DOSTLUK ÜZERİNE...

 

          DOSTLUK  ÜZERİNE...

Farsça'dan dilimize girmiş olan 'Dost' sözcüğü; "Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, çok iyi görüşülen kimse, 'düşman' karşıtı" demektir... (TDK Sözlüğü, Sayfa-562.)

Bununla ilgili pek çok Atasözümüz vardır: "Dost başa, düşman ayağa bakar... Dost ağlatır, düşman güldürür... Dost acı söyler... Dost kara günde belli olur... Dostun attığı taş baş yarmaz..." gibi... Dostluk, arkadaşlık ile karıştırılmamalıdır, çünkü arkadaş demek; "Bir ortamda bulunan ve birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri" demektir... (TDK Sözlüğü, Sayfa-120.)

Dostluk üzerine çok ünlü insanlar şunları söylemişlerdir: "Felâketin bir iyiliği varsa, hakiki dostları bize tanıtmasıdır!... (Balzac.) Dostluğun kolları, dünyanın bir ucundan öbürüne kucaklayabilecek kadar uzundur!.. (Montaigne.) Dost, kimseye söyleyemeyeceğin şeyleri çekinmeden ona söyleyebildiğin kişidir!.. (Mahatma Gandi.)" Bir de bizim Anadolu'nun bilge şair ve ozanı Âşık Veysel de; "Dost dost diye nicesine sarıldım/ Benim sadık yârim gara topraktır!" diyerek, insanın en çok bir veya iki dostu olabileceğini anlatıyordu...

Evet, bu görüş çok doğrudur!.. Biz insanların birçok arkadaşı olabilir: Çocukluk, okul, askerlik, meslek ve mahalle arkadaşlığı... gibi... Ama yukarıdaki sözlük tarifine uyan ve gerçekte sadece bir veya iki dostu vardır, 'üç dostum var' diyen fena yanılıyordur!..

Yıllardan beri siyasetçilerden, diplomatlardan ve basın mensuplarından sık sık duyarız; "Dost ve müttefikimiz Amerika!.. NATO'daki dost ve müttefikimiz İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan!" filân diye... Onlar bir siyasî üslup ve diplomasi dili olarak bunları söylüyorlardır belki, ama bunlar doğru sözler midir!? Daha dün bu İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan orduları bizim topraklarımızı işgal etmediler mi? Kurdukları "Avrupa Birliği (AB)"ye bizi 1963'ten beri tam üye olarak almıyorlar!.. Ya Amerika'ya ne diyelim? 2003 yılında Kuzey Irak'ta, aynı yerde görev yapan bizim askerlerimizin başına çuvalları geçiren onlar değiller mi!? PKK terör örgütüne her türlü desteği verirken suçüstü yakaladığımız onlar değil miydi!? Bütün bunlardan sonra bu ülkelere nasıl 'Dost' denilebilir ki!? Bunlar, küresel bir tehdide karşı bizimle iş birliği yapmış müttefik ve bir amaç için arkadaş olmuş ülkelerdir, o kadar!.. Bizim iki tane dost ve kardeş ülkemiz var; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan, gerisi de külliyen yalan!..

İnsanoğlu, yaşamı boyunca ihanete her uğradığında, dost-arkadaş bilip de ihanet edenleri hep 'Yılana' veya 'Akrebe' benzetmişlerdir!.. "Koynumda yılan beslemişim!.. Sinsi yılan!.. Dost değil, meğer zehirli akrepmiş o..." sözleri her yerde söylenir olmuştur... İşte Âşık Veysel'in de herkesten vazgeçip, en son dost olarak 'KaraToprak' söylemi de, herhalde başına gelenlerden sonra söylenmiştir, kim bilir!?

Yunus Emre sözüyle dost neydi? İşte cevabı:

"Benden benliğim gitti/ Hep mülkümü dost tuttu/ Alan veren dost oldu/ Lisanım yağma olsun!..// Ben benliğimden geçtim/ Gözüm hicabım açtım/ Dost vaslına eriştim/ Gümanım yağma olsun!.."

Cahit Sığtkı Tarancı da 'Otuz Beş Yaş' şiirinde şöyle diyordu:

"Yaş otuz beş, yolun yarısı eder/ Dante gibi ortasındayız ömrün/ Delikanlı çağımızdaki cevher/ Yalvarmak yakarmak nafile bugün/ Gözünün yaşına bakmadan gider!..// Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?/ Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?/ Ya gözler altındaki mor halkalar?/ Neden böyle düşman görünürsünüz/ Yıllar yılı dost bildiğim aynalar!?"        Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI