EYVAH!.. ABD, VENEZUELA’YA DA ‘DEMOKRASİ’ GETİRİYOR!?

 

                       EYVAH!.. ABD, VENEZUELA’YA DA ‘DEMOKRASİ’ GETİRİYOR!?

Hepiniz biliyorsunuz ki, geçmiş yıllarda bu demokrasi âşığı ABD (!), Afganistan, Irak ve Suriye’ye de ‘Demokrasi’ gibi bişey getirmeye çalışmıştı… Sonuçta Afganistan’da ölen sivil sayısı 32 Bin, Irak’ta 105 Bin civarında olmuş, Suriye’deki sivil-asker-polis sayısını ise şimdilik kimseler bilmiyor!.. Yine biliyorsunuz ki, bu çok demokrat ve iyiliksever ABD, İran’a da demokrasi gibi bişey getirmek için yıllardır uğraşır durur, ama bir türlü oraya girememişti…

Bir Güney Amerika ülkesi olan Venezuela’nın; Batısında Kolombiya, Doğusunda Guyana, Güneyinde Brezilya ve Kuzeyinde de Atlas Okyanusu olan küçük bir ülke… Ocak ayı başında ABD Başkanı Donald Trump, seçimle gelmiş Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun yerine, Venezuela Meclis Başkanı Juan Guadio’yu Devlet Başkanı olarak tanıdığını, Maduro’nun derhal istifa edip, görevi Guadio’ya devretmesini emretmişti!.. Bu yetkiyi nereden ve kimden aldığı, bağımsız bir ülkenin iç işlerine ne hakla karışıyordu, bu ise meçhuldü!? Tabii hemen ülke karıştı, karşıt gruplar sokaklara döküldüler… 

26 Ocak 2019 günü de ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Twitter’dan, İspanyolca ve müjdeli (!) bir mesaj yayınlayıp; “Hadi yine iyisiniz, ülkenizi geri alıyorsunuz!.. Biz Venezuela’ya ‘demokrasi’ getirmek için, uluslararası toplum ve sizin yurttaşlarınızla sıkı bir çalışma yürütüyoruz!.. Sizinleyiz!..” dedi… Hani, Maduro’yu çok matah bir yönetici olduğu için değil de, sırf ‘Seçilmiş’ olduğu için adam yerine koyuyoruz… Trump’ın tayin (!) ettiği Guadio ise, hiç utanmadan bu görevi kabul ediyor, inanılır gibi değil!.. Bu adamın kendine bile hayrı yok, ülkesine ne hayır getirir ki!?

Yahu kardeşim, tıpkı Afganistan ve Irak gibi, Venezuela’dan size ne!? Dayınızın dayısı değil, kepeneğinizin kıyısı değil!.. Siz bu kadar iyiliksever bir devlet iseniz; şu Yemen’de, Sudan’da, Etiyopya ve Somali’de insanlar terör ve açlıktan kırılıyorlar, siz önce oralara ‘Demokrasi’ gibi olan o şeyi götürsenize!? Ama olmaz, yemezler değil mi? Çünkü oralarda sizin “âşk ile - meşk ile” bağlı olduğunuz petrol ve doğalgaz yatakları yok değil mi? Aksi halde, işinizi – gücünüzü - eşinizi bile bırakıp, çoktaaann oralara da zehirli yılanlar gibi çöreklenirdiniz değil mi!?

Artık bu bayatlamış numaraları çekmekten vazgeçiniz!.. Amacınız, foyanız, tıynetiniz iyice ortaya çıktı, kimseler bu duygusal palavralarınızı yutmuyorlar artık!.. Sizin bir sürü danışmanlarınız var, yeni ‘Bizans Oyunları’ ortaya koyun da, el-âleme rezil olmayın bari…

Bu işler eskiden de böyleydi: Gücüne güvenen ordularını peşine takar, soyulacak ülke ararlardı!.. Güçlerinin yettiğini de keser-biçer-sürer, oranın bütün zenginliklerini yağmalar, şehir ve kalelerini de tarumar ederlerdi!.. Bunu Cengiz Han da, Büyük İskender de, Romalılar da, Hitler de böyle yaptılar!.. Ama kalleşçe, bin bir yalan söyleyerek değil, bizzat vurarak, savaşarak yaptılar!.. Şimdilerde ise ‘Kalleşlik’ diz boyu, yalan ve iftiralarla her yeri ele geçirip,  zenginlikleri sömürüp, çok şaşalı hüküm sürer oldular!..

Peki, bunun bir çaresi yok mu? Tabii ki var!.. Bütün mazlum, aklı başında ülkeler birleşip, güç birliği yaptıkları, birbirlerine her konuda sahip çıktıklarında, bu aç gözlü yalan ve iftira sahiplerinin haklarından gelinebilir!.. Ama bunu yapacak kafalar nerede!? Küçük bir menfaat karşılığında bu güçlere boyun eğen, her dediklerini ‘emir’ telâkki eden çapsız yöneticiler oldukça; bu büyük balıklar, küçük balıkları yutmaya devam edeceklerdir!.. Her başarının sırrı, birlik ve beraberlik içinde hareket edebilmektir!.. Atalarımız; “Bir elin nesi var, iki elin sesi var!” diye boşuna mı demişler? Ya bu eller üç, beş, on olursa?..       Sakin KOŞAR…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI