Bugünkü Konumuz; 'ERKEN BOŞANMA!..'

 

          Bugünkü Konumuz; 'ERKEN BOŞANMA!..'

Hani bazı okuyucularımız yanlış anlamasınlar diye, bu konu başlığını büyük harflerle yazdım ki, sonra bunu 'Erken BoşaLma' filân diye okuyup da, beni suçlamasınlar diye.

Biliyorsunuz bendeniz, o işlerin asıl pirî olan merhum Dr. Haydar Dümen veya Uzman Psikolog-Cinsel Terapist sayın Kemal Özcan gibi biri değilim!.. Son yıllarda bu ülke erkeklerinin birinci sorunu haline gelen 'Erken Boşalma' sorununa ben çözüm bulamam!.. Sadece şunu söyleyebilirim; eski yıllarda bu ülke erkeklerinin böyle bir dert hiç dile gelmezdi!.. Utandıkları için söyleyemediklerinden mi, yoksa gerçekten böyle bir dertleri olmadığı için miydi? Son zamanlarda bu sağlık derdinin artması; tükettiğimiz hormonlu, bol tarım ilâçlı, bol kimyasal gübreli yiyecekler yüzünden mi; insanların çok fazla ve çeşitli ilâçlar tükettiklerinden mi, yoksa geçim derdinin getirdiği psikolojik ve sosyolojik sebeplerden mi? Doktorlarımız biraz da bunlar üzerinde kafa yormalılar diye düşünenlerdenim!.. Bu konuda başka bir yorumum yoktur, zati olamaz da!..

Efendim, ben bugün size bütün gazetelerimizin '3. Sayfalarında' çok sıkça yer alan 'Erken Boşanma' ve bunların sebep olduğu nahoş olaylar üzerinde duracağım: Son yıllarda genç-yaşlı demeden, eğitimli-eğitimsiz demeden, mahkemelerimiz bu sebeple öyle dolu ki, bu konuda da yine bir 'Avrupa Birinciliği' kazanmış vaziyetteyiz!.. Anlamadığımız ise şu: Bu boşanan çiftler çok mu hazırlıksız evleniyorlar? 'Evliliği' ve onun sorumluluğunu bir çocuk oyuncağı filân mı zannediyorlar? Aileler çocuklarını bu işe hazırlamıyorlar mı? Yasalarımız mı yetersiz? Gelenek ve göreneklerimize nazar mı değdi? Sahi ne oldu bize de, büyük hayallerle ve umutlarla kurduğumuz yuvalarımızı, bir darbeyle veya mahkemelere koşar adım giderek hemen yıkıverir olduk!? Büyüklerin sözleri de mi hiç geçmez oldu, ne!?

Zaman zaman bazı TV kanalları özellikle sabah programlarını sırf bu işlere ayırmış durumdalar!.. Daha üç-beş aylık gelin ve ailesi bir tarafta, damat ve ailesi karşı tarafta, saatlerce birbirleriyle ve olmadık suçlamalarla birbirlerine düşürülüp, ekranda kıyasıya kavga ettirilip, bunun 'reytinginden' nemalanmaya çalışıyorlar!.. Ne yazık ki, eğitim durumumuz çok düşük olduğu için, bu lüzumsuz ve ahlâk yoksunu programları da izleyen pek çok kadınımız-erkeğimiz oluyor!..

Peki buradaki o lüzumsuz kavgaların sebepleri neler? E, gelin kızımız cep telefonundan bir mesaj paylaşmış, bazı komşu erkekler onu çok beğenmişler de falan!? Damat bey, iş yerinde bir kıza yaş günü hediyesi alıvermiş de, yeni nikâhlı karısı dururken, gözünü artık dışarıya çevirmiş de filân!? Yahu bunlar ortalık yerde, elin içinde tartışılıp da, bu yeni evli çiftleri kurtaracak çareler midir? Bu gençlerin aileleri, arkadaşları toplanıp da, kendi aralarında bu sorunu medeni bir şekilde çözemezler mi yani? 'Reytingini' birkaç puan üste çıkartmak için, bu TV kuruluşları nerde ne varsa bulup getiriyor, kaş yapayım derken göz çıkarıyor, küçücük sorunlarını büyüttükleri bu ailelerin de tamamen dağılmalarına sebep oluyorlar!.. Yemin ediyorum, bu reyting canavarlarının iki dünyada da yatacak yerleri yok!..

Peki, bu eşler arasındaki kavgaların sonuçları ne oluyor? Tabii ki hepsi de elin Batılıları gibi mahkemelere gidip, iki medeni insan gibi boşanmıyorlar ki; ya neler yapıyorlar, işte şunları yapıyorlar: Kimisi kızıp, kavga sonucu eşini balkondan atıyor!.. Kimi kafayı çekip vardığı evde, eşini otuz yerinden bıçaklıyor!.. Kimisi yüzüne kezzap-kızgın su atıp yakıyor!.. Kimisi eşi ve çocuklarını öldürüp, en sonunda kendi kafasına sıkarak aileyi bitiriyor!.. Kimi kadın başka kocaya kaçarken, kimi adam da başka bir kadına yanıp, evlilik vaadiyle dolandırılıp, kıçında sadece donuyla kalakalıyor!.. Bunlar artık son yıllarda çok aşina olduğumuz 'sıradan haberler' haline geldiler!..

Dikkat ediyor musunuz, ülkemizde bu korkunç olaylar sıkça olurken, koca Üniversitelerimizin koca koca Uzmanları-Profesörleri sadece seyrediyor, hiç biri gıklarını bile çıkarmıyorlar, yazıklar olsun hepsine!.. Sussunlar bakalım, onlar sustukça, nasılsa sıra bir gün onlara da gelecek, onlar da bu yozlaşmadan nasiplerini alacaklardır, göreceksiniz!..        Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI