KİMLERLE BİRLİKTE YAŞAMAK ZORUNDAYIZ
Yaşadığımız toplumda söz ve davranışları bize aykırı gelen insanlar vardır. Bunların her türlü taşkınlıklarını, davranışlarını hoş görüyle karşılamamız gerekir. Ancak bunların arasında öylesine aykırı görünenler çıkıyor k onlara bile katlanmak zorundayız. Örneğin yanı başımızda telefonun sesini açarak konuşan, oradaki şarkı vs yi dinleten, kendi siyasal görüşüne uygun söylemleri yüksek sesle çevresine dinletmeğe kalkışan, küfürler savuran, bağıra bağıra konuşan öylesine çok örnek görebiliriz ki.. Üstelik bir şekilde uyarı kabul etmeyen hemen, saldırmaya hazır bir çok örnekle iç içe bulunuyoruz .Bu çeşit örneklerden bazılarını hemen hemen her gün ekranlardan da görebiliyoruz. Örneğin salgının ilk günlerinde bir yurtta karantinada bulunanlardan bir grup karantiları devam ettiği söylenince etrafta bulunan polislerin yüzüne tükürenler olmuştu.Bir başka örneğini de bir otobüste görüyorduk. Maskeni tak diye uyaran bir bayanın yüzüne tükürüyordu bir yaratık.Otobüsten indirilmek istenen bir başkası da şöförle tartışıyor ona yumruk atıyordu.Kimi örnekler ise daha kötüydü. Örneğin maske için uyarılan bir genç ben inanmıyorum ki,böyle bir şey yok ki türünden yanılar veriyordu. Tüm bunlara benzer örnekleri özellikle büyük kentlerimizde her gün yaşıyor toplum
Bunların en kötüsünü sokakta yürüyen çocuğun önünü keserek yüzüne tüküren genç bir bayan görüntüsü yer almıştı.Belli ki okulundan dönen çocuğun önüne geçerek yüzüne tüküren bur yaratık.. Her halde bu bir insan değil tüküren bir hayvan olmalıydı. Her ne kadar insan görünümlü ise de bu hareketi yapanın insan olabileceğini kimse söyleyemez ve savunamaz.
Salgının başlangıç günlerinde Almanya'dan gelen bir örnek izlemiştik. Genç bir yaratık ağzını açarak avuçlarını tükürükleyip bir otobüsün tutulacak yerlerine sürüyordu. Belli ki düşündüğü ağzındaki tükürükleri başkalarına yağmak ve hastalığı başkalarına buluşturmak. Ne varki sonradan öğreniyoruz ki bu zavallı yaratık kısa sürede yakalanıp hem psikolojik hem öteki hastalıklardan tevdi altına alınmış .Yapılan açıklamaya göre en kısa zamanda da ülkeden çıkarılması gerektiği söylenmiş..
Bu örnekler toplumsal ruh sağlığımız bozan öreklerdir, Bunları yaratanlarla da iç içe yaşamak zorunda oluşumuz
Bizim için hiç de olumlu bir görüntü oluşturmuyor. Öylesine ki psikolojik dengesizliklerin çoğalmasını getiriyor bu örnekler.
Bir başa örneğimiz de şu ÖZGÜRLÜK MEYDANI denilen alanda neredeyse modern dilencilik örnekleri sunan sözde müzisyenlerin yarattığı çevre kirliliği görüntüsü.. kimi darbuka çalıp bağıra bağıra söylüyor kimi kemanla veya bazen kavalla sözde müzik yapıyorlar.Sabahın dokunda onunda başlayıp akşama dek devam ediyor bu hava kirliliği olayı.
Yaptıkları müzik değil zadece ses-gürültü kirliliği bana göre.Bir de müzikle dilenciik denilebilir buna.
Ve bu kirliliği denetleyecek bir etkili ve yetkili hiç gelmiyor buraya..Demek ki bu kirliliği yaratmak onların hakkı oluyor..
Onların hakkı belki ama orada sürekli bulananların rahatsız edilmesi ne oluyor dersiniz?