Eee, Sonuç Bu mu Olmalıydı !?

 

                        Eee, Sonuç Bu mu Olmalıydı !?

Türkiye, haklı olarak sınırlarını terörden korumak için 2018 Ocak ayı sonunda Suriye’ye girdi… ÖSO güçleriyle birlikte Afrin şehir merkezine dayandığı sırada, başta Amerika olmak üzere ne kadar dost ve müttefikimiz varsa, bu işe karşı olduklarını, TSK’nın hemen geri dönmesini istediler… Sadece bazı NATO yöneticileri bizim haklı olduğumuz konusunda bazı cılız açıklamalarda bulundular…

PKK uzantısı hain terör örgütleri YPG ve PYD’ye silâh yardımı yağdıran Amerika, bize gizli ambargo uygulamaya başladı… Almanya çıkıp, oradan satın aldığımız Leopar tanklarını Suriye’de kullanamayacağımızı ve bir daha bize silah satmayacağını açıkladı… Kıçı sıkıştıkça bizden yardım gören İran, derhal Suriye’den birliklerimizi geri çekmemizi istedi… Rusya biraz daha temkinli davranıp, daha ileri gitmemizi istemediğini açıkladı…

Maşallah, bu Batı emperyalistleri ne kadar da duyarlılarmış!.. Ulan siz medeni Batılılar, bizim insanlarımız teröre kurban giderken nerelerdeydiniz bakayım!? Geçmişte ne olduysa oldu, iktidarlar dış politikada büyük hatalar da yapsalar, bugün geldiğimiz noktada, bizim daha fazla beklememizi istemeyiniz!.. Siz Suriye Kuzeyinde uyduruk bir Kürt Devleti kurmaya çalışacak, biz de bunu seyredeceğiz, öyle mi? Yemeyiz baylar, yeter artık!..

Hal böyle iken, tabii ki ABD ile pek çok konuda ters düştük, ipleri iyice gerdik!.. 15 Şubat’ta onların Savunma Bakanı Mattis ile Dışişleri Bakanı Mex Tillerson Ankara’ya geleceklerdi… Onlar bize tepeden bakıp alay eder gibi davranırken, sayın Cumhurbaşkanı bu konuda ne kadar kararlı olduğunu göstermek için; “Anlaşılan bunlar bizden Osmanlı tokadı yememişler!? Menbiç’ten ABD askerleri çekilmezse, kusura bakmasınlar, PYD teröristleriyle birlikte onları da vururuz!..” dedi…

Sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu çıkıp; “Ya bizimle anlaşacaklar, ya da ilişkilerimiz tamamen bitirilecek” dedi…

ABD Savunma Bakanı Mattis dedi ki; “Yahu şu PYD ve YPG’den niye bu kadar nefret ediyorsunuz, gelin bunlarla bir olup, hep beraber PKK’nın üzerine gidelim, bunları orada kullanalım” demez mi? ABD Dışişleri Bakanı Tillerson da; “Biz PYD ve YPG’ye ağır silâhlar vermedik, neyi geri alacağız ki?” dedi, iyi mi?

Yahu bu kendilerini çok akıllı zanneden ABD’liler, biz Türkleri birer enayi, birer gözü açılmadık sığırcık yavrusu filân mı sanıyorlar, ne!? Ulan bizim tankımızı vuran, günde üç-beş kez bizim kilometrelerce gerideki kasaba ve şehirlerimizde sivil halkımızın tepesine attıkları uzun menzilli füzeler “Ağır Silahlar” değildir de, ya nedir!? Bu silâhların üzerinde “Made İn Uganda, Made İn Sudan veya Made İn Angola” yazmıyor, “Made İn USA” yazıyordu!.. Yoksa siz, cümle âlemi kör, yedi düvele karşı Kurtuluş Savaşını kazanmış biz Türkleri sersem mi sanıyorsunuz!?

İşte 15 Şubat 2018 Perşembe akşamı bu söylemler ve bu şartlar içinde Ankara’da görüşmeler başladı!.. Ama kapalı kapılar ardındaki görüşmeler sonucunda, bu ateşli konuşmaların sonuçları olarak, bizleri rahatlatacak hiçbir görüntü verilmedi, açıklama da yapılmadı!..

Oysa bir gün önce bu ABD’li Bakan, Lübnan Cumhurbaşkanı ile görüşme öncesi görüntüler yayınlandı: Beraber oturacakları masanın, ABD Dışişleri Bakanı önüne su bile konulmadığı, tek başına dakikalarca öylece bekletildiği ve Tillerson’a, Lübnan gibi küçük bir devlet tarafından, basit de olsa bir uyarıda bulunulduğu yayınlanmıştı…

Umudumuz yok da, bakalım bizdeki haberler nasıl verilecek? Gerekli cevaplar bu sefer verilecek mi, yoksa, yine dağ fare mi doğuracak!?        Sakin KOŞAR…

YAZARIN DİĞER YAZILARI