Bu Ülkenin Sahibi Kalmadı mı !?

Dünya incisi güzel İstanbul’u beton yığını gökdelenlerle boğup, her yerde ormanları, ağaçları keserek yol, köprü, AVM yapıp, yaşam kaynağımız gölleri ve nehirleri zehirleyen, akabinde kurutanlar, şimdi de hızlarını alamamış olacaklar ki; “UNESCO Dünya Miras Listesi”nde bulunan Kapadokya’daki Peribacaları dibine de beton yığını çirkin oteller yapılmasına da izin vermişler, iyi mi!?

Yahu bu ülkenin hiç sahibi kalmadı mı!? Bu ülkenin bir ‘Turizm ve Kültür Bakanlığı’ yok mu? Bu ülkenin ‘Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ yok mu? Bu ülkenin bir ‘Anıtlar Yüksek Kurulu’ yok mu? Her İlimizde ‘Kültür ve Turizm Müdürlükleri’ ile ‘Mimar ve Mühendisler Odası’ yok mu? Halkın kendi elleriyle seçtiği ‘Belediye Başkanları’ ve onların sorumlu personeli yok mu? Neden böyle pis işler yapılmadan önce oralara sorulmaz, niye onlardan izin alınmadan, hiçbir yere bir çivi bile çakılamayacağı mecburiyeti getirilmez!?

1492’de Amerika’nın keşfinden sonra, bu yeni ve her şeyi bakir olan kıtaya, açgözlü Avrupalılar akın etmeye başlayınca, kıtanın her zenginliğine saldırıp, adeta ‘züccaciye dükkânına giren filler’ gibi, her tarafı tarumar ettikleri sırada; oranın esas sahipleri olan bir Kızılderili Reisi şöyle demişti: “Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda ve son balık tutulduğunda, ‘Beyaz Adam’ paranın yenmeyen, karın doyurmayan bir şey olduğunu öğrenecek” demişti… Ne kadar akıllıca söylenmiş, özlü bir sözdür bu, değil mi?

Kapadokya bölgesi, ‘Deniz-Kum-Güneş’ten ibaret olan Yaz Turizminden çok daha önemli olan, yılın 12 ayında turist çeken eşsiz ve Tanrı vergisi bir turizm bölgemizdir!.. Böyle bir yere de Allah’ın cezası gri betona boğarsak, kim gelir artık oralara!? Oranın tüm yöneticileri akıllarını peynir-ekmekle mi yemişler de, kahrolası beton otellere izin veriyorlar!?

Çıkmış Göreme Belediye Başkanı olacak zat-ı muhterem Nuri Cingil; “Burası imar plânı içindedir!.. İmar plânı uygulanırken ve inşaat izni verilirken, yetkili kurum ve kuruluşlarca da bu yapı plânı onaylanmıştır” diyor!.. İyi de, Belediye Başkanı olarak siz ne yaptınız bayım!? İki tane ‘UNESCO’ onaylı peribacasının dibine, suni ve kazık gibi beton sütunlar çakılamayacağını hâlâ öğrenemediniz mi!? Siz ne biçim turizm bölgesi Belediyesisiniz, ha!?

Hiç unutmam, eski Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül, İtalya-Roma gezisi sonrası yurda döndüğünde şöyle demişti: “Roma kenti eski haliyle çok titiz muhafaza edilmiş, işte ben geçmişe ve tarihe sahip çıkmak diye buna derim” demişti… Peki, oradan daha değerli olan İstanbul’u biz ne hallere getirdik!? Belki de sayın Abdullah Gül, tarih fışkıran cadde ve sokaklara beton yollar, köprüler yaparken çıkan tarihi eserler için; “Üç beş tane çanak-çömlek için yenileşme çabalarını mı durduracağız, olmaz öyle şey!?” diyen zamanın yöneticilerine göndermede bulunmak için böyle demişti, kim bilir?

Ankara Mimarlar Odası Şube Başkanı sayın Tezcan Karakuş Candan; “Bu turizm bölgesi, yine rant uğruna katlediliyor! Buna izin veren Göreme Belediyesi ile ‘Nevşehir Tabiat Varlıklarını Koruma’ üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunduk!.. Bunun cezası 2 yıl ile 5 yıl arasında hapistir!” dedi… İyi ki ülkede bu konuya duyarlı bir Ankara Mimarlar Odası var!..

Yeni aldığımız duyumlara göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı bu çirkin ve gri beton yığını otel inşaatını durdurmuş, sorumluları hakkında da soruşturma başlatmış… Biraz geç de olsa, buna da şükür de; inşallah seçim sonrası gevşeyip de, bunu da unutturmazlar!..        Sakin KOŞAR…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI