Kara Toprağa Seni de mi Verecektik Şadan Hocam !?

 

            Kara Toprağa Seni de mi Verecektik Şadan Hocam !?

15 Mart 1939'da Muğla-Gökova'da doğan Muğla Doktoru, Ege Efsanelerinin yegane akıl hocası, Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi, 'yazar-şair-gazeteci' Prof. Dr. Şadan GÖKOVALI'yı da, 31 Ocak 2021 Pazar günü 81 yaşındayken kaybettik!.. Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve metanet diliyor, toprağı bol mekânı Cennet olsun diyoruz!..

Öyle çok yönlü, öyle üretken ve öyle geniş çaplı bir insandı ki, O'nu anlatmaya nereden başlayacağımı inanın ki bilemiyorum!? Gazeteci, Muhabir, Akademisyen, ünlü 'Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın ve Azra Erhat'ın manevî oğulları... İzmir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu, Ege Expres'te gazeteciliğe başlayan, 1961'de Sarı Basın Kartı alan, 1964'te 'Yılın Gazetecisi' seçilen, turizm konusunda doktora yapıp, İletişim Bilimleri dalında Doçent, 1994'te de 'Profesör' olup, Yaşar Üniversitesi'nde tarih dersleri veren, harika turist rehberi, dehşet hafızaya sahip bu büyüğümüzü anlatmaya bizim gazete sayfaları yetmez!..

Bunca yoğun işi arasında memleketi olan Gökova ve Muğla'yı da hiç ihmal etmezdi, hep bizlerle iletişim ve temas halindeydi... Muğla'ya her geldiğinde, zaman zaman köşe yazısı yazdığı Devrim Gazetesi'ne ve Kültür Evine mutlaka uğrar, kadim dostları merhum Ünal Türkeş ve İbrahim Ergin yanında, biz köşe komşusu yazarlarla da her konuda görüşürdü!.. Muğla için yaptıklarının karşılığı olarak, Muğlalılar da O'nun için bir açıkhava tiyatro salonu yaparak adını verdiler, daha sağlığında iken O'na en büyük onuru yaşatıp, gururunu okşamış, 'ölümsüz' bir hemşehrileri yapmış oldular, sağolsunlar!..

Biz kendisiyle ilk kez Akyaka'daki bir etkinlikte, 2004 yılında tanışmıştık!.. Bana demişti ki; "Sakin Koşar sen misin?" dedi. Sonra Ünal ağabeye dönüp; "O ilginç köşe yazılarını yazan çocuk bu mu?" diye sordu... Ünal ağabey gülerek tasdikleyince de; "Bunun adı ile soyadı uyuşmuyor; adı 'durgun', soyadı 'hareketli'; bir uyum yok! Bu durumu ben düzeltiyorum, bundan sonra senin adın 'Sakin Sakin Koşar' olsun, şimdi bir anlamı oldu işte" demişti...

Dört yıl kadar önce gırtlak kanseri nedeniyle konuşma yeteneğini kaybedince, kendisiyle cep telefonu mesajlarıyla haberleşir olmuştuk... En son 07 Ocak 2021 Perşembe günü saat 14.33'te bana; "Sakin yazmadan duramam, durmadan yazarım!.. Her yönden çökmüş durumdayken, son yazındaki iltifatın bana yeni yıl armağanı oldu, teşekkürler!.." diyordu... Ondan sonra haberleşemedik, 31 Ocak Pazar günü akşamı da o acı haberi geldi!.. Evimin balkon demirlerine tutunup, bir süre kendime gelemedim, ölümünü kabullenemedim!..

Koca Yunus Emre ne diyordu:

"Bilirim seni, yalan dünyasın/ Evliyâları alan dünyasın!/ Kaçan kurtulsa, kuş kurtulsaydı/ Şahin kanadını kıran dünyasın!../ Süleyman tahtını sen viran kıldın/ Mâsumlar boynunu vuran dünyasın!/ Dünya bununla yedi kez doldu/ Âhir, bizden de kalan dünyasın!.."

Şairin de dediği gibi, daha birçok eser verecek böyle insanların erkenden ölmesi mi gerekiyordu!? Bizler gibi işe yaramaz bir sürü insan varken, niye bu güzel insanları hep kaybediyoruz!? Şimdi ben ne yapacağım meselâ? Her gün yazılarımı dikkatle okuyup da, eğri yerlerimi kim doğrultacak? Kim mesaj atacak? Kim benimle kafa bulup da, Ege Efsaneleri hakkında bize kim yeni bilgileri verecek? Yaptığını beğendin mi yani Azrail Hazretleri, ha!?

Eyy İbrahim Ergin, beni duyuyor musun!? Kısa zamanda Gazetemiz Devrim'den Ünal Türkeş, Yükselecek Demirel, Bahattin Uyar, Ekrem Orhan ve Prof. Dr. Şadan Gökovalı hocamı kaybettik; şimdi sıra kimde, bir fikrin var mı!? Geride kır saçlı birkaç emekli kişi bizler kaldık, bu işe son nefesimize kadar devam mı, yoksa tamam mı!?

Ya üstat Orhan Veli, bu kaçınılmaz son hakkında ne diyordu: "Ölüm Allah'ın emri/ Ayrılık olmasaydı!.." Güle güle Şadan Hocam rahat uyu; seni çok sevdik, hep sevmeye devam edeceğiz, unutmayacağız, asla da unutturmayacağız!..                 Sakin KOŞAR...

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI