KIRMIZI HALIDA YÜRÜMEK !?

 

                      KIRMIZI HALIDA YÜRÜMEK !?

Bütün engellemelere rağmen, İstanbul’a ikinci defa “Büyükşehir Belediye Başkanı” seçilen CHP’li sayın Ekrem İmamoğlu, göreve başladıktan birkaç gün sonra ziyaretine gelen CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Saraçhane’deki Belediye Başkanlığı Sarayı’nda ağırladı…

Kimlerin danışmanlığı sonrasında bu yapıldı bilmiyoruz ama, karşılama töreninde Belediye Bandosu eşliğinde, adeta bir askerî tören havasında ve yerlere ‘kırmızı halılar’ serilerek Genel Başkan karşılandı… Bu işler çok eskiden beri yapılan, genelde diktatörlük havasında yönetilen ülkelerde revaçta olan gösterilerdir!.. Yeni çağda, sosyaldemokrat ve halkçı kafalar bu tür gösterilere hiç itibar etmiyorlar, etmemelidirler!.. Halk böyle görevlere sizi, orada gövde gösterileri yapsınlar diye değil, kendilerine geciken hizmetleri versinler diye seçerler!.. Geçmiş taklit edilecekse eğer, eskilerin ne günahları vardı biz niye onları hep eleştirdik!?

Bu konuda ilk tepkiyi, 07 Temmuz 2019 tarihli Sözcü Gazetesi’nin ünlü köşe yazarı sayın Necati Doğru “Kırmızı Halıda Kol Kola” başlıklı yazısıyla kıyasıya eleştirdi!.. Bana göre de çok doğru bir yazı yazan sayın Necati Doğru diyordu ki; “…Yürümem ben!.. Sen de yürüme!.. Nereden çıktı bu kırmızı halı serip, üstünde parti Genel Başkanı’nı yürütmek!? Bu sana da, bana da kurulmuş bir tuzak!.. Türkiye halkı İmamoğlu’ndan ‘Kırmızı Halı Düzenine Meydan Okuma’ bekliyor, kırmızı halıda yürüme ve yürütme değil!.. Kırmızı halıda yürüyen Mercedes’ten inemez, meydan da okuyamaz…” diyordu…

Haksız mıydı yani? Bu yazdıklarının hangisine itiraz edebilir ki!?

Genç bir Başkan olması nedeniyle, sayın Ekrem İmamoğlu yerinde duramıyor, zati bu özelliklerini seven halkımız da kendisine bu yüzden oylarını verdi!.. Ancak, çağırılan her yere gitmesi; bir Karadeniz Yaylalarında, bir güreş meydanlarında, bir ödül gecelerinde gözükmesi, öncelikle siyasi rakibi olan partilerin yöneticileriyle hep sıcak ve samimi ilişkiler kurmak istemesi güzel bir meziyet de; acaba karşı taraf bunları nasıl değerlendiriyor? Yapılan temasların ve konuşmaların yarınki yansıması nasıl olacak, sayın İmamoğlu bunu da düşünüyor mu acaba? Siyasi arenada tuzağa düşme riski ne kadar?

Bence bu işler için çok acele ediyor!.. İstanbul’un dağ gibi birikmiş sorunları var, parasızlığı var, ödemeleri var, bir de Başkanı tökezletmek için, elini ayağını kırk düğümle bağlamaları tembihlenmiş, gece-gündüz bu gayret içinde bir muhalif Belediye Meclis’i var!.. İlk günden her yere koşmak yerine, önce bunların bir çaresine bakmanın yollarını aramalıdır diye düşünenlerdeniz…

Sayın İmamoğlu ‘herhangi bir Başkan’ değildir!.. Kendisinden çok şeyler beklenen, halkın birikmiş umutlarını kısa zamanda çözmesi için her kesimden desteklenmiş bir siyasetçidir!.. Mütevazılığına hiçbir sözümüz yoktur, olamaz da!.. Ama her siyasetçiyi kendine çekip, onu memnun etmeye çalışması olacak iş değildir!.. Bugüne kadar en ileri demokrasilerde bile bunu başarabilen bir tek kişi yoktur, olamaz da!.. Bu iş, çok samimi iki boksör veya güreşçinin mücadelesine benzer!.. Fırsat bulduklarında ya göbeğini havaya çevirir tuş eder, ya gözünün ortasına direkt yumruğunu vurarak, o meydanda rakibini nakavtla yenmeye çalışır!.. Buluşmalar ve iş birlikleri, sadece boş zamanlarda ve yalnız olduklarında yapılacak işlerdir!..

Tam 25 yıl sonra gelen İstanbul başarısı, “İtibardan Tasarruf Yapılmaz!” yanılgısıyla aman heba edilmesin!.. Çünkü biz kendisinden çok şey bekliyoruz!..          Sakin KOŞAR…

YAZARIN DİĞER YAZILARI