Prof. Celal Şengör’ün Amacı Ne !?

 

                        Prof. Celal Şengör’ün Amacı Ne !?

Türkiye’nin ünlü deprem uzmanlarından biri olan Prof. Dr. Celal Şengör, bugüne kadar bize çok aykırı gelen pek çok fikrini çekinmeden, gevelemeden, pervasızca söyleyen bir bilim insanıdır!.. Zaman içinde bunların kimisi kabul gördü, kimisinden de tepkisini çekmişti…

23 Ocak 2019 tarihli Hürriyet’teki köşesinde, magazin yazarı Cengiz Semercioğlu “Bu Ne Densizlik Hoca?” başlıklı bir yazı yazdı… Dediğine göre Prof. Dr. Celal Şengör, bir TV programında, organ nakli bekleyen en az 30 Bin dertli insanımızı sükût-u hayale uğratacak şu sözleri sarf etmiş: “Elin dangalağına organ verip, onu yaşatmanın ne anlamı var?” demiş…

Koskoca bilim insanı, umutla organ bekleyip, dertlerine çare ararken, sanki başlarındaki dert yetmemiş gibi, bir de durdukları yerde Celal Hoca tarafından ‘DANGALAK’ oluverdiler, öyle mi? Peki, bu sözü niye sarf etmiş olabilir acaba? Yoksa Celal Hoca şöyle mi düşünüyor:

“--Bir başkasının organıyla yaşamak doğal değildir, ölsünler daha iyi!..

--Suni çabalarla ömür uzatmak doğa kanunlarına uygun değildir, sırası gelen gider!..

--Dünya kurulduğu günden beri, sadece insanlar bu işleri yapıyor, hak etmedikleri sürece yaşıyorlar!.. Diğer canlıların böyle şansları yok, insanların da olmamalıdır!..

--Benim gibi koskoca profesörün bir organını gidip bir cahile, ciğeri beş para etmez birine, sırf parası var diye veremezsiniz!.. Bu hem etik değil, hem de haksızlıktır!?

--Her insan kaderine inanmalı, bizden daha fazlasını istememelidir!?”

Uzun zamandır kendisini takip ediyoruz, söylemlerini biliyor ve programlarını izliyoruz!.. Acaba Celal Şengör yine böyle aykırı düşündüğü için mi organ nakline karşıdır? Peki, organ bekleyenlerden biri kendisi, eşi, çocuğu veya bir yakını var ise, bir organ bulununca hayatı kurtulacaksa, bu kişi yine aynı şeyleri mi söyleyecektir!?

Doğrusu ya, yazıyı okuyunca epeyce tepem attı!.. Hani, “söylediğim her şey nasılsa kabul görüyor, herkes beni hayranlıkla takip ediyor” diye düşünüp de, bu boş lâfları sarf ettiyse eğer, ben bundan sonra bu insanın ne dediğine inanırım, ne programlarını izlerim, ne de kitaplarını okurum!.. Hiç kimse ‘Vazgeçilmez’ değildir, mutlaka onun da bir alternatifi mutlaka vardır!.. Yıllarca üniversitelerde hocalık yapmış biri bunu nasıl bilmez!?

Son günlerde ülkemizde çok garip şeyler yaşar olduk!.. Çok saygı duyduğumuz, hep gözümüzde büyüttüğümüz bazı insanlar, bazen hadlerini bilmeyecek kadar ucuz işlere kalkışır oldular!.. Yıllarca partilileri tarafından seçilip; Milletvekili, Belediye Başkanı, İl-İlçe-Belde Başkanı, Encümen Üyesi seçilen insanlar, bu sefer aday gösterilmedikleri için partilerinden istifa edip, ya başka partilerden aday oldular, ya da ‘Bağımsız Aday’ olup, eski partili adayların önünü kesmeye başladılar!.. En son da, hiç beklemediğimiz sayın Mustafa Sarıgül bunu yaptı, hepimizi hayal kırıklığına uğrattı… “Adaysam partiliyim, değilsem hadi bana eyvallah!” öyle mi? Yok öyle yağma!.. Parti değiştirenlerin hallerini hep gördük, sizi de çok yakında göreceğiz inşallah!.. Efendiler; “Yuvarlanan taş yosun tutmaz!..”

Yüce Yaratan herkese akıl vermiş, fikir vermiş… Ne haddini bilmez bilim insanları, ne tanesi 2.500 TL’den kitap satmaya kalkan aç gözlü yazarlar, ne de vefasız siyasiler, bir gün gerekli yanıtı bu halktan alacaktır!.. Bazılarının bünyesi iktidar gücünü, bazılarınınki de ‘şöhreti’ kaldıramıyor, bunlar gibi tökezleyiveriyorlar işte!..       Sakin KOŞAR…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI