"TEMİZ ELLER (MANİ PULİTE) OPERASYONU" VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ !?

Hatırlayanlarınız vardır, 1990'lı yıllarda İtalya'da yürekli bir Savcı çıkıp, yaptığı işler ve açtığı davalarla bütün dünyanın gündeminden yıllarca çıkmamıştı!.. Kimdi bu yürekli Savcı: "Antonio Di PİETRO" idi. Yanına aldığı üç-beş yürekli Savcı arkadaşıyla, tam 5.000 kişiden fazla zanlı, İtalya Meclisi'nin yarıdan fazla siyasetçisi hakkında 'Rüşvet Davaları' açıp, çoğu kişinin intihar etmesine, ülkeden kaçmasına, partilerin kapanmasına ve çok güçlü 'Mafya'nın bile halk desteğiyle çökertilmesine sebep olmuşlardı!.. Sonuçta elde ettikleri rüşvet parası tutarı tam 6,5 Trilyon kadardı!..

Bu 'Temiz Eller' operasyonu birçok ülkeye de ilham olmuş, ama bazıları başarmış, bazıları da tüm pisliklerin 'Sümenaltı' edilmesinden yine kurtulamamışlardı!.. Bu operasyonda İtalya'da Başbakanlık, Bakanlık, Belediye Başkanlığı yapmış birçok insanın siyasi hayatı bitti!.. 400'den fazla İl-İlçe Belediye Başkanları ve Meclis Üyeleri hüküm giydiler!..

Son günlerde bazı dürüst ve halkın saygı duyduğu bizim köşe yazarları, bu unutulmaz 'Temiz Eller' operasyonunu yeniden gündeme getirmeye başladılar!.. Bunun sebebi olarak da, son yıllarda peş peşe suç örgütü lideri Sedat Peker'in ilginç açıklamaları olduğu sanılıyor!? Sosyal medyadan son açıkladığı konular ise şöyleydi: Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın Avrupa'nın bir kentinde kumar oynarken yumruklanması görüntüleri yüzünden, kendisine iki taksitte '5 Milyon Dolar' verilmesi ve hapisten hemen salıverilmesi, bu rüşvet parasını da şimdiki iş adamlarından Mehmet Cengiz'in getirmesi, Sedat Peker'in bu parayla "Simtel"i satın alması bilgisiydi!..

Bu açıklamalar gündeme bomba gibi düştü!.. Daha önce de ülkenin ünlü iş adamı-siyasetçi-bürokratlar arasındaki rüşvet ilişkilerini, bazı mekânlara mafya yöntemleriyle çökmelerin yapıldığını açıklamıştı!.. Ama nedense, bizdeki Savcılardan hiç harekete geçen olmaması, kamuoyunda çok tartışılmıştı!.. İşte onun için bu İtalya'daki 'Temiz Eller Operasyonu' sık sık gündeme getirilmekte herhalde!?

Bizim 36 Osmanlı Padişahları içinde, devleti ve hazinesini en çok koruyan Padişah, herhalde 'Yavuz Sultan Selim' idi. Bu konuda hiç taviz vermez, hiç kimseyi de asla affetmezdi!.. Bir Ortadoğu seferi sonrasında İstanbul'a dönen Yavuz Selim, Boğaz kenarına güzel bir konağın yapıldığını görür. Hemen soruşturur; bu konağı, Osmanlı Hazinesi Defterdarının, Padişah Yavuz için yaptırdığını duyar. Hemen Defterdarı çağırtır ve sorar? Defterdar yılışarak, padişahın çok sevineceğini zannederek övgüyle şöyle der: "Ulu Hünkârım, siz bizim için Şeytanın değnekle gezemeyeceği kadar kötü ve uzak yerlere gidiyor, cenk ediyor, toprak kazanıyor, çok yoruluyorsunuz!.. Dönünce dinlenmeniz için yaptırdım ben bu konağı Ulu Hünkârım!" der. Yavuz kaşlarını çatar, her zamanki gibi sözlerini çabuk ve iki kere tekrar ederek sorar: "İyi de efendi, kimin parasıyla yaptırdın bunu!?" deyince, Hazine parasıyla yaptırdığını söylese kellesinin gideceğini anlayan Defterdar, hemen; "Yüce Hünkârım, bunun bütün masrafını ben cebimden ödedim, lütfen kabul ediniz, siz her şeye lâyıksınız efendim!" diyerek, büyük borcu oracıkta üstleniverir, ama kelleyi de kurtarır.

Yine Yavuz Sultan Selim 'Şam'ı fethedince, şehrin en büyük camisine Cuma namazı kılmaya gider. Cami imamı Yavuz Selim'i göklere çıkararak; "Yeryüzü Sultanı, Mekke ve Medine'nin hâkimi Sultan Selim Han!.." diye hutbeye başlayınca hemen itiraz eder: "Hayır, o mukaddes yerlerin hâkimi değilim, hizmetkârıyım!.." der. İşte biz, böyle bir atanın torunlarıyız!..

Neyse, bugün de size Orhan Veli'nin 'Pireli Şiir'inin bir bölümüyle veda edelim:

"Bu ne acayip bilmece/ Ne gündüz biter, ne gece/ Kime söyleriz derdimizi/ Ne hekim anlar, ne hoca!..// Kimi işinde gücünde/ Kiminin donu yok kıçında/ Ağız var, kulak var, burun var/ Ama, hepsi başka biçimde!..// Bu düzen böyle mi gidecek/ Pireler filleri yutacak/ Yedi nüfuslu haneye/ Üç buçuk tayın yetecek!.."                        Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI