"DOĞRU YOLU BULMAK" BUYSA.

 

                   "DOĞRU YOLU BULMAK" BUYSA.

Bugün size iki yaşanmış haber örneği sunup, sonra da fıkralar anlatacağım, haydi hep beraber doğru yolu bulmaya gidelim, olur mu?

--Uzun zamandır sosyal medyada bir imam sarığı ve cübbesi giyip; "Artık ben de doğru yolu buldum, ne mutlu bana!.. Siz de bunu yapın!.." diye mesajlar atarak meşhur olan Mersinli A.K., Ahlâk Polis tarafından nerede yakalandı biliyor musunuz? 31 Ağustos günü Mersin merkezli 9 İlimizde yapılan "Fuhuş Operasyonunda" yakalandı, iyi mi?

15 şüpheliyle birlikte, elleri kelepçeli olarak polis karakoluna götürülürken, gazetecilerin; "Hani siz doğru yolu bulmuştunuz, sizin doğru bildiğiniz yol fuhuş organize etmek mi!?" sorularına karşı zanlı A.K. de hiç sıkılmadan; "Sıkıntı yok, bizim suçumuz da yok!" demiş. İyi de kardeşim, senin o halinle bir ibadethanede olman gerekirken, neden fuhuş çetesiyle birlikte bir mekânda yakalandın? Elin ecnebi kadınlarına ve hovardalara temel dini bilgiler mi veriyordun yoksa!?

--Turizm kentimiz Antalya'da 29 Ağustos günü ilginç bir olay yaşandı: 18 yaşındaki Damat Okan K., kına gecesi akşamı eve gidince, içkili kafayla balkona çıkıp tabancayla havaya ateş açarak bu mutlu günü kutlamak istedi. Silah sesleri nedeniyle olay yerine gelen iki gece bekçisi damada müdahale etti, karakola götürmek istediler. Bunun üzerine damat kızıp, kalan mermileri de bekçilerin üzerine sıktı. Bu sefer olaya polisler müdahale ettiler ve damadı gözaltına alıp götürdüler, "Kamu görevlilerine silahla tehdit" suçundan tutukladılar, cezaevine götürdüler.

Bunu duyan gelin adayı Gülfen Y., fenalaştı ve bayıldı. Aile bireyleri ise gelin adayını hastaneye götürürken polise ateş püskürüp; "Ne var bunda, en mutlu gününde damat adayı silah atarak kutlama yapamaz mı!?" dediler.

Şu ülke insanlarının ne hale geldiklerini bu iki olayda gördünüz mü!? İşte bunun için bütün gazetelerin üçüncü sayfalarında ölümlerden, saldırılardan, tecavüzlerden, akıldan-hayadan-güzel geleneklerimizden sapmış insanların yaptıklarından geçilmez oldu!.. "En mutlu gününde silah atsa ne olacakmış?" Lâfa bakın da beri gelin!.. Burası 18. Yüzyıl Teksas Eyaleti çölleri mi? İki genç evlenecekse, o kalabalıkta silahın ne işi var!? Böyle kaç kaza yaşandı, kaç gelin ve damat bile bu en mutlu günlerinde öldüler, sayısını bilen var mı!? Bunların önlenmesinin tek çözümü var; eğitim, eğitim, eğitim!..

Şimdi söz verdiğimiz iki fıkrayı aktaralım, bakalım beğenecek misiniz?

--Silahlı bir hırsız, akşamüzerine doğru bir eve dalmış. Doğru yatak odasına varıp, yataktaki çıplak karı-kocayı esir alıp; kadının ellerini, ayaklarını iyice bağlayıp, ağzını da bantlamış. Adama dönüp; "Hadi bakalım, evde ne kadar para ve ziynet varsa getir, yoksa karını öldürürüm!" demiş. Adam yalvararak; "Tamam, hepsini sana getireceğim ama, önce şu kadını bir çöz, çünkü bu kadın benim karım değil, birbirimizin merakını gidermek için beraber olduğum alt komşumun karısıdır!.. Eğer karım gelir de bunu burada görürse, asıl sen çok pişman olursun, çünkü üçümüzü de o öldürür, kendisi şampiyon karatecidir" der.

--Çok muhafazakâr ve tutucu bir aile, 35 yaşına gelmiş oğullarına uygun bir kız bulup da evlendirememişler. Ünlü bir 'çöpçatan bohçacı kadına' gidip yardım istemişler. Aylar sonra bohçacı sevinle gelmiş; "Yaşı tam size göre, ev işlerinde pek hamarat, çocukları çok seviyor, kalabalık bir aile özlemi içinde, gelin bu kızı kaçırmayın" demiş. Aile havalara uçarken, damat adayı bohçacıyı bir kenara çekip; "Peki, bu kız yatakta da iyi mi acaba?" diye sormuş. Bohçacı hemen; "Valla ben erkek olmadığım için deneme fırsatım olmadı, ama onu da araştırdım; kızı çok yakından tanımış-denemiş olan beş-on genç adamdan bana 'iyidir' diyen de oldu, 'beş para etmez' diyen de oldu!.. Günümüzde giyip-çıkarmadan pabuç bile alınmıyor, istersen bir evde o kızla seni de buluşturayım, neticede son karar senindir evlât!" demiş.                       Sakin KOŞAR.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI