Bir Başkadır Hayvanlar Âlemi !?

 Bir Başkadır Hayvanlar Âlemi !?

--Biliyor musunuz, İsveçli uzmanlar Atlantik Okyanusu’ndaki en ücra köşelerinde yer alan küçücük “Ulaşılmaz Ada” denilen yerde bir araştırma yapmışlar… Sonuçta; adına “Atlantisia” denilen çok küçük bir kuş türünün, bu adaya gelince uçmayı unuttuklarını keşfetmişler, iyi mi? Belki diyeceksiniz ki; “Ulan kanadı olan bir kuş nasıl uçmayı unutur da, yerde yürüyen bir hayvan haline gelir!? Biz inanmıyoruz, saçmalık bu!..”

Haklısınız, önce ben de böyle düşündüm ama, uzmanların söylediklerini okuyunca inandım!.. Diyorlar ki; “Bu Atlantisia kuş türü, Güney Amerika’dan 1,5 milyon yıl önce bu adaya gelmiş, burada yiyeceği bol bulmuş, yiyecek bulmak için gezinirken kendilerini rahatsız edecek, zarar verecek bir tek canlı türü burada mevcut olmayınca, onlar da tembelliğe ve huzura alışmışlar, uçma – kaçma – korkma - saklanma ihtiyacı duymadıkları için de, karınlarını doyurdukları yerde konaklayıp, uçmayı da böylece unutmuşlar, yıllar sonra kanat yapıları da değişikliğe uğramış” diyorlar…  Yani siz de ABD Başkanı Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Yong-un’un birbirlerine âşık olduklarına inanıyorsunuz da, ya buna niye inanmıyorsunuz ki!?  

--Gerçek bir “Aslan – İnsan Dostluğu” anısına bir ‘İllüstrasyon Kitabı’ hazırlanıp, tüm dünya hayvan severlerinin hizmetine yakında sunuluyor!..

1973 yılında İngiltere ile Kenya arasında yaşanan çok manidar bir insan-hayvan dostluğu, o yıllarda çok büyük bir ses getirmiş, yaşanan inanılmaz olaylar günlerce TV ve gazetelerde anlatılmış, internette 100 milyondan fazla izlenmişti… Olay şöyle olmuştu:

Londra’nın en lüks mağazalarından ‘Harrods’ta 1969 yılında bir erkek aslan yavrusunu satışa çıkarmıştı… O yıl Londra’ya taşınan Avustralyalı iki genç mobilyacı arkadaş John Rendall ve Anthony Bourke bu aslanı satın alıp, evlerine götürdüler ve ona ‘Christian’ adını verdiler… Onunla her gün çocuklar gibi oynaşırken, aslan yavrusu büyüdü, eve sığmaz oldu… 1970 yılında onu asıl vatanına, Kenya doğal ortamına götürmeye karar verdiler… Bir yıl içinde aslan Christian bu doğal ortama adapte oldu, kendi aslan ailesini de kurdu…

Ancak bu iki hayvan sever genç, elleriyle büyüttükleri bu aslanı çok özlemeye başladılar… Onu ziyaret etmek istediklerini defalarca Kenya’dan istediler… Ancak yetkililer, bu işin çok tehlikeli olacağını, doğal ve vahşi ortama alışan aslanın bunları unutup, vahşice saldırabileceğini söylediler…

Ancak sonunda yalvarmalarına dayanamayıp, 1973 yılında, bunlara tel kafes arkasında görüşmek üzere izin verildi… Christian’ın yaşadığı savanada bekleyen gençler, sonunda arkadaşlarını gördüler, savunmasız meydana çıktılar… Ancak, uzaktan onları tanıyan Christian daha çok özlemiş olacaktı ki, bu iki genci görür görmez yıldırım gibi onlara koşup, bir aslandan beklenmeyecek bir itina ile onlara hasretle sarılmış, eskisi gibi onlarla oynamak istemişti…

İki genç gözyaşları içinde sarılıp, eski dostlarıyla bir hayli vakit geçirdikten sonra, Christian uzaktan gelen seslere kulak kabartıp, oraya doğru koşarak uzaklaşmış… Bir kez daha ziyaretine gitmişler, yine epeyce hasret gidermişler, ama bir daha o aslandan haber alamamışlar…

Bakınız, biz burada siyasi kavgalar, işsizlik, pahalılık, enflasyon, uyuşturucuyla mücadele, kadın cinayetlerine çare arayışlarıyla uğraşırken, dünyada başka neler olup bitiyormuş? İşte bunun için bugün bunları yazdım!.. Sürç-ü lisan eyleyip, biraz da keyfinizi kaçırdıysam eğer, ne olur beni bağışlayınız…     Sakin KOŞAR…   

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI