SALGINDAN SONRA DAHA "MİLLİCİ"OLUVERDİK

 

SALGINDAN SONRA DAHA "MİLLİCİ"OLUVERDİK

 

     Salgının  getirdiği bir yeni anlayışımız oldu  sanki.Salgın öncesine kadar "milli-yerli tohumdan" söz edilemezken hatta suç bile sayılırken salgınla beraber millilik  gereği oluverdi.Örneğin salgın öncesi zamar zaman yaşanan tohum  takas gösterilerinde yerli tohum ulamazken veya satın almanız olanaksızken bu gün yerli tohum söyleminden geçilmiyor ekranlarda..salgın öncesi tohum satın almak isterseniz size takas öneriliyordu.Tekellerin öngördüğü tohum politikası getiriyordu bu uygulamayı.Hatta bir ara  etiketlerde  bu yerli demek bile neredeyse yasaklanır gibi olmuştu.Bu gün ise milli damarlarımız birden kabarmış gibi yerli tohumculuk-milli tohumculuktan söz edebiliyoruz.Salgın tekellerin pazarlarını etkilemiş hatta kapatmıştı da.Onun için yerli üretime muhtaç kalıyordu tüm toplumlar.böyle olunca da millilik yeni bir değer oluyordu.

     Daha önceleri defalarca yazdığımız bir konu vardı.yerli ve milli üretimi bitirmek için tekellerin geri kalmış ülkelere bir baskısı vardı.Yerli üretim yerine dışarıdan alıma yönelin diye.. Çünkü tekeller  kendi şirketlerine dünya pazarlarında tezgah açmak istiyordu .Dünayada kendilerine Pazar alanları yaratabilmek için dışarıdın daha ucuza alabilirsiniz diye baskı bile yapıyorlardı.hatta yerli üretimleri bitirebilmek için dönüm başına paralar bile dağıtıyorlardı.Pazar alanlarının açılabilmesi için de KÖYLÜLÜK denilen statünün yok edilmesi gerekirdi.Köylülük yerine mahalllelik anlayışını yerleştirmeye kalkıştılar..Elbette işbirlikçilerinin desteği sayesinde.Dağ başında bile olsa köylülük değil mahallelilik statüsü öngörülüyordu.Emperyalizmin tarım pazarlarının açılabilmesi için  köylülük statüsünün olmaması gerekirdi.Köy olmakla mahalle olmak arasında  bir fark vardı.Ne yazık ki içimizden birileri bu farkı anlayamıyordu bugün bile anlayamayanlar vardı.Bu sadece isim değişikliği değil di anlamı çok daha farklı olabiliyordu.Köylülük statüsünün kaldırılması uluslar arası tekellerin bir arzusuydu.o tekeller herhalde   köylü için iyi bir şeyler istemezdi.

   Tekellerin yeni Pazar alanlarına kavuşması ve pazarlarının genişlemesi için gerkliydi bu köylülük yerine mahallelilik staüleri.Tarıma dayalı ekonomilerde köylülük yapısı küçük işletmeleri öngörebiliyordu.küçük aile işletmelerinin kurulabilmesine olanak sağlıyordu.Oysa tekeller bu tür küçük işletmeleri varlığını istemiyorlardı.Onları kendi pazar alanlarını daraltır olarak görüyorlardı.köylü kendi ürettiklerini pazara getirince tekelerin pazarının daralacağını bildikleri için böyle bir statünün olmasına karşı çıkıyordu tarım tekelleri.

    Köylülükle mahallelilik arasındaki farkı kavrayamayanlar bunun anlamını zaten bu gün bile bilemezler ve anlayamazlar.Onlara geçmişte de şu örneği vermiştik: Örneğin siz mahalleli olarak süt üretemezsiniz, tavukçuluk yapamazsınız ,evinizde hayvan besleyemezsiniz.(sokak hayvanı değil  elbet).Komşunuz dava açabilir ve sizin bu durumda  kazanma şansınız hiç yok.Çünkü köylü değilsiniz artık ve köyde yapabileceğiniz üretimi mahallede yapmasına izin verilmez.siz ancak mahalle arasında sokak hayvanı besleyebilirsiniz bir şikayet olunca.

    İşte bu mantığı getiren anlayış son aylarda bir millik muhabbetiyle öne çıkıyoru. Yahu ben mi yasaklamıştım acaba,sen mi getirdim mahalle -köy ayrımını ?

  Hafızası beşer nisyan ile malüldür dedikleri  ne kadar doğruymuş meğer.şimde herkes millici oluverdi..

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI