BUNLAR 'HABER' Mİ, 'FELÂKET VE ÇÖKÜŞ' GÖSTERGESİ Mİ !?

 

         BUNLAR 'HABER' Mİ, 'FELÂKET VE ÇÖKÜŞ' GÖSTERGESİ Mİ !?

--Konya-Saraönü'nde, 68 yaşındaki Ahmet Kahraman, kendi elleriyle büyüttüğü torunu Mustafa Kahraman (30) tarafından boğularak öldürüldü!..

--Kilis-Elbeyli'de, emekli uzman çavuş Ümmet D. (56), kebapçı dükkânında çalışan oğlu  Yusuf D. (27)'yi beylik tabancasıyla yedi kurşun sıkarak öldürdü!..

--Muğla-Menteşe'nin Zeytinköy Mahallesi'nde oturan Erol Atmaca (55) ve oğlu Emre Atmaca (28)'yı; komşuları olan Memduh D. (48), otomatik tüfekle 16 mermi sıkarak öldürdü!..

--Giresun-Bulancak'ta öldürülen 7 yaşındaki İkranur Tirsi'nin katillerinin, 14 yaşındaki amcası S. Tirsi ve 24 yaşındaki halası Ayşe Tirsi olduğu anlaşıldı!..

Bu ülkenin son yıllardaki gidişatının ahvâl ve şerâitini anlamak-anlatmak için, herhalde bugünkü örnek haberler yeterlidir!.. Gazetelerimizin üçüncü sayfalarında her gün, sayılamayacak kadar böyle haberleri herhalde okuyorsunuzdur!.. Çok sık yazdığım için, bugün katledilen kadınlarımızı yazamadım, zati siz bunları biliyorsunuz!..

Şimdi söyleyiniz, bunlar güncel haberler mi, yoksa son yıllarda girdiğimiz bir 'felâket yolu' güzergâhı mı!? Ne oldu bize!? Biz eskiden böyle değildik, en ciddi kavgalara bile hemen aile büyüklerimiz, komşular sahip çıkar; tarafları önce sakinleştirir, sonra da bir vesile ile uzlaştırırlardı!.. Ama son yıllarda böyle olmuyor; hemen en küçük tartışmalar ölümlü kavgalara dönüşüveriyor, herkes sahip olduğu silâhları aniden kullanıveriyor!..

Bunca zamandır böyle olaylar devam ettiği halde, hani bizim o koca koca üniversitelerimizin 'Sosyoloji-Psikoloji Uzmanları' neredeler!? Niye birer araştırma yapıp da, kamuoyuna ve devlet yetkililerine sunmuyorlar!? Niye bu kadar sessizler!? Bu mesleği icra etmek için sizler kaç yıl bu devletin okullarında-kurumlarında çalışıyorsunuz!? Öğrendiğiniz bilgiler şimdi bile işe yaramıyorsa, siz neden bu kadar yıl eğitim alıp-verdiniz!?

Bundan Bin Beş Yüz - İki Bin Yıl önce bile, o küçümsediğimiz ilkel kabilelerde, özellikle de Kızılderililerde bile bir 'İhtiyar Meclisi' vardı... Her türlü sorun burada tartışılır, beraberce karar verilir, Kabile Şefi dahil, herkes de bu kararlara uyarlardı!.. O yıllarda bir saygı, bir anlayış olur, bir 'ortak akıl' kullanılırdı!.. Aradan geçen binlerce yılda toplumlar güya gelişti, birçok Yasalar ve Anayasalar çıkardılar, bir sürü 'güvenlik gücü' yarattılar, şu geldiğimiz duruma bir bakınız!? Hiç kimse başına ne geleceğini tahmin bile edemiyor, iyi mi!?

Her gün aklı başındaki gazeteler yazıyor ve uyarıyorlar; bugün Avrupa'da çok vahim ve çok acı 'Birinciliklerimiz' oldu!? Bunlar neler mi: "Faizde, İşsizlikte, Enflasyonda, Covid-19'da, Hapisanelerdeki Mahkûm Sayılarında, Kadına Şiddette" Avrupa birincisiyiz, yazık!.. Dolandırıcılığın binbir çeşidi almış başını gidiyor, icra-iflâslar peş peşe, sahibimiz yok!..

Bu arada 'Uygur Türkleri'ne yaşam hakkı tanımayan Çin'e karşı; Doğu Akdeniz'de şer antlaşması yapan 'Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'a karşı ne yapıyoruz!? Bize ait Ege Adalarını birer birer işgal edip, oraları uluslararası anlaşmalara rağmen silâhlandıran, karşıdan bizimle dalga geçer gibi kuzu çeviren eli kanlı Yunan Komutanlarına karşı ne yapıyoruz!? Hani bizim ordumuz 'Dünyanın Dördüncü Büyük Ordusu' idi, neden bunların hesabını göremiyoruz, elimizi tutan mı var!?

Sizleri bilemem, ama benim iyimser düşüncelerim her gün biraz daha azalıyor!.. Bu duygularla size Orhan Veli'nin 'Montör Sabri' şiiriyle veda edeyim:

"Montör Sabri ile/ Daima geceleyin/ Ve daima sokakta/ Ve daima sarhoş konuşuyoruz/ O her seferinde/ 'Eve geç kaldım' diyor/ Ve her seferinde/ Kolunda iki okka ekmek!.."                  Sakin KOŞAR...

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI