Otel Odasında Parti Kurmak !?

 

              Otel Odasında Parti Kurmak !?

Çok uzun zamandır beklendiği gibi, nihayet sayın 'Ali Babacan' da partisini kurdu ve 09 Mart 2020 Pazartesi günü kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı'na verdiler, sonunda bu istekleri de resmiyete dönüştü...

Bugün bahsi geçen ve Fransızca bir sözcük olan Parti; "Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasi topluluk, fırka" demektir... Türkiye'de bu yeni Ali Babacan'ın partisiyle birlikte tam '84' siyasi partimiz oldu; ülkeye, dünyaya ve herkese hayırlı-uğurlu olsun efendim!..

Ülkemizde eskiden beri yaygın bir inanış vardı, bu işlerle meşgul olan vatandaşlarımız ve siyasiler derlerdi ki; "Ülke demokrasisinin beşiği sayılan İzmir'de kurulmayan hiç bir siyasi parti uzun soluklu yaşamaz!" derlerdi... Bunu belki, Cumhuriyet döneminin ilk partisi, Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu "Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)"nin İzmir'de kurulmuş olduğundan söylüyordı belki, ne bileyim ben!.. Ama şu bir gerçek ki, bu ilimizde kurulan partiler hep uzun soluklu olmuşlar, iktidara gelmişlerdir...

Evet... 84'üncü parti olarak Ankara'da bir otelde kurulan Ali Babacan'ın partisinin adı "DEMOKRASİ ve ATILIM PARTİSİ" kısaltılmış adı da "DEVA" oldu... Halbuki bu partiler açık alanda, büyük katılımlı, sivil toplum örgütleriyle, özellikle de sendikalarla birlikte kurulsa daha iyi olmaz mıydı?

Ancak, dışarıdan destek verdikleri ve beraber olduklarını bildiğimiz sayın Abdullah Gül, sayın Haşim Kılıç, sayın Beşir Atalay ve sayın Candan Karlıtekin gibi isimleri, ne kurucular arasında, ne de partinin kuruluşu sırasında yanlarında göremedik!.. Sonra anlaşıldı ki, çoktan aralarında ikilik çıkmış, yakın çevrelerine "Kandırıldık" demişler, bunların tüzük değişikliği ve bazı isim önerileri kabul görmeyince, günler öncesinden yollarını ayırmışlar... Kuruluş sırasında Ali Babacan dedi ki; "Biz partimizde gençlere ve kadınlara öncelik vereceğiz!" dedi, bu söylemi de belki bunun içindi?

Evet, ülkemizde 84 partimiz var ama, bunların sadece 4 tanesinin Meclis'te grubu bulunuyor... SP, DP ve BBP de birer milletvekili ile Meclis'te temsil ediliyorlar... Neden? E, önümüzde 12 Eylül darbecilerinin hediyesi olan ve bir türlü ortadan kaldırlamayan, nurtopu gibi bir "% 10'luk" seçim barajımız var ya? Bu çok yüksek ve hiç de demokratik olmayan baraj yüzünden, bazı partilerimiz aldıkları oylar nispetinde Meclis'te temsil edilemiyor ki!.. Onların oyları başka partilere gidiyor da, ondan!.. Böyle adalet olur mu; bizde oluyor işte...

Peki, Abdullah Gül desteği olmadan Ali Babacan'ın bu 'DEVA' partisi, gerçekten beklentilere 'deva' olur mu, istenen performansı gösterebilir mi? Bence olur!.. İçerideki ve dışarıdaki finans çevreleri -bildiğimiz kadarıyla- sayın Ali Babacan'ı severler, sayarlar!.. Güleç yüzü, soyadı gibi davranışlarıyla 12 yıllık Bakanlık günlerinde epeyce saygı ve itibar kazandı... Bir de partisinde kadınlara ve gençlere hep öncelik vereceğini ısrarla tekrar edip duruyor!.. Fox'ta İsmail Küçükkaya'nın sabah programında; "Biz Başkanlık Sistemi istemiyoruz, biz her türlü denetime açık, sorgulanabilen, Meclis'in ve hukukun mutlak ağırlığı olan Parlamenter Sistem'in geri getirilmesini istiyoruz" dedi, halkımız tarafından bu sözleri çok beğenildi...

Tabii ki akıllarda çok soru var: "Yurt sathındaki parti örgütlenmesini yeterince yapabilecekler mi? Basın ve TV desteği bulabilecekler mi? Örgütlenmeye harcayacakları birikimleri var mı? Eski partilerinden gelecek tepkileri nasıl göğüsleyecekler? Haklarında karaları kampanyaları yapılacak mı, bunlara nasıl çözümler bulacaklar? Eski partilerinden kazanabilecekleri oy oranları ne kadar olacak?" gibi soru ve sorunları önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz inşallah!.. Her şeye rağmen bu yeni partiye ben de başarılar diliyor, yolları açık olsun, demokratik platformda haklarını kullansınlar diyorum...       Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI