BU İŞLERDE “SANA NE BE !?” DEMEYİNİZ…

 BU İŞLERDE “SANA NE BE !?” DEMEYİNİZ…

“Kütahya Tarım Kredi Kooperatifi’ne alınacak ‘53 kişilik’ Ziraat Mühendisi ve Kooperatif Görevlisi için, Tarım Kredi Kooperatifi Genel Müdürlüğü, ‘25 Şubat ile 08 Mart 2019’ tarihleri arasında ilân verdi… Bu iş ilânına, kadınlı-erkekli tam 1.500 kişi başvurdu… Bunlar arasından 255 kişi KPSS puan sıralamasına göre ‘Mülakata’ alındılar… Mülakata giren iş adaylarından 180 tanesi kadın, 75 aday da erkekti… 16 Nisan 2019 günü mülakat sonuçları açıklandı, işe alınan 53 kişinin tümünün ‘ERKEKLER’ olduğu, 180 kadından hiç birinin işe alınmadığı görüldü!..” (27 Nisan 2019 - Sözcü Gazetesi haberi…)

Belki diyeceksiniz ki; “Ne var bunda? Belli ki sınavı kazanamamışlar, bu işlere uygun görülmemişler, o sebeple kadınlar işe alınmamışlardır!..

İyi de kardeşim, KPSS şartlarına göre, bu 1.500 iş başvurusundan tam 180 kadın uygun görülürken, sadece 75 tane erkek yeterli görülebilmiş… Yahu Allah için, vicdan ve kul hakkı için söyleyiniz; bu kadınlarımızdan biri veya birkaçı bile o işe alınamaz mıydı yahu!? Haberin devamında ise daha beter bir cümle vardı: “Asılan yedek listesinde de, yine bir tek kadın adayın ismi yoktu!..” deniliyordu, ya buna ne diyeceksiniz!?

Mülakat: “1-Buluşma, görüşme… 2-Röportaj… 3-Bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapabilmek amacıyla, kendileriyle karşılıklı görüşme, konuşma” demektir. (TDK Sözlüğü.) Arapçadan dilimize giren bu sözcüğün tam anlamı, bilgi-beceri-yetenek ölçen bir ‘Sınav’ değildir, daha çok birilerine ‘Torpil Geçme’ uygulamasıdır!.. Bir de “Buluşan, kavuşan, görüşen” anlamındaki Mülaki ve de “Şişman” anlamındaki Mülahham sözcükleri de vardır ama, bugünkü konumuzla bir alâkaları yoktur…

Böyle bir olay, bizdeki gibi ‘İleri Demokrasi’ mertebesine ulaşmış bir Avrupa ülkesinde olsa idi, oranın kadınları kendi ülke yasaları çerçevesinde hemen toplanır, bu sınavı yapan kişi-kurum-kuruluşları, dünyayı dar ederlerdi!.. Bizimkilerden ise ‘tık’ yok… Hal böyle iken, bizler de ‘Erkek’ ve işin torpilli tarafında olmuşken, onca kadın yazarlar bile konuya hiç girmezlerken, kendilerine dert etmezlerken, erkek halimle niye bunları ben yazıyorum ki?

Bugün hava çok güzel; dışarıda sıcaklık 24 derece, rüzgâr yok, günlük-güneşlik, bahar gelmiş her yer yemyeşil, ağaçlar rengârenk çiçekler açmış, arılar- kelebekler-kuşlar neşe içinde uçuşuyorlar, uzaklardan-tarlalardan bahar neşesiyle aşka gelip, anıran eşek sesleri geliyor, Termik Santral dumanı bile hiç eğilip-bükülmeden göğe doğru uzanıyorken, ben dallamanın içeride oturup da yazdığım şu konuya bir bakınız!..

Önceki yıllarda, böyle bir Pazar günü, böyle bahar günlerinde kim tutabilirdi beni acaba? Ya birkaç arkadaşla çoktan dere kenarlarında balık tutuyor, piknik yapıyor; ya da dağda-bayırda kuzugöbeği-tilkişen (kuşkonmaz)-kuzukulağı topluyor olurduk!.. Hadi biz yaşlılar neyse de, yukarıda anlattığım gibi olumsuz haberlerle, özellikle şu gençlerimizin yaşama zevki ve umutlarını mı kaçırıyoruz, ne!? Yazımı üstat Orhan Veli’nin 01 Haziran 1946’da yazdığı ‘Pireli Şiir’i ile bitirmek istiyorum:

“Bu ne acayip bilmece/ Ne gündüz biter, ne gece/ Kime söyleriz derdimizi/ Ne hekim anlar, ne hoca…// Kimi işinde gücünde/ Kiminin donu yok kıçında/ Ağız var, kulak var, burun var/ Ama hepsi başka biçimde…//Kimi Peygambere inanır/ Kimi saat-köstek donanır/ Kimi Kâtip olur yazı yazar/ Kimi sokaklarda dilenir…// Kimi kılıç takar böğrüne/ Kimi uyar dünya seyrine/ Karı hesabına geceleri/ Gündüzleri baba hayrına…// Bu düzen böyle mi gidecek/ Pireler filleri yutacak/ Yedi nüfuslu haneye/ Üç buçuk tayın yetecek!..// Karışık bir iş vesselâm/ Deli dolu yazar kalem/ Yazdığı da ne, bir sürü/ İpe sapa gelmez kelâm!..”          Sakin KOŞAR…

YAZARIN DİĞER YAZILARI