SAVAŞ VE BARIŞIN GALİBİ HEP BİLİMDİR!..

 

                SAVAŞ VE BARIŞIN GALİBİ HEP BİLİMDİR!..

Bilim: "Deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak, sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, İlim" demektir...

Fransızca bir sözcük olan Teknoloji ise; "Bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç-gereç-aletleri kapsayan bilgi" demektir...

Yani, her türlü sanayi ve teknolojinin gelişmesi için de; mutlaka bilgi, beceri ve birikim gerekir!.. Bu bilgi, beceri ve birikim de, ancak ve ancak 'Eğitim' ile sağlanabilir... Bu yüzden taa 13'üncü yüzyılda bile büyük halk ozanımız Yunus Emre bir şiirinde; "İlim, ilim bilmektir/ İlim kendini bilmektir/ Sen kendini bilmezsen/ Ya nice okumaktır?// 'Okudum, bildim' deme/ 'Çok tâat kıldım' deme/ Eğer Hak bilmez isen/ Abes yere yelmektir!" diye boşuna dememiştir!..

Binlerce yıl önce insanoğlu bireysel olarak yaşamanın tehlikelerini ve sakıncalarını gördükçe, toplu yaşama geçiş yapmışlardır... Tabii, bu 'yalnız-bireysel yaşam' öyle kısa sürede sona ermemiştir... Yıllarca acıları göre göre, büyük zayiatlar vere vere bu düşünceye varabilmişler; el birliği, gönül birliği ile pek çok tehlikenin önüne geçebilmiş, hayat şartlarını böylece iyileştirip,  birbirlerinin bireysel tecrübe ve bilgilerini değerlendirerek, yaşam sürelerini de bir hayli uzatabilmişlerdir!..

Dünyanın her yerinde kümeleşip, çoğalan insanlar; mevcut yaşam alanlarına sığmaz olunca, ortaya beslenme sıkıntıları çıktı: Yörelerindeki av sahaları, ormanlar, balık avladıkları dere ve nehirler yetmez olunca, kendi aralarında örgütlenip, diğer gurupların yaşadıkları alanlara girmeye başladılar!.. İşte insanlar arasındaki ilk küçük 'Savaşlar' böyle başladı!.. Bu guruplar, karşı guruba üstün gelmek için yeni yeni saldırı malzemelerine ihtiyaç duydular!.. Aklını kullanan guruplardaki zeki insanlar, ellerindeki mevcut silâhları geliştirdiler; daha etkili, daha öldürücü ve ötekilerde olmayan yeni saldırı silâhları icat ettiler!..

Sivri uçlu saldırı silâhlarının (mızrakların) boylarını uzattılar, çeliğe su verip, kama ve kılıçları, daha sonra ok ve yayları kullanmaya başladılar... Bunları karşı guruplar da kullanmaya başlayınca, daha zeki olanlar, bu ok, mızraklar ve kılıçlardan korunmak için 'Kalkan' kullandılar!.. Sıklaşan olaylarda miğfer ve zırh kuşanıp, atları-develeri-köpekleri-filleri-aslan ve kaplanları da savaşa sürdüler!.. Tekerleğin icadıyla, 'savaş arabalarını' piyasaya çıkardılar! Daha sonra taş atan 'mancınık' ve barutun icadıyla da 'top-tüfek-tabanca-bomba' kullandılar, sonunda bugünlere geldik!.. Bilim ve teknolojide çok gelişen ülkeler 19'uncu yüzyıldan sonra savaşlarda uçak, helikopter, füze, atom-nötron ve hidrojen bombaları kullanıp; gemilerini, denizaltılarını 'Nükleer Yakıtla' kullanır hale geldiler...

Dünya tarihine baktığımızda, bu sayısız savaşların bütün galiplerinin, bilim ve teknolojiyi en iyi kullanan toplumlar olduğunu görürüz!.. Çok bilmiş Napolyon'a sormuşlar; "Savaş neyle kazanılır?" diye de, o da hemen parmaklarını oynatıp; "Para, Para, Para!.." demiş ya?.. Parayla nah kazanılır!.. Şu Araplardaki para kimde var? 60 yıldır, bilim ve teknolojide gelişen küçücük 'İsrail Ordusu'ndan dayak yiyorlar, dayağa doymadılar ve akıllanmadılar gitti!.. Hani savaşı 'Para' kazanırdı, behey çok bilmiş sersem!?

Her savaşın sonunda da mutlaka, iyi-kötü bir barış yapılır!.. Bakın dünya tarihine, bu barışı da hep galip devletler yapar, hem de onların istedikleri şartlarda, bu da güya barış olur!.. O halde ne yapmalı? Her ülke eğitime, bilime, teknolojiye dört elle sarılıp, yanıbaşındaki ülkelerden muhakkak bir adım daha önde olmayı bilmelidir, nokta!..            Sakin KOŞAR...              

YAZARIN DİĞER YAZILARI