ZÜLFÜ LİVANELİ'NİN "HUZURSUZLUK" ROMANI ÜZERİNE...

 

 ZÜLFÜ LİVANELİ'NİN "HUZURSUZLUK" ROMANI ÜZERİNE...

Ülkemizin yetiştirdiği güzide Halk Müziği sanatçılardan olan sayın Ömer Lütfi Livaneli, Ankara Maarif Koleji mezunu olup, daha sonra Stockholm'de Felfese ve Müzik eğitimi alarak bugünlere gelmiş, yeri doldurulamaz sanatçılarımızdan biridir...

Daha önce "Kardeşimin Hikâyesi, Gözüyle Kartal Avlayan Yazar ve Mutluluk" romanlarını okuduğum Zülfü Livaneli'nin, 2017'de birinci basımda '465.000" adet basılan "Huzursuzluk" romanını da, geçenlerde sevgili kızım İzmir'den göndermiş... 24 Şubat 2020 günü saat 11.00'da okumaya başladığım bu çok sürükleyeci romanı, hiç elimden bırakamadan, aynı gün akşamüzeri saat 16.00 sularında bitirdim...

Tarihi Mardin şehrimizin gizemli yaşamını, Suriyeli mültecilerin zorlu yaşam savaşlarını, Ezidi kadınların başına gelen IŞİD zulüm ve tecavüzlerini, bugüne kadar böyle ayrıntılarıyla anlatan bir kitaba hiç rastlamamıştım!.. Geniş kültürü, akıcı dili, tarihi ve çok derin halk geleneklerini iyi bilmesi sonucu, ortaya böylesine güzel bir eser çıkmış!.. Yüreğine ve eline sağlık sayın Zülfü Livaneli!..

Sizleri bilemem, ama ben her kitabı okuyup da bitirdiğimde, aklıma hemen "Bu kitabı kaç insanımız okudu acaba?" sorusu gelir? Biliyorsunuz, gazete, dergi ve kitapların okunma istatistikleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca her yılın sonunda açıklanır, ellerin ülkelerinin rakamlarını gördükçe, benim içim hep 'Cız' eder, okuma özürlü toplum olmaktan bir türlü kurtulamamış olmanın derin üzüntüsünü yaşarım!.. Bırakın Japonya, Hollanda, Danimarka, Fransa veya Lüksemburg gibi ülkeleri, zati onlara yetişmemiz, yaklaşmamız bile mümkün değil de; şu nüfusları 10 Milyon civarındaki kardeş ülke Azerbaycan ve komşumuz  Yunanistan insanlarının okudukları sayıyı, 83 Milyon nüfusumuzla bile bir türlü geçemedik!..

Bu okuma özrümüz yüzünden, son yıllarda Ulusal ve Yerel Gazeteler bile birer birer kapanmaya başladı, bir sürü meslektaşımız işsiz kaldı!.. Halbuki "Milenyum Yılı" denilen şu 21. Yüzyılda, her aile sabah kahvaltısıyla birlikte o günün bir veya birkaç gazetesi de evde olmaz mı? Bulunduğumuz çevremizde, yurdumuzda va dünyada neler olup bittiğini, medeni bir insan merak etmez mi? Bunları işe gitmeden önce her insan bir göz gezdirmez mi?

Bu konuda ne büyüklerimiz, ne okullarımız, ne Sivil toplum Örgütlerimiz ve ne de siyasilerimiz hiç ilgilenmiyorlar!.. Ot gibi, sürüler gibi, monoton bir yaşam içinde yuvarlanıp gidiyoruz!.. Biraz kafamızı kaldırıp da; eğitimli, çağdaş, üretken ve ileri dönük çalışan diğer ülke insanları neler yapıyor, nasıl yaşıyor, nelerle uğraşıyorlar bir bakmak, araştırmak yok mu? Halimizi görüp de, bu işten biraz burukluk duyup, biraz da utanmak yok mu!?

Herhalde çoğunuz Anıtkabir'e gidip, Büyük Atatürk'ün kitaplığına uğramışsınızdır? Hangi kitabına baksanız, önemli bölümlerinin çizilmiş, kenarlarına da çeşitli notlar düşülmüş olduğunu görmüşsünüzdür!? Tee bundan bir asır kadan önce, savaş meydanlarında bile boş vakit buldukça okuduğu bu on binlerce kitap sayesinde Kurtuluş Savaşını kazanmış, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş; Dilde, Tarihte, Giyim-Kuşamda, Tarımda, Teknolojide, Eğitimde, Sağlıkta ve Ekonomideki bunca devrimleri de bu bilgilerle yapmıştır!.. Atalarımız boşuna mı demişler; "Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz!" diye? Yüce Tanrı'dan ilk emir "Oku!.." diye boşuna mı gelmiştir? Hz. Ali boşuna mı demiş; "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum!" diye? Bütün bunları biliyoruz da, hâlâ niye okumuyoruz ki!?

Yunus Emre; "İlim, ilim bilmektir/ İlim kendini bilmektir/ Sen kendini bilmezsen/ Ya nice okumaktır!?// Okudum, bildim deme/ Çok tâat kıldım deme/ Eğer Hak bilmez isen/ Abes yere yelmektir!.." diye boşuna mı demiştir!? Artık okuyun, e mi?        Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI