"2022 YILI" MUĞLA'DA 'KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN YILI' OLMALI !?

 

       "2022 YILI" MUĞLA'DA 'KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN YILI' OLMALI !?

Bilindiği üzere, Osmanlı İmparatorluğu'nun Güneyinde tam güvenliğin sağlanması için, daha önce fethedilmiş olan Kıbrıs ve Mısır'dan sonra, Akdeniz'deki 'Rodos Adası'nın fethi çok zaruri hale gelmişti... Çünkü buradan geçen Ticaret ve Hacıların gemileri, Rodos'taki korsanlar, yani  'Sen Jan Şövalyeleri' tarafından yağma ediliyor, çoğu Hacılar ya öldürülüyor, ya denize atılıyordu... İşte Kanuni Sultan Süleyman bu işe bir son vermek için, İkinci Veziri Çoban Mustafa Paşa'yı güçlü bir donanmayla denizden Rodos'a gönderip, kendisi de karadan Marmaris'e doğru yola çıktı...

Kanuni, 1522 Bahar aylarında karayolu ile İstanbul'dan Üsküdar'a geçerek; Kütahya hattı üzerinden Ladik'e, yani bugünkü adıyla 'Denizli'ye, buradan Tavas yoluyla Karacasu hattından Çine'ye gelir... Bu güzergâhı seçmesinin nedeni, o zamanlar Menderes Nehri geçişinin zorluğu idi... Çine'den Yatağan - Nebiköy'üne gelene kadar, Gökbel kayalıklarını aşmakta hayli zorlandılar, burada bir süre istirahat ettiler... Nebiköy'den Yatağan Ovası'nı aşarak, o zamanlar Değirmenbaşı mevkiinde ikamet eden 'Bozüyük Nahiyesi'ne geldiler... Sulak ve geniş arazileri olan Bozüyük'te kendileri ve hayvanlarını biraz uzunca süre dinlendirip, çevrenin imar işleri yanında; orada bir köprü, bir cami, bir de han ile hamam inşa ettiler... Bu arada, 'sıtma' hastalığından şikâyet eden yöre halkına, bir ok atımı mesafede bulunun Güneydeki dağların eteklerine yerleşmelerini tavsiye ederek oradan ayrıldılar, Pisi ve Yerkesik üzerinden Marmaris'e ulaştılar...

Bu gidişte çekilen zorlukları bilen Kanuni Sultan Süleyman, Rodos Adası fethinden sonra kendisi deniz yoluyla İstanbul'a döner, ordusu ise yine Marmaris-Çine-Denizli-Kütahya güzergahından İstanbul'a döner... Bu dönüş sırasında yarım kalan imar işlerini tamamlar, yöremizin kara ulaşımı için önemli yapıları da bırakarak giderler... O yıllarda ordu içinde mühendisler, doktorlar, yapı ustaları, aşçılar, seyisler, toplar, yük hayvanları ve atlı birliklerle, bir yerden bir yere ulaşmanın zorlukları saymakla bitmezdi... Bugün sadece anlattığımız o savaşlar binbir zorluklar ve meşakkatle kazanılmış zaferlerdi...

Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde 400 yıl kadar kesintisiz Kaza (İlçe) ve Nahiye (Belde) görevi yüklenen Bozüyük, Kurtuluş Savaşı sonrası 1935 yılında yapılan 'Nüfus Sayımında' da tam 22 köyün bağlı olduğu bir Kazaydı... Bu köylerden bazılarının nüfusları da şöyleydi: Bozüyük-485, Ahiköy-1579, Alaşar-980, Bencik-1079, Bozarmut-562, Eskihisar-978, Mesken-708, Nebiköy-413, Şeref-439, Şahinler-319, Madenler-315 idi... Bozüyük Kaza merkezi nüfusunun birçok köyden az olmasının sebebi ise şunlardı: Osmanlı döneminde 'sıtma' hastalığı, işgal yıllarında 'veba' salgını, Kurtuluş Savaşı sırasında askere alınanlar nedeniyle burada çok büyük nüfus kaybı yaşanmıştı...

İşte Muğla yöremiz böyle tarihi sebepler ve olaylar nedeniyle, şanlı tarihimizde hep yer almış, hep olumlu anılarla beyinlerde yer etmiştir!.. 1522'de yapılan 'Rodos Seferi' üzerinden tam '500 Yıl' geçti, görüyorsunuz ki, tarihi anılarımız bugün bile hafızalarımızda hep capcanlı duruyor, hâlâ bizi heyecanlandırıyor, hâlâ gururlandırıyor!.. Önümüzdeki gelecek '2022 Yılı' Bahar Ayları bu bakımdan Muğla ve Muğlalılar için bir kutlama, bir anma yılı olmalıdır diye düşünüyoruz!? Şimdiden bunun hazırlıklarını sayın Valiliğimiz, sayın Kaymakamlıklarımız, sayın Üniversitemiz Tarihçileri ve özellikle de sayın Belediye Başkanlıklarımızın bu konuya ağırlık vermelerini merakla bekliyoruz!.. Bizler de Muğla Halkı ve Muğla Yerel Basın olarak her türlü çabayı gösterip, bizden istenen her türlü katkıyı yapmaya hazırız!..

Uzun süren ve sosyal faaliyetlerin dibe vurduğu pandemi yıllarından sonra, "Muğla'da 500'üncü Kanuni Sultan Süleyman Yılı" etkinlikleri, inanın ki biz Muğlalılara çok büyük moral, tarihimize sadakât ve çok büyük bir çalışma azmi verecek!.. Gelin bir olalım, birlik olalım, el ele verelim ve bu güzel tarihi kutlamaları beraberce yapalım!..            Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI