DAHA DÜN GİBİ AMA, UNUTTUK BİLE !?


Takvimler 20 Kasım 2003 tarihini gösteriyordu... İstanbul'da HSBC Bankası ile İngiliz Başkonsolosluğu arasında, bomba yüklü kamyonetler terör estirdiler: 30 ölü ve 400'den fazla yaralı vardı!.. Sokaklar cesetten ve yaralı insanlardan geçilmez olmuştu ve İngiliz Başkonsolosu da bu bombalı saldırıda ölmüş, saldırıyı da dinci "El Kaide" üstlenmişti!.. Tesadüf ya, o gece 'Kadir Gecesi' idi, dindarlıklarını böyle göstermişlerdi!..

Bu acı olaydan tam üç gün sonra Bayram Tatili başladı... İnsanlarımız olanları anında unutmuşlar, sürüler halinde yurt dışına gezilere gidiyorlardı!.. Bayramın ikinci günü Karaman'da 'grizu patlaması' oldu, 10 madencimiz ocak içinde ve bayram günü can verdiler!.. Bu olay sonrasında, zavallı maden işçilerinin Bayram günü bile çalıştırıldıkları ortaya çıktı, şirket yöneticilerinden hiç ceza çeken olmadı!..

O günlerde meşhur "POPSTAR Yarışması" düzenlendi... Finalist şarkıcı bozuntularından "Bayhan" bu yarışmalarda aziz milletimizin sevgilisi haline gelmişti... Dalgın bakışlı, baylan sesli 'Bayhan' pek tutulmuştu!.. Final akşamı bu 'Bayhan' denen hıyarın cinayetten hapis yattığı, ayrıca adam bıçaklamaktan polisçe arandığı ortaa çıktı, iyi mi? Ortalık karıştı, değerli jüri üyelerinden sayın 'Deniz Seki' adlı şarkıcı, bu adamın finalist olmasına isyan edip, jüriyi terk etmişti!.. Ülkenin en önemli mevzusu bu olduğu için, zamanın Başbakanı Deniz Seki'yi telefonla arayarak, gösterdiği tepkiden dolayı kendisine teşekkür etti!.. Birkaç yıl sonra Deniz Seki'nin de 'Kokain' kullanma ve satmaktan içeri gireceğini kim bilebilirdi ki?

Yılbaşı yaklaşırken, Amerikan askeri birliklerinin "Kimyasal Silâhlar Bulunduruyor ve Kullanıyor" diye suçladıkları, sonra da tepesine çöktükleri Irak'ın kaçak lideri 'Saddam Hüseyin' bir kovukta yakalandı!.. Irak halkı çok sevindi, daha düne kadar peygamber gibi taptıkları Saddam; suratında bir karış sakal, kirli elbiseleri ve çökmüş avurtlarıyla halka teşhir edildi!.. Uyanan Irak halkı, hani o tariuhinde sürekli "Gelene ağam, gidene paşam" diyen bu cahil sürüsü, her yerdeki Saddam Heykellerini devirip, şıpıdık terlikleriyle bu heykellerin yüzüne yüzüne vuruyor, öfkelerini gideriyor ondan intikamlarını alıyorlardı!.. Daha küçük yaşta olanlar ise, ellerinde ABD Bayrakları ile işgale uğradıkları kendi sokaklarında 'Zafer Turları' atıyorlardı!..

Aynı tarihlerde Irak Kürt Lideri Celal Talabani, İstanbul üzerinden Moskova'ya giderken, 11 yıl önce merhum Turgut Özal tarafından kendisine verilen Türkiye Cumhuriyeti'nin Kırmızı Pasaportunu, Türk yetkililere asık bir suratla iade ediyordu, çünkü artık bize ihtiyacı kalmamıştı!..

Şimdi söyleyiniz bakalım; daha 17 yıl önce yaşadığımız bu olayların bugün hangilerini hatırlıyorsunuz!? Bir tanesini bile aile içi sohbetlerde dahi anımsayanınız kaldı mı? Aahh, ahhh!.. Daha buna benzer neler yaşadık, neler!.. Unutkan bir millet olduğumuzu söyler dururlar da, bir de inanmazdınız değil mi?

Neyse, bugünlük bu kadar tasa hepimize yeter!.. İyisi mi, ben size Orhan Veli'nin "Kitabe-i Seng-i Mezar" şiirini aktarıp, bugünlük veda edeyim:

"Tüfeğini deppoya koydular/ Esvabını başkasına verdiler/ Artık ne torbasında ekmek kırıntısı/ Ne de matarasında dudaklarının izi!../ Öyle bir rüzgâr ki/ Kendi gitti/ İsmi bile kalmadı yadigâr/ Yalnız şu beyit kaldı/ Kahve ocağında, el yazısıyla:/ 'Ölüm Allah'ın emri/ Ayrılık olmasaydı!.." (Eylül-1941...)                              Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI