ANTALYA'DAKİ ÇİFTE CİNAYETİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ !?

ANTALYA'DAKİ ÇİFTE CİNAYETİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ !?

İkisi de doktor, ikisi de insanları sağlıklı yaşatmak için 'Hipokrat Yemini' etmiş eğitimli insanlar... Kadın Hastalıkları Uzman Doktoru Kaan Bozkurt (58) ve eşi Diyetisyen Gamze Bozkurt (38)... Daha Şubat ayı başlarında "female" adlı bir dergiye kapak olmuşlar, kapaktaki fotoğraflarının altanda; "Bilim ve Aşk Bir Arada!.." diye yazılıp, mutlu ve örnek bir aile haberi yapmışlardı...

Aynı Şubat ayı ortalarında da, Dr. Kaan Bozkurt, önce eşi Diyetisyen Gamze Bozkurt'u tabancayla öldürüp, sonra aynı silahla intihar ediyordu!.. Halbuki o dergideki röportajda, Diyetisyen Gamze Bozkurt, eşi Dr. Kaan için; "Kaan Bey dünyanın en sevecen, en babacan adamıdır!.. O gördüğüm en iyi baba, hayvan sevgisi ise bir başkadır!.. Ben akıllı bir kadınımdır, beni Kaan Bey'in zekâsı ve merhameti etkiledi!" demişti... 

Aileyi yakından tanıyanlar ise, bu cinayet ve intihar sonrası şöyle demişler: "Çiftin arasındaki 20 yıllık yaş farkı ve aralarındaki kıskançlık nedeniyle sık sık tartıştıklarını görüyorduk" demişler... Eee, hani dergide söylenen 'Bilim ve Aşk Bir Arada' idi? Hani eşi Gamze'nin; "En sevcen, en babacan, en merhametli adam" söylemleri nerede kaldı? Hipokrat Yemini etmiş birinin asla elinde ve evinde olmaması gereken 'Silâh' nereden çıktı? Yani bu iş, bu çifte cinayet, eğitimli ve yeminli birinin yapacağı bir iş midir!? Yoksa bu sonuç, dozu kaçan aşırı sevginin bir tezahürü müdür, nedir!?

Allahaşkına bu işlerden anlayan birileri söylesinler artık; son yıllarda bu güzel ve verimli Anadolu topraklarının insanlarına ne oldu!? "Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/ Bin atlı o gün, dev gibi bir orduyu yendik!.." diyen... "Bir gönül yaptın ise/ Er eteğin tuttun ise/ Bir kez hayır ettin ise/ Birine Bin, az değil!..// Er odur alçakta dura/ Ayık odur, yola vura/Göz odur ki Hak'kı göre/ Gündüz gören göz değil!.." diyen... "Yaş otuz beş, yolun yarısı eder/ Dante gibi ortasındayız ömrün/ Delikanlı çağımızdaki cevher/ Yalvarmak, yakarmak nafile bugün/ Gözünün yaşına bakmadan gider!.." diyen... "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" diyen... Konu komşusuna; "Yahu şu hırsızın hiç mi suçu-günahı yok, bütün suç benim mi!?" diyen o güzel Anadolu insanlarımız nerelere gittiler!? Şimdi geride kalanlar böyle güzel lâflar edeceklerine, ne diye birbirlerini öldürür oldular!?

Aynı günlerde Eskişehir'den acı bir haber geldi, ailenin üç ferdi de bıçakla öldürülmüş olarak bulundu... İkinci evliliklerini yapan karı-koca ve 4 yaşındaki oğulları, kapıda zorlama olmadan içeri girenlerce katledilmişler, şimdilik hiç bir ipucu bulunamadı!..

Bursa'da ise, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli Asistan Doktor Mustafa Yalçın (35), kayak yapmak için gittiği ormanda, kolunda serumla cesedi bulundu... Geride bıraktığı beş sayfalık mektubunda, ölümünden kimsenin sorumlu olmadığını, artık bu hayattan zevk alamadığı için intihar ettiğini yazıyordu!.. Yani, insanları yaşatmak için yıllarca eğitim alan bu gencimiz de, kendi yaşamına son vererek, o da Hipokrat Yemini'ne uymayarak bu dünyadan göçüp gitti!.. Ne oluyoruz? Ülke insanları olarak bu tür olayların çoğalması neyin nesidir!?

Peki, başka neler oluyor: Bayan gazeteciye ters kelepçe takılıyor, Anayasa Mahkemesi bu işte bir 'Hak İhlâli' olduğuna karar veriyor... Ülkede 'Mutlu Olanların' büyük çoğunluğunun eğitimsiz ve ilkokul mezunu olanlar arasında olduğu tespit edilmiş... E, ne bekliyordunuz ki; 'okumuyor, dinlemiyor, anlamıyor' ki, kendini mutlu hissediyor işte!.. Siyasi büyüklerimizden biri kendine hakaretten, diğerini '5 Kuruşluk' tazminat davası açarken, diğeri de onun hakkında '500 Bin TL'lik tazminat davası açıyor!.. Aradaki bu '499.999 TL, 995 Kuruşluk' fark nereden kaynaklanıyor, işte bizim akıllarımız da buna ermiyor!?               Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI