Menteşe'de kadın cinayetleri protesto edildi
İstanbul'da Semih Çelik isimli saldırganın Ayşenur Halil'i ve İkbal Uzuner'i katletmesinin yankıları sürerken, ülke genelinde protestolar da devam ediyor. Muğla'da da Menteşe Kadın Platformu'nun çağrısı ile Sınırsızlık Meydanı'nda bir araya gelen kadınlar, yaşanan cinayetleri protesto etti. "Söyleyecek sözümüz değiştirecek gücümüz var" pankartı açan kadınlar ellerinde, "Öldürülmeseydik daha kalabalık olabilirdik", "Kızını koru, oğlunu eğit", "Neden hep biz öldük" yazılı dövizler taşıdı ve "Kadın cinayetleri politiktir", "Koruma aklama yargıla" sloganları attı. Kadın cinayetlerini protesto etmek için yürüyüş yapmak isteyen grup ile polis arasında yürüyüş izni olmadığı gerekçesiyle arbede yaşandı.
Grup adına basın açıklamasını Havana Çakar okudu. Çakar, şunları söyledi: "Her gün kadın cinayeti haberleriyle uyandığımız, erkek şiddetinin hayatın bir parçası gibi görüldüğü, şiddet faillerinin cezalandırılmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu artık bir cinskırımdır. Bu cinskırıma neden olanlar, kadın erkek eşitliğine karşı çıkıp kadınları değersizleştirmeye çalışanlardır, 6284 sayılı kadına karşı şiddetle mücadele yasasını hedef haline getirerek saldıranlardır. Bir gece yarısı tek adam kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuz şekilde çıkanlardır. Erkek şiddeti bir yandan yoksulluğun, neoliberal politikaların 'verimli toprağında' kök salarken bir yandan da 22 yıllık saltanat rejiminin cezasızlık politikalarıyla, gündelik yaşamı sürekli dinselleştirme hamleleriyle, "kutsal aile" masallarına katık edilen kadın düşmanlığı ile yol alıyor. Yeter artık. Ekonomik, psikolojik, fiziksel, cinsel şiddet döngüsü içinde yaşamaktan usandık. Bir gün daha bu şekilde yaşamaya tahammülümüz yok. Yeter artık. Toplumda infial uyandıran kimi cinayet ya da cinsel saldırı eylemlerinden sonra iktidardan da muhalefetten de üzüntü belirtmekten, ağır cezalar talep etmekten ibaret cümleler duymaktan bıktık. Yeter artık. Siyasetçilerden, kamuoyundan, medyadan yükselen idam ve hadım taleplerinden usandık. Yeter artık.
ERKEK EGEMENLİĞİNE KARŞI MÜCADELE ETMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Her gün daha da artan sistematik devlet ve erkek şiddetini, tek tek faillerin bireysel özelliklerine, geçmişlerine bağlayıp kişiselleştiren basmakalıp yorumlardan çok sıkıldık. Havada uçuşan boş laflarınıza artık bir son verin, İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönün. Uluslararası sözleşmelerin, Anayasa'nın, yasaların açıkça zorunlu kıldığı sorumluluklarınızı yerine getirin ve derhal harekete geçin. Kadınların özgürce yaşayabildiği bir ülke istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz, hayır. Çocuğa, yaşlıya bakmak zorunda kalmadığımız, ev işleri altında ezilmediğimiz, eve hapsedilmediğimiz, emeğimizin görünür olduğu bir ülke. İş yaşamına hiçbir ayrımcılığa uğramadan katılabildiğimiz, çalışırken sadece kadın olduğumuz için baskı ve mobbinge uğramadığımız, taciz edilmediğimiz bir ülke. Sabahlarında kadın cinayeti haberleriyle uyanmadığımız, akşamlarında şiddet görmekten korkmadığımız, şiddet failleriyle hesaplaştığımız bir ülke. Din adamlarının, politikacıların hayatlarımız üzerinde söz sahibi olmadığı, kendi bedenimize ve yaşamımıza ilişkin kararları kendimiz verdiğimiz, laik bir ülke. Sokaklarında, meydanlarında özgürce yürüdüğümüz, toplu taşımada tek kişi kalınca korkmadığımız bir ülke. Çok şey mi istiyoruz, hayır. Biz kadınlar erkek egemenliğine karşı mücadele etmekten vazgeçmiyoruz."
Haber Merkezi