Bitmeyen Yıl

Bitmeyen Yıl

Arzu KÖK

Her yeni yıl bir öncekine göre çok daha sitem yüklü geçegelmiştir.

Gelecek yeni yıl her ne kadar umut barındırıyor gibi algılansa da yine de geleceğe duyulan merakın etkisiyle yıldız fallarına kaçamak bakışlar atılır çoğu zaman.

Ülkemizde özellikle son yıllarda artan bu yıldız falı merakına biz de katılalım dedim ve sizler için yıldız falına bir göz atalım dedik:

Geçtiğimiz yılları kolektif protein sağanağı altında geçiren siyasilerin yıldız haritasına baktığımızda hücrelerinde, protein takviyesiyle meydana gelen bir güçlenme görülmekte.

Enerji fazlası, serbest dolaşım ve önüne gelene saldırma hakkı verilen polislerin kol ve bacak kaslarına da ekstra kuvvet olarak yansıyacak...

Yıldız enerjisindeki yükselme ve değişmeler; yürüyüşünü, oturup kalkmasını beğenmedikleri, sakal ve bıyıkları örf ve adetlere aykırı olanlar üzerinde bir baskı yaratacak.

Sert gezegen geçişlerinin etkisinden olsa gerek, yükselen muhalif seslere karşı duyulan tahammülsüzlük bu yıl da coplama, gözaltı ve tutuklamalarla sürecek gibi gözüküyor.

Korona hastalığı yüzünden kayıplar devam edecek.

Aşı olmak isteyenler ve olmak istemeyenler arasında kavgalar görünüyor. Herkes aşı olsun diye yeni kanunlar göze çarpıyor.

Akıl tutulmaya, vicdanlar körelmeye, ahlak tükenmeye dönecek yüzünü.

Hukuk yerle bir edilmeyi sürdürecek.

Medyatik çığırtkanlıklar ve karartmalarla gerçeğin avazı kısılmaya devam edilecek.

Kabadayılıklarla diplomatik zarafetin dili yerle bir edilecek.

Tarım arazilerinde binalar yükselmeye devam edecek ve bizler ithal buğdaya, pirince.vb. muhtaç olmaya devam edeceğiz.

Hayvancılık cenneti olan ülkemize dışarıdan et getirtmeyi sürdüreceğiz.

En güzel ormanlarımızı, doğa cenneti olarak isimlendirilecek yerlerimize maden ocakları veya termik santral kurulup yok edilmelerinin önünü açmaya devam edilecek.

Dünya kıtlığın eşiğinde iken biz üretimi kesen, kesilen ülke olarak ne hale geliriz diye yıldızlar net bir şey söylemiyor yazık ki.

Simitle beslenmeye endeksli asgari ücretli yaşam, egemenliğini sürdürecek.

Açlık ve yoksulluk sınırları TV ekranları ve haber sitelerinden halkın inatla gözüne sokularak "Tevekkül Allah" nutukları atılacak. Toplumsal muhalefetin sesini kısmaya odaklanacaklar yine.

Barınma, ulaşım, sağlık ve eğitim haklarında yeni gasplar bekleniyor.

Salgın nedeniyle eve kapanan insanlarda psikolojik sorunlar artacak, boşanma sayısı yükselen bir grafik çizecek gibi görünüyor.

Çatınız her an başınıza yıkılabilir, aile hekiminiz kapsama alanı dışında kalabilir, otobüs güzergâhınız değiştirebilir ve medrese eğitimiyle baş başa kalabilirsiniz.

Yolda yürürken veya işten eve dönerken başınıza bir şey düşebilir ya da bir bombanın kurbanı olabilirsiniz.

Belki içiniz karardı buraya kadar. Ancak yıldız haritasında tek net kalan nokta ise kapitalist düzenin ortak söyleminin süreceğini gösteriyor ve bizlere yine denilecek ki:

"Konuşma!...

Çalış!...

Nefes al ama yaşama!..

Sakın ha itiraz etme bir şeye!..."

 

Yıldız haritası bunları söylerken diyorlar ki bize, yeni bir yıla girecekmişiz. Yalan. Vallahi de billahi de yalan. Yıllardır bitmeyen bir yıl yaşamaktayız zaten biz. Bu gidişle daha uzun süre de bitmeyecek bir yıl. Hatta diyorlar ki Türkiye'nin sonu da.

Ahmet Erhan'ın Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazandığı derlemesindeki şu mısralar unutulur gibi değil:

"Ülkemin üzerindeki bu alacakaranlık

Bu belirsizlik, bu umarsızlık, bu korku biterse eğer

Halkım bu ufkun nereye uzanacağını bilirse bir gün

Şiirler yazarım o zaman, saf ve belki de

Oyun olsun diye boş, anlamsız."

 

Şimdi beyhude geçen bir yılın "bitmeyen kakafoni"si sürerken ufuklar öyle daralmış ve içler öylesine kararmış ki, "saf ve belki de oyun olsun diye boş, anlamsız şiirler"in değil, coşku dolu, anlamlı marşların özlemi dağlıyorken ciğerleri, yıl bitmiş sayılır mı? Hayat çok kötü gidiyorsa yeni bir yıla girilebilir mi?

Yine de direnç yıldızınızın hiç sönmemesi dileğiyle.

Her şeye rağmen mutlu bir yıl dilerim. Esen kalın.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI