UZUN YAŞAMDA 'KARGA' KADAR OLAMADIK !?

UZUN YAŞAMDA 'KARGA' KADAR OLAMADIK !?

Uluslararası Bilim Dergisi 'NATURE'da yayımlanan bir araştırmada, şu insanoğlunun Tıp Bilimi'nde çok ilerlemesine rağmen, bir insanın en fazla '150 Sene' kadar ancak yaşayabileceği bilimsel olarak kanıtlanmış, iyi mi? Aynı araştırmada dünyanın en yaşlısı olan Japon kadını 'Kane Tanaka'nın 118 yaşında olduğu, en iyi koşullarda ve en sağlıklı insanlarda en fazla yaşam süresinin '120 ile 150 yıl' arasında olduğu, bu sınırı şimdiye kadar hiçbir insanın geçemediği de belirtilmiş!..

Halbuki çoğu ansiklopedilerde bir Kaplumbağanın 300 ile 350 sene, bir Alakarganın 200 yıla kadar yaşadığını yazar!.. Ulan tabiatın adaleti bu kadar mı yani!? 'Seyyar Konut' olarak kullandığı kabuğu içinde, her gideceği yere herkesten sonra varabilen bir Kaplumbağa 300 sene yaşayacak; ömrü hırsızlıkla geçen, her gün beleş yiyeceklerle beslenen pis Karga 200 sene yaşayacak; benim gibi çalışkan, üretken, eğitimli, tasarruflu, sağlığına son derece dikkat eden, iki kitap yazmış bir emekli ve 'Naturel' beslenen bir insan, en fazla 150 yıl yaşayabilecek, öyle mi!? Gel de 'Orhan Baba' gibi sorma şimdi; "Adaletin bu mu dünya!?"

Sizler okudunuz mu bilmem, ama bu haber beni çok derinden yaraladı dostlar!.. Çünkü bendeniz şu anda 70'indeyken, en az 100-150 sene kadar daha yaşamayı düşünüyordum, ama bu düşüncemin içine ettiler!.. Hesap ortada gari, yani şimdi ben en fazla 50 ile 80 yıl daha ancak yaşayacağım, günah değil mi bana dostlar!?

Hani hiper tansiyonum, 360 civarında şekerim, biz erkeklerin baş belâsı prostatım, gözlerim de hipermetrop olmayıverse var ya, aslında bu yaşta bile turp gibi sayılırım!.. İlâçlarımı muntazaman alıyorum, çok sık yürüyüşler yapıyorum, nerede bir gölet-havuz-deniz bulsam yüzüyorum; zıpkın ve serpmeyle balık tutmaya bayılıyorum, konken ve tavlada rakiplerime dünyayı dar ediyorum, vatan ve milletim için bırakın uykusuz-ayık halimi, rüyalarımda bile bunların iyiliği için çırpınıyorum!.. Yani, böyle bir insan 200 sene yaşamayacak da, Kara Karga ile Kaplumbağa yaşayacak, öyle mi!? Hay ben böyle kavanoz dipli dünyanın içine...

Neyse, bu haber öncesindeki fabrika ayarlarıma geri dönmem biraz zaman alacak ama, biz işimize bakalım... Sizleri bilemem, ama ben '65 yaş üstü sakıncalı piyade' olarak, uzun süren pandemi yasaklarında hep hareket halinde kalmaya çalıştım!.. Meselâ; hanım mutfaktan bağırıp, çamaşır makinesindeki çamaşırları balkona asmamı mı emretti... -pardon yani- hemen asmamı mı istirham etti; ben bu çamaşırları hep teker teker alıp, teker teker götürüp balkona astım!.. Neden!? Çamaşır makinesi ile balkon arası 14 metre... 20 çamaşırı bir seferde götürseydim, gidiş-geliş olarak sadece 14 + 14 = 28 metre yürümüş olacaktım!.. Ama ben birer birer götürüp asınca, tam 20 x 28 = 560 metre yürümüş oluyordum, çaktınız mı köfteyi? Bu yaşta, şu zekâyı görüyor musunuz!?

Örneğin; marketten ekmek ve peynir alıp gelmem mi 'istirham' edildi; ben ekmeği alıp, mahsustan peyniri unutarak geliyordum!.. Neden? Bir defada alıp getirsem, gidiş-dönüşte sadece 300 metre yürüyecektim, 'unuttum' numarasıyla bir daha gidiyorum, durduk yerde beleşten bir 300 metre daha yürümüş oluyordum!.. Siz de böyle uyanıklıklar yaptınız mı bilmiyorum, ama ben bugünkü sağlığımı bu 'zekice' çabalarımla sağladım!.. Böyle bir insan niye bir Karga ile bir Kaplumbağadan daha fazla yaşamasın ki, haksız mıyım yani!?

Cahit Sıtkı Tarancı'nın, 01 Nisan 1942 yılında, dostu 'Şevket Rado' için Varlık Dergisi'nde yazdığı 'Ben Ölecek Adam Değilim!' şiiri, bu yazının sonuna iyi gider:

"Kapımı çalıp durma ölüm/ Açmam!/ Ben ölecek adam değilim!..// Alıştım bir kere gökyüzüne/ Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar/ Sıkılırım!../ Kuşlar cıvıldamasa dallarında/ Yemişlerine doymadığım ağaçların...// Yağmur mu yağıyor/ Güneş mi var/ Farketmeliyim baktığım pencereden!..// Nedir ki, eninde sonunda ölüm/ Ayrı düşmek değil mi âşinalardan?// Kapımı çalıp durma ölüm/ Açmam!/ Ben ölecek adam değilim!.."                           Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI