CHP milletvekilleri ve Muğlalılardan TBMM'de çimento fabrikasına tepki

Muğla'nın Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ile Yatağan'ın Deştin Mahallesi arasındaki Tekağaç mevkiinde yapılmaya çalışılan entegre çimento fabrikası, mahkeme kararıyla durdurulmuştu. Tarım alanlarını olumsuz etkileyeceği belirtilen çimento fabrikası için 15 yıl önce çıkarılan bir genelgeye dayandırılarak yeniden ÇED süreci başlatılmasına CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP Muğla Milletvekilleri Cumhur Uzun ve Gizem Özcan ile Muğlalı köylüler, TBMM'de düzenlenen basın toplantısı ile tepki gösterdi. Çevreci köylüler tarafından, " Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çevreyi koruma görevini yerine getir. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı koru. Yargı kararlarına uy. Deştin Çayı özgür akacak" ifadeleri kullanıldı.

Haber Merkezi

TBMM'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Milletvekili Cumhur Uzun, "ÇED raporunun doğaya onarılmaz zararlar vereceği kararını Danıştay da onayladı. Buna rağmen ÇED nihai değerlendirme sürecinin hala devam ettiği bilgisi bizimle paylaşıldı. Biz Muğla'da doğaya vereceği zararlar nedeniyle bu fabrikanın kurulmasını istemiyoruz. Bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz" dedi.

ÖZCAN: "OLUMSUZ ETKİLERİ BİLİMSEL RAPORLAR VE HUKUKEN KANITLANDI"

Gizem Özcan ise, "Muğla kolay kolay yağmalanamaz. Bunu Deştin direnişi herkese gösterdi. Arkadan dolanarak ısmarlama ÇED süreçleriyle, sürecin yönlendirilmesinin karşısındayız. Muğla'dan gelen köylülerimizle Ankara'da mücadele veriyoruz. Halk ve çevre sağlığı açısından bütün olumsuz etkileri hukuken ve bilimsel raporlarla kanıtlanmışken, hala Muğla gibi özel bir bölgede çimento fabrikası yapılmasında bu ısrar neden diye meclisten soruyoruz. Muğla, bir tarım turizm kültür kenti ve kentimizi korumak hepimizin sorumluluğundadır. Fabrikaya ilişkin süreçlerin iptal edilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

GÖKÇEN'DEN HUKUK ARAYIŞI VURGUSU

Gökçe Gökçen, şunları söyledi: "Muğla'da yapılması planlanan entegre çimento fabrikası konusuyla ilgili yıllara yayılan bir mücadele ve bir hukuk arayışı var. Burada çevre mücadelesinde bulunan vatandaşlarımız, Muğla'dan gelen köylülerimiz, doğasına sahip çıkan vatandaşlarımız adına gelen bir grupla birlikteyiz. 17 Kasım'da Adalet Buluşmalarımızın ikincisini Muğla'da gerçekleştirmiştik. Bu buluşmanın teması 'Çevre, Orman ve Anayasa'ydı. Çevre mücadelesini yalnızca tek bir temada yapılan bir mücadele olarak değil Anayasamızın ikinci maddesinde yer alan hukuk devletinin korunması anlamında da önemli görüyoruz. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın geçmişte yayınladığı bir genelge var hala da Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından bu genelge yürürlükte ve uygulanıyor.

Bu genelgede idari yargı mercilerince projeye verilen yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının gereğinin yerine getirilmesinin projenin inşaat çalışmalarının devam ettiği döneme denk gelmesi durumunda bazı sıkıntılara yol açacağı belirtilmiş. ÇED olumlu kararları hakkındaki yürütmenin durdurulması ve iptal kararları halinde ÇED raporunun hazırlanmasına ilişkin tüm sürecin en baştan tekrarlanmasına gerek bulunmadığına dair bir düzenleme yapılmış. Bu düzenleme anayasanın hukuk devleti ilkesine, yargı kararlarının uygulanması zorunluluğuna aykırıdır. Bu, yargı kararlarının uygulanmaması için tasarlanan bir süreçtir."

"BAKANLIK YARGI KARARLARINI YOK SAYIYOR"

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu ve Bayır Çevre Komitesi, Bayır ve Deştin mahallelerinde yapılmak istenen ve yeniden ÇED süreci başlatılan çimento fabrikasına yönelik basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, "Çevre Bakanlığı 2006'da Yunanistan merkezli Titan Kartelinin yüzde 75 hissesine sahip olduğu Adoçim Çimento şirketi tarafından hazırlanan birinci ÇED'e onay verdi. Deştin köylülerinin açtığı dava sonucu birinci ÇED iptal edildi, Bakanlık, 31 Aralık 2014'te Adoçim Çimento'nun kurduğu Muğla Çimento'nun hazırladığı ikinci ÇED'e onay verdi. Bu projeyle çimentocuların çıkarı için yüzde 90'ı orman, yüzde 10'u tarım arazisi olan 7 bin 751 dönümlük alan yok ediliyordu. Ama Deştin köylülerinin hukuk mücadelesi sayesinde birinci ÇED'in ardından imar planlarının da iptal edilmesi nedeniyle 2020 yılına kadar çimentocular herhangi bir şey yapamadılar" ifadeleri kullanıldı.

İkinci ÇED'in varlığı nedeniyle iptal edilmiş imar planlarının mahkeme tarafından iptalinin kaldırılması ve Menteşe Belediyesi tarafından yapı inşaat ruhsatının verilmesiyle yıkım projesinin tekrar gündeme geldiği belirtilen açıklamada, "Doğamızı ve tüm yaşam alanlarımızı korumaya çalışan çevreciler bir yandan çimentocular tarafından karalama kampanyası ile yıpratılmaya çalışılırken, diğer yandan Bakanlık tarafından yargı kararları yok sayılarak kanunlara aykırı yeni ÇED süreçleri başlatılıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çevreyi koruma görevini yerine getir. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı koru. Yargı kararlarına uy. Deştin Çayı özgür akacak" ifadeleri kullanıldı.

 

DİĞER HABERLER