güzel Türkçesiyle Söylencebilim, elimize matematiksel, tarihsel ve bilimsel veriler olmayan konularda ipuçları verebilir, ışık tutabilir?

Örneğin; Bir yönden bakılınca, saçları arkaya kakılmış, ağlayan kadına benzer bir kayaya ‘Niobe’ denilmiş… Küçük el sanatları Tanrıçası Athena’nın nakış işlemesinde, karşısına rakip olarak Egeli örgücü kız Arachne (Arakhne) çıkarılmış… Güzel sanatlar Tanrısı Apollon’la müzik alanında, Frigya Kelainai, Dinar yurttaşı Maryas yarışmış… Paktolos ‘Sart’ Çayı ve onun karıştığı Hermos (Gediz) Irmağının altınlı akması, Kral Midas’ın bu akarsuyu kaynağında yıkanmasıyla açıklanmaya çalışılmış vb…

İnsanoğlunun sözlü, yazılı ve yapılı belleğinden Söylencebilimi çıkarırsanız, geriye ne sönmüş kentler kalır, ne tapınaklar ve ne de müzeler kalır!.. Binlerce rehber öğrenci yetiştirdim, hepsi de bununla her yerde övünerek görev yapıyorlar… Bir Hoca bundan ne duyar? İşte ben de o güzel duyguları yaşıyor ve bundan büyük gurur duyuyorum!..

1914 doğumlu ve 1967’de ‘Yaşayan En Büyük Türk Şairi’ seçilmiş Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın, imza atmak yerine, kaşe ve mühür yerine kullandığı üç dize vardır: “Yaşarım bir daha/ Okusa beni/ Biri daha…” Ben de Söylencebilimi benden öğrenenler, bu hayranlık verici öyküleri anlatırken, rehber olsun olmasın, birileri benim Söylencebilim üzerine ders notlarımı ya da kitaplarımı okuyunca yaşıyorum!.. Son dinleyenim, benden son söylenceyi aktarana kadar; son okurum konuya ilişkin yazılarımı okuyana dek yaşayacağım!.. Yaşayın bre yaşayanlar!..” diyordu… Bunca eser vermiş Şadan Hocamızı unutmak mümkün mü?

Bu kitabı mutlaka bulup okuyunuz!.. Geçmiş tarihini bilmeyenler, geleceğe de asla yön veremezler!.. ‘Bahar Otları’ gibi, öldüğünüz gün unutulmak istemiyorsanız eğer, siz de bu kavanoz dipli dünyada bir iz, bir eser bırakarak gidiniz…       Sakin KOŞAR…    

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI