BİZ NE ZAMAN "AB"Lİ OLACAĞIZ !?

 

           BİZ NE ZAMAN "AB"Lİ OLACAĞIZ !?

Daha önceki adı "Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)" ve şimdiki yeni adı "Avrupa Birliği (AB)" olan bu güya 'Ekonomik Pazar Birliği' kuruluşa biz taa 1963'te, CHP'li İsmet İnönü Hükümeti zamanında üye olmak için başvurmuş idik!..

AB ile imzalanan bu sürecin üzerinden tam 57 koca yıl geçti!.. Bu arada birçok ülke, hatta 1992'de Rusya Demirperde Ülkeliğinden ayrılanlar bile bu birliğe tam üye yapıldı, 1995 yılında Çiller Hükümeti zamanında imzaladığımız bu kuruluşun 'Gümrük Birliği' adlı kazığını yemeye devam ederken, biz hâlâ bahçe kapısında bekletiliyor, tam üye yapılmıyoruz!..

Peki bu konuda umut ve olumlu bir görüntü var mı? Bence yok!.. Artık Avrupalı bu kuruluşun gerçek patronu olan Almanya ve Fransa gibi ülkelerin masallarını dinlemekten bizlere gına geldi!.. Yahu bir düşünsenize; 1963 yılında bu anlaşma imzalandığında doğan bebekler bile bugün koca adamlar oldular, 'ana-baba-nine-dede' oldular, 'emekli' oldular, biz ise hâlâ oraya 'Tam Üye' olmak için taklalar atmaya devam ediyoruz, yeter ama yahu!..

03 Aralık 2019 günü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Ekrem İmamoğlu, "AB Türkiye Delegasyonu Başkanı - Büyükelçi Christian Berger"in davetlisi olarak, Ankara'da 27 ülkenin Büyükelçileriyle biraraya geldiler!.. Sayın İmamoğlu orada demiş ki; "...İstanbul için atılacak güzel adımlar, iyi başlangıçlar, kısa zamanda Türkiye'ye yayılır... Bu başlangıç, bu pozitif ortam, popülizmden uzak, bu demokrasi inancı tam süreç, göreceksiniz ki, tümüyle Ortadoğu'ya çok büyük etki yapacaktır!.. Bu süreç Avrupa'yı ve dünyayı da etkileyecektir!.. Bunun için sizleri bu olumlu süreçte rol almaya davet ediyorum" demiş...

Ah benim değerli Başkanım, bu dedikleriniz çok doğru şeyler de, zati bunları onlar da bilmiyorlar mı!? Hiç sizin dediklerinizi yaparlar mı? Niye Ortadoğu uyansın, çağdaş hale gelsin ki? Niye İstanbul gelişsin ve bir dünya kenti haline gelsin? Adamlar bunu niye istesinler ki? Onların esas derdi, bulanık suda balık avlamak, karışıklıklardan ve geri kalmışlıklarımızdan rant sağlayıp,  geçinmeye çalışmak değil mi? Niye sizin dediklerinizi yapsınlar ki, bunlara biraz uyanalım artık!.. Güney Kıbrıs Rum Kesimi bile AB'ye girdi, biz hâlâ giremedik, niye!?

Ben size söyleyeyim, biz de AB'ye gireriz de; "balık kavağa çıktığında... Güneş Batıdan doğmaya başladığında... Katır da yavru doğurmaya başladığında..." gari biz de AB'li olacağız, hep birlikte göreceğiz bunu!...

Neyse, bu konular derin ve uzun soluklu meselelerdir... İyisi mi, ben bu sıkıcı yazımı seveceğinizi umduğum 'bizim deli Orhan Veli' şiirleriyle bitireyim...

Kapalı Çarşı şiiri, (1947): "Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin/ Sandık odalarında/ Senin de dükkânın öyle kokar işte/ Ablamı tanımazsın/ Hürriyette gelin olacaktı, yaşasaydı/ Bu teller onun telleri/ Bu duvak onun duvağı işte/ Ya bu camlardaki kadınlar/ Bu mavi mavi/ Bu yeşil yeşil fistanlı/ Geceleri de mi ayakta dururlar böyle/ Ya şu pembezar gömlek/ Onun da bir hikâyesi yok mu/ Kapalı Çarşı deyip de geçme/ Kapalı Çarşı/ Kapalı kutu!.."

Sizin İçin şiiri, (1949): "Sizin için insan kardeşlerim/ Her şey sizin için/ Gece de sizin için, gündüz de/ Gündüz Gün ışığı, gece Ay ışığı/ Ay ışığında yapraklar/ Yapraklarda merak/ Yapraklarda akıl/ Gün ışığında binbir yeşil/ Sarılar da sizin için, pembeler de/ Tenin avuca değişi/ Sıcaklığı, yumuşaklığı/ Yatıştaki rahatlık/ 'Merhabalar' sizin için/ Sizin için limanda sallanan direkler/ Günlerin isimleri/ Ayların isimleri/ Kayıkların boyaları sizin için/ Sizin için Postacının ayağı/ Testicinin eli/ Alınlardan akan ter/ Cephelerde harcanan kurşun/ Sizin için mezarlar, mezar taşları/ Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları/ Sizin için/ Her şey sizin için!.."

Dahası; şu AB sizin için, şu NATO sizin için, atom ve nötron bombaları da, şu savaşlar da, yapılan barışlar da hep sizin için insan kardeşlerim...            Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI