Selçuk Özdağ: "Bu bir zam bütçesidir, vergi bütçesidir, faiz bütçesidir"
Gelecek-Saadet TBMM Grup Başkanı ve Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ, 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kurumlara ait bütçeler hakkında Gelecek-Saadet grubu adına söz alarak, hükümetin daha önceden verdiği sözleri hatırlatarak tepki gösterdi. Selçuk Özdağ yaptığı konuşmada, "Bu bir zam bütçesidir, vergi bütçesidir, faiz bütçesidir. Zengine selam, yoksula ölüm bütçesidir. Adı sana tadı bana saray bütçesidir" dedi.
Haber Merkezi
Ak Parti öncesindeki büyümenin gerçek bir büyüme olduğunu kaydeden Selçuk Özdağ, "Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sürdürülecekti. Öyle bir bağımsız ve tarafsız hale geldi ki göz yaşartıyor gerçekten, makul sürede yargılama hakkı güçlendirilecek diye tarih bile verilmişti. Yahu suçsuz yere insanları tutukladığınız yetmiyormuş gibi aylar sonrasına duruşma günü verilir oldu. Mağdur odaklı bir anlayış benimsenecek tutuklama gibi tedbirler istisna olacaktı. Bırakın tutuklamanın istisna olmasını resmen peşin bir cezalandırma aparatına dönüştürüldü. İfade ve protesto hakkının önündeki engeller ortadan kaldırılacaktı. Evet görüyoruz. Protesto hakkının alanı genişletildi. Mesela artık Cumhurbaşkanının konuştuğu esnada bile protesto yapılabiliyor. Ama sonrası tufan elbette. Yaka paça gözaltı ve tacizler, dayak ve küfürler eşliğinde cezaevi yolları. Güçlü ve etkili bir ülke olarak AB katılım hedefi sürdürülecekti. Doğru vizesiz gidebildiğimiz ülke sayısından belli oluyor. Eskiden pasaportu olan yurt dışına gidebilirken şimdi dünyanın en pahalı pasaportuna vize randevusu bile alamayan bir ülke haline getirildik. Ekonomik büyüme ivme kazanacaktı. Evet, Son 22 yılda ortalama büyüme oranı %5,4. Peki CHS'ne övgü dizmek için kötülenen parlamenter sistemde ve koalisyonlar döneminde bile yaklaşık yüzde 5.5 idi. Üstelik AK Parti öncesi büyüme şimdiki gibi inşaata ve borca dayalı obez bir büyüme de değildi. Ülkenin öz kaynakları ile fabrikalar, santraller, yollar, hastaneler ve üretim tesislerinin yapıldığı gerçek bir büyüme idi. Yandaşlara peşkeş çekilen ülke ve kamu kaynakları ile belli kesimlere sermaye transferi yapılan bir ülke de değildi. Bu işleri kimden öğrendiniz, akıl hocalarımız kim bilmiyorum ama şeytana külahı ters giydiren bir kurnazlık ile resmen ülkemizi uçurumun kenarına getirdiniz" diye konuştu.
"FAİZLER BİLİNÇLİ ŞEKİLDE SABİT TUTULDU"
Dünya'da en yüksek faiz oranının Türkiye'de olduğunu söyleyen Özdağ, "Faizler, enflasyon ve cari açık düşecekti dediniz ama bu fasla girmiyorum bile zaten ne durumda olduğumuzu herkes biliyor. Dünyanın en yüksek faiz oranları, dünyanın en yüksek faiz ödemeleri, dünyanın en yüksek gıda ve yaşam enflasyonu gibi rekorları egale eder hale geldik. Türkiye'nin yatırım cazibesi daha da yükselecekti. Bırakın yabancılar için cazip yatırım ülkesi haline gelmeyi, ülkenin yerli sanayicisi, tekstil üreticisi ve birçok sektör yurt dışına gitmeye başladı. Mısır'a, Tunus'a balkan ülkelerine giden mesela tekstil üreticilerinin sayısını sorun da öğrenin. Biz ticaret bakanına sorduk, o da ticaretimizin geldiği güzel durumları anlatan bir propaganda metni göndermiş, şaka gibi. Enflasyon ve döviz kurları stabil hale gelecekti. Evet geldi. Sene başına kadar roket hızıyla artan döviz ne hikmetse son 7-8 aydır yerinde sayıyor. Büyük başarı değil mi? Yok efendim başarıdan değil, verilen sözlerden. Nasıl mı? Kurtarıcı Mehmet Şimşek ülke ekonomisini güya canlandırmak için carry trade denilen bir uygulamayı hayata sokarak. Daha önce bu ülkede malumunuz KKM ile orta/alt kesimlere ait maddi kaynaklar zengin üst sınıflara (yandaş) aktarılmıştı. Faizler bilinçli bir şekilde düşük tutularak yoksul daha yoksul zengin de daha zengin yapılmıştı. Uluslararası Fon yöneticisi Mehmet Şimşek bey uluslararası fon sahiplerine bir güvence verdiğini anlıyoruz. Onlara, getirecekleri dövizi bozdurup faize yatırmaları, paralarına da nerdeyse dünyadaki en yüksek faizi verecekleri, bozdurdukları dövizi de geri alıncaya kadar kur oranlarının baskılanacağı sözü verildi. Bu baskılamanın 10-12 ay devam edip sona ereceği, ondan sonra faizlerin düşürüleceği ve o saatten sonra bozdurdukları dövizi artmamış orandan alıp kazandıkları yüksek faizle birlikte ceplerine koyup isterlerse gidebilecekleri söylendi. Bu yabancılar (ki çoğunun bıyıklı yabancı yani yerli olduğunu dünya alem biliyor) paralarını ve yüksek kazançlarını alarak çekip gittikten sonra da döviz kurları serbest bırakılacak ve sonrası tufan olacak. Böyle bir ticaret (ihanet) çok az görülür. Önemli olan yabancıların talebi ve mutlu edilmesi değil mi? Onlar mutlu edilecek ki mesela yakın zamanda güya Türkiye'yi gri listeden de çıkarmış, kredi notu da aşama aşama yükseltilmişti. Teşbih hata götürür ama besiye çekilen kurbanlık gibi ilgileniyorlar Türkiye ile" dedi.
"BÜTÇENİN SAHİBİ BİLE BELLİ DEĞİL"
Selçuk Özdağ demokrasinin CHS ile felç edildiğini söyleyerek, "Güya daha da güçleneceği, hükümeti daha iyi denetleyeceği ve saygınlığının daha da artacağı söylenen meclisimizin düçar bırakıldığı hal tam olarak devasa bir çaresizliktir. Bakınız birçok değerli hatip söyledi, bu bütçe ile ilgili komisyonda ve Genel kurulda muhalefeti boşverin iktidar milletvekillerinin bile talep ettiği en küçük değişiklik mümkün olamamıştır. CHS'nin bu 7. Bütçesi ve bundan önce TBMM'nin uhdesinde olan bütçe hakkı külliyedeki danışmanlara verilmiş durumdadır. Bu bütçenin sahibi de belli değil. Kime hesap soracağımız dahi belirsiz çünkü seçimle işbaşına gelmiş kimseyi karşımızda göremiyoruz. Sözlerimiz havada yankılanıyor ama muhatabına bir türlü ulaşmıyor. Resmen boşluğa konuşuyor gibiyiz. Aslında bütçenin bir sahibi var ama o da lütfedip gelmiyor. Sanırım CHS ile hesap veren değil sadece hesap soran bir makamda olduğunu ve bu nedenle biz fanilere hesap vermek gibi bir sorumluluğunun olmadığını düşünüyor. O böyle düşündüğü için de maalesef bu bütçe de öksüz ve yetim olarak bir takım memur bürokratların elinde suni solunum ile ayakta tutulmaya çalışılıyor. Elbette memur bürokratlara bir sözümüz yok, neticede onlar da emir kulu. Ama biz de burada milletin vekilleri olarak milletimizin hakkına ve hukukuna sahip çıkmakla yükümlüyüz. Kimse alınganlık göstermesin ama sahibi olmayan bütçeye bizim onay vermemiz de mümkün değildir. Yani özetle: zaten zar zor ayakta duran demokrasimiz CHS ile felç edilmiştir. Muhatapsızlık bir yönetim tarzı olmuştur" diye konuştu.