YALAN DÜNYA VE ACI GERÇEKLER !?

 YALAN DÜNYA VE ACI GERÇEKLER !?

Dünya üzerindeki insanlık tarihinin geçmişi, bugüne kadarki '25 Bin Yılı' tespit edilebildi, öncesi yok... Dünyanın varoluşu 120 Milyon ve Dinozorların geçmişi ise, kemik tespitlerinden 30-40 Milyon yıl ile telâffuz ediliyor!.. Yani, kaç yıl önce olursa olsun, şu fani dünyada her canlının asgari ve azami olarak bir yaşam süresi var; insanların ise en fazla 150 yıl yaşayabildikleri saptanmış durumda...

Dünyadaki canlılar arasında "düşünme-gülme-konuşma-eser bırakma-stok yapma" becerisi olan tek canlı, sadece insanoğluna mahsustur!.. Duygusal bir yapıya sahip olan insanlar, kimilerine göre çok vahşi ve yokedici olarak gösterilse de, duygusal ve vicdan sahibi olan yaratıklardır!.. Ama bu özelliklerini ne zaman, hangi koşullarda gösterdikleri kesin olarak tespit edilememiştir!..

İnsanoğlu bugüne kadar Milâttan Önce (M.Ö.) ve Milâttan Sonra (M.S.) olmak üzere, 4.000 yıllık geçmişlerini toprak altından çıkarabilmiş, çeşitli (Eski Çağ, İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ, Yakın Çağ) gibi Çağlar ve Devirler geçirmiş, bugünlere gelmiştir... Bu arada demiri ve çeliği bulmuş, kendine bunlardan savunma silâhları yapmış, daha sonra 'ateşi-tekerleği-iğneyi-barutu-pusulayı" bulup, hızla gelişmiştir!..

İnsanlar yerleşik düzene geçince, tarımsal üretim başlayınca bir hayli rahatlamışlar, dışarıdan gelen bazı tehlikelere karşı daha korunaklı hale gelmişlerdir!.. İşte sanat-zenaat-edebiyat da, sosyal yaşam da bu zamanda gelişmeye başlamıştır!.. Bu dönemde insanın kendine güveni ve saygınlığı artmış, toplum tarafından değeri bilinen varlıklar olmaya başlamıştır!.. Binlerce yıl önce yaşamış tarihin babası Herodot, Pisagor, Arşimet........................... gibi bilim insanları, bugün bile sanki yaşıyorlarmış gibi herkes tarafından hâlâ biliniyor, anlatılıyor!..

Dünyada neyi başarırsanız başarın, ne kadar zengin olursanız olun, 'ÖLÜM' denen acı gerçeğin önüne bir türlü geçilemiyor!.. Ancak, ölen her insanın iki ana gerçeği vardır: Birileri 'Bahar Otları' gibi öldükleri gün unutulurlar, diğerleri ise bıraktıkları eserlerle dünya var oldukça hatırlanır, unutulmazlar!.. Ama her insan kendini çok önemli biri zanneder ki; yarın öldüklerinde herkes çok üzülecektir, dünyanın sonu gelecektir!.. Gerçek hiç de öyle değildir!.. Ertesi günü yine güneş doğudan doğar, batıdan batar, her insan günlük işlerine devam eder, çok yakın tanıdıklarınız birkaç gün üzülürler, sonra alışırlar, her şeyi unutur giderler, işte acı gerçek budur!.. Zati her ölenin arkasından ölünseydi, bugün dünyada insan kalmazdı!.. O bakımdan kendinize iyi bakın, ölümünüzü geciktirmenin çarelerine kendiniz bulunuz, bu konuda size kimseden fayda yoktur çünkü!..

Düşünüyorum da; eğer ölmeselerdi, o eski Yunan Mitolojisindeki 'Olymposlu 12 Büyük Tanrı' hâlâ yaşıyor olacaklardı!.. Hani o en meşhurları olan Zeus, Hera, Athena, Apollon, Artemis, Hermes, Ares, Demeter ve Afrodith neredeler!? Hani bunlar ölümsüz tanrılardı!? Hepsi öldü, geriye de, o zamanda bunlara inanan cahil ve zavallı halkın yıllarca çalışarak yaptıkları o devasa tapınakların ve sarayların yıkıntıları kaldı yadigâr!..

Bugün de Cahit Sıtkı Tarancı'nın 1931'de yazdığı 'Ölümde Sükût' şiiriyle veda edelim:

"Çıngıraksız, rehbersiz deve kervanı nasıl/ İpekli mallarını kimseye göstermeden/ Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl/ Ömrüm öyle esrarlı geçecek ses vermeden!..// Ve böylece bu ömür, bu ömür her dakika/ Bir buz parçası gibi kendinden eriyecek/ Semada yıldızlardan, yerde kurtlardan başka/ Yaşayıp da öldüğümü kimseler bilmeyecek!.."        Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI