KİMİLERİNE GÖRE "SUÇ VE CEZA"

 

                            KİMİLERİNE  GÖRE  "SUÇ VE CEZA"

         Göreli anlayış ve bakışlar hiçbir zaman insanları ortak  noktalarda buluşturmaz.Nesnellik ve nesneliğe en yakın olanlar sağlar  otak bakışları ve yaklaşımları. Aralarında bir çok farklılıklar bulunan insanların bu farklılıklara göre düşünmesi ve istemesi de asla birlikteliği getirmez.Beğensek de beğenmesek de gerçek budur işte. .Atatürk millet anlayışında bu gerçekliği düşünerek etnik anlayış dışında kalan bir millet anlayışı getirmeğe çalışmıştır. Başka türlü birlikte yaşamanın zor olduğunu görebiliyordu.Bir yazısında da bunu örnekleriyle göstermeğe  çalışmıştı.(Kurtuluş Savaşının ideolojisi.)

  Ülkemizde yedi-sekiz milyona yakın Kürt nüfusu bulunmaktadır. Bunlar TC Vatandaşları olarak seçimlerde oy kullanabiliyor aday olabiliyor ve Türk kökenlilerin sahip oldukları yurttaşlık haklarını kullanabiliyor.Türk vatandaşı olunca elbette bu haklara sahip olacaklardır.Hiç kimse  onlara SİZ vatandaşsınız ama oy kullanamazsınız deme hakkına ve yetkisine sahip değildir.Bu vatandaşlarımız da kullandıkları oylardan dolayı sorumlu tutulamaz.Nasıl diğer vatandaşlar sorumlu tutulamazsa..

  Bu vatandaşlarımızın da yurttaş olarak parti kurma,partiye girme-çıkma,destek verme hakları vardır.Bu

 

vatandaşlarımız da kendilerine en yakın gördüklerine oyların kullanma hakları vardır.Çünkü yasa hiçbir yurttaşa, belirli kısıtlamalar dışında, şu partiye oy vereceksin şuna oy veremezsin türünden ir kısıtlama getirmemektedir. Dolayısıyla bu vatandaşlarımızın oylarına talip olma her partinin haklarındandır. Seçime girerken yasa şu parti Kürt oylara talip olabilir,şu olamaz diye bir sınırlama getirmemiştir. Demokrasi geçerli olduğu sürece de bu kısıtlamaları kimse getiremez.Demokrasi böyle diyor,seçim yasaları da böyle diyor.

   O zaman seçime katılan tüm partilerin Kürt oylarına talip olma hakkı vardır.Sen talip olamazsın ama  ben olabilirim anlayışı da yanlıştır,antidemokratiktir.Nitekim seçim öncesi partileri açıktan ve kimileri gizli olarak bu oylara talip olmuşlardır.

    Tüm partiler bu oylara  talip olmuştur ama İktidar partisi bu talebini görmezden gelerek  başkalarını Kürt oylarını almakla suçlamıştır.Örneğin seçimden sonra İstanbul belediye başkanına yaptıkları suçlamalarda sen kürt oylarıyla kazandın diyebilenler bile çıkmıştır.sanki  Kürt oylarıyla seçim kazanılmaz diye bir yasa ve kural varmış gibi..Oysa aynı parti seçimden önce Kürt oylarına sahip olabilmek için,bu oyları etkileyebilecek bir kişiyi TV ekranlarına bile çıkarmıştır.Üstelik bu kişi kırmızı bültenle aranan bir kişiydi.Devletin kanalı devletin aradığı ama o güne dek bulamadığı bir kişiyi ekranlara çıkarıp oy dilenmiştir Kürt  seçmenlerinden. Devletin arayıp da bulamadığı bir kişiyi ekrana çıkaranlar nasıl bulabiliyordu da devlet bulamıyordu?

Bu kişiden oy talep edilmesini hangi anlayış ve etik yaklaşımla açıklayabiliriz ki?

    Üstelik bu kişi ekrana çıktıktan sonra da ortadan kaybolmuştur.

Yani yakalanamamıştır.bu proğramı izleyen hiç bir yetkili kişi olmadı anlaşılan..

    Bu Kürt  oylarına iktidar partisi talip olabilir ama öteki talipler olursa  bu suç olur diye bir anlayış sergilenmiştir.Bunu açıklayabilecek ne bir değer anlayışı vardır ne de siyasi bir yaklaşım bulunmaktadır.ama bunlar  yaşanıştır bu toplumda..Bu anlayış toplumsal birliğe değil ayrılığa hizmet üretmiştir sadece.Hani geçmişte bu ülkeye komünizm gerekirse onu da biz getiririz diye bir söylem olmuştu ya,şimdi de Kürt olanlarına talep ancak bizden olursa olur öbür durumda suç ortaya çıkar diye bir anlayış yaratılmıştır.

    Bu anlayış durdukça ve geçerli oldukça bu toplumda  hangi birlik ve beraberlik yaratılabilir acaba?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI