NASRETTİN HOCAMIZIN GÖLÜNÜ DE KURUTTUK!..

 

                NASRETTİN HOCAMIZIN GÖLÜNÜ DE KURUTTUK!..

Güzel Anadolumuzun beş önemli gölleri "Van, Tuz, Beyşehir, Eğirdir ve Akşehir Gölleri" de eski haritalarda birer anı olarak kalacak gibi görünüyor!? Çünkü Tuz Gölü'nden sonra Anadolu Türkleri'nin fıkra fabrikası olan Nasrettin Hocamızın yoğurt mayası çaldığı 'Akşehir Gölü' de sizlere ömür, yani kurudu!.. Öbür tüm göllerimiz de 'Küresel İklim, Bilinçsiz Sulama, Barajlar ve Yağış Azlığı' gibi sebeplerle kurudu, sayıları da 77'ye yükseldi, iyi mi?

Akşehir Gölü; Konya ile Afyonkarahisar İllerimiz arasında, 'Akşehir-Tuzlukçu-Bolvadin-Sultandağı' İlçelerimize hayat veren, her türlü tatlı su balığı yanında, birçok yaban hayatına ev sahipliği yapan ve tam 500 kilometrekare yüzeye sahip bir göldü... Şimdilerde ise orada hayvanlar otluyor, kuruyan zeminden kamyon-otomobil-traktörler gelip geçiyor, yazık!.. Bir zamanlar küçük motor ve kayıklarla balık avlanan, keyifle gezilen sahillerde, aynı kayık ve motorlar ters yatmış halde, etrafında balık ağı parçaları ve misinası kırık olta sapları kalmış!..

Görenlerin yüreklerini sızlatan bu ünlü gölümüz, bir zamanlar ağzına kadar tatlı ve temiz su dolu, çevresi yemyeşil haldeydi... Nasrettin Hocamız bile bu güzelliğe ve temizliğe dayanamayıp, göle yoğurt mayası çalmış, bunu gören köylüler Hoca'nın ne yapmaya çalıştığını anlamayınca sormuşlar, o da; "Göle maya çalıyorum, ne var yani?" deyince itiraz edip; "Göl maya mı tutar Hocam" diye sorduklarında da; "Ya tutarsa?" diyerek onları şaşırtmıştı ya?

Onların bıraktıkları bu tarihi ve doğal mirası, maalesef biz torunları yok ettik!.. Yarın aşağıda Nasrettin Hocamız bizi bulacak, bunun hesabını bizden soracak, belki de göle yoğurt çaldığı o kepçeyle bizleri bir güzel dövecektir!? Ya bu işe hep seyirci kalan ve hiçbir tedbir almayan başımızdaki yöneticilere ne demeli!? İsterseniz buna da bir Nasrettin Hoca fıkrasıyla yanıt verelim: Gece vakti komşusuyla hasta ziyaretinden dönen Hoca, bir dükkânı soymaya çalışan hırsızları görürler... Birisi, demir testeresi ile kilidi kesiyormuş... Komşusu Hoca'ya sormuş; "Bunlar ne yapıyorlar Hocam?" deyince, Hoca; "Hadi yürü, onlar keman çalıyorlar!" demiş... Komşusu anlamamış; "İyi ama, o kemanın sesi hiç çıkmıyor ki Hocam?" deyince de Hoca; "Bu kemanın sesi yarın çıkar, hadi evlerimize gidelim!" demiş ya?

Ülkede son 50 yılda 77 tane gölümüz kurudu, bunlar için hiçbir çaba sarf edilmedi!.. Ama bu kuruyan göllerin 'ahı ve sesi', göreceksiniz ki, ilk seçimde oy sandıklarından çıkacaktır!.. Konya Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Jeolyoji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahir Nalbantçılar şöyle demiş: "Şu an bizler, kuruttuğumuz 'Konya Gölü' üzerinde yaptığımız evlerde oturuyoruz!.. Çok yakında 'Akşehir Gölü' yatağına da evler yapıp yerleşeceğimizi düşünüyorum?" demiş...

Ne düşünmesi üstadım, işin böyle olacağını zati Konya'da ispat etmişsiniz, burada da niye yapmayacaklar ki? Ama gün gelecek, doğa bizden intikamını öyle alacak ki; tıpkı Karadeniz'de dere yataklarına binalar yapanları seller nasıl vurdu ise, bu göller de bir gün dolacak, bu evler bizlerin değil, yeni türeyen kurbağa ve balıkların yuvaları olacaktır, bekleyin ve görün!?

Neyse, bu dert bugünlük yeter, yazımızı Orhan Veli Kanık'ın Mart-1938'de İnsan Dergisi'nde yayımladığı "Derdim Başka" şiiriyle bitirelim:

"Sanma ki derdim güneşten ötürü/ Ne çıkar Bahar geldiyse/ Bademler çiçek açtıysa/ Ucunda ölüm yok ya/ Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten/ Güneşle gelecek ölümden/ Ben ki her Nisan bir yaş daha genç/ Her Bahar biraz daha âşığım/ Korkar mıyım/ Ah dostum, derdim başka?// Neden limon deyince/ Hatırıma direkler gelir/ Ve açık deniz deyince yelken?// Mart deyince kedi/ Hak deyince işçi/ Ve neden ihtiyar değirmenci/ Allah'a inanır düşünmeden?// Ve rüzgârlı havalarda/ Yağmur iğri yağar?"                   Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI