YANLIŞLAR VE VİRÜS AFFI
Kapalı camiinin önünde bekleyen vatandaşın yanında 11-12 yaşlarında çocuğu da var.O da namaz kılmaya getirilmiş ve babasının verdiği mücadeleye tanık olması için getirilmiş oraya.Caminin kapalı olmasına isyan edenler tekbir sesleri altında tepki gösteriyorlar.Gerekçeleri ise Allahın verdiği canı ancak Allah alır anlayışına sığınmak oluyor.
Akıldan yoksun olanların nereye getirildiğini gösteriyor bu örnek sadece.
Fransada dinci bir grup bir alanda toplantı yapıyor.Ortalık kasıp kavrulurken onlar dinlerinin gereği davranışları sergilemek için bir araya geliyorlar.Toplantıdan sonra herkes evine dağılıyor.Yaşlılar evinde kalan bir yaşlı da evi olan yuna dönüyor.BİR KAÇ GÜN İÇİNDE YAŞLILAR YURDUNDA 20 KİŞİ ÖLÜYOR.bu evin olduğu yer virüsün yayamla merkezi olmuştur.Bu yayılmadan sonra bir kaç tane doktor bile ölüyor.Bu bölge virüsün merkezi oluyor ondan sonra.. Koreli bir yetkili de şöyle açıklıyordu yaşananları..Otuza yakın ölümden sonra tam kontrol altına aldık dediğimiz bir anda gözetim altında tutulan bir tarikat üyesi kaçarak yandaşlarının yanına gidiyor.İşte bundan sonra burada hızlı ölümler ortaya çıkıyor÷İncelediğimiz zaman bunun bir tarikat üyesinin kaçmasından doğduğunu gördük..
Konyada virüs size bulaşsın diye polislere tükürenler de bir inanç grubunun üyeleriydi.İnançların insanları ve toplumu nereye götürebileceğini gösteriyor bu örnek.
Bilim insanları tüm dünyada bu virüse karşı geliştirilecek aşı için kafa yorarken bizim ilim irfan sahiplerimiz ne yapıyor dersiniz? İnsanlığın bu çabasına nasıl destek veriyor,nasıl katkı sunmaya çalışıyor?Bir çözüm bulabilmek için bir çözüm üretebilmek için hangi araştırmaları yapıyorlar?Hangi laboratuar deneyimlerini kullanıyorlar acaba?
Elbette bir şeyler yapıyorlar ama yaptıklarının akıl ve mantıkla açıklamasını yapabiliyorlar mı?Yoksa onlar mikropları ilaç yerine,aşı yerine öldürecek duaları yazmakla mı uğraşıyorlar dersiniz?O mikrobun okuma -yazması yok ki onların dualarını okuyup -yazabilsin?Mikrobun korkusu dualar olsaydı bu dünyaya gelir miydi dersiniz?
Bu ara ilginç şeyler de yaşandı dünyada.İspanyada bir yaşlılar yurduna otuza yakın yaşlı adamın cesetleri bulundu.Kendi hallerine ölüme terk edilen bir yaşlı grup ordunun haber almasıyla bulunmuştu.Yurtta görelilerin ölüme terk ettiği insanlardı bunlar..
Dünyada bunlar yaşanırken bizde de önemli sorunlar görülüyordu ve devlet bunlarla da ilgilenmek durumundaydı.
Sonradan yapılabilecek bazı işleri nedense araya sıkıştırıp belediyeler kayyumla uğraşıyordu.İnsan merak ediyor:Bu virüs gündemi bu kadar yoğunken bunlar neden araya sıkıştırılıyor/Bir süre sonra yapılabilecek bu işler neden şimdi yapılıyor?Bu fırsat başka zaman gelmez diye mi düşünülüyor yoksa?
Hapishaneler doluymuş boşaltılması gerekliymiş mantığı ile bakılan bir olay toplumu nasıl etkileyecek acaba?Hapishanelerin dolu olması kimin suçudur diye bir soru sorulamaz mı?Bu doluluğu sağlayan nedir/Neden zamanında gerekli önlemler alınmadı,gibi soruların yanıtlanması da gerekir bu arada.. Buraya doldurulan vatandaşlar için kullanılan kader mahkümü kavramını da düşünmemiz gerekmez mi bu ara?Örneğin uyuşturucu mahkumları neden kader mahkumü oluyor.Çocuklara tacizden suçlu olanlar da neden kader mahkumü sayılıyor..Onların kaderlerine sen çocuk tacizçisi olacaksın en uyuşturucu satıcısı olacaksın,sen kadın öldüreceksin diye bir şey mi yazılıdır da biz onları kader mahkümu sayalım?
Hani derler ya birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz bir günde bu beraberliğimizi bozabilecek en büyük etken bu af olmayacak mıdır?Neden ille de bu zor günlerde devreye sokuldu bu af olayı?