AAAH AH! ADA'DAYIM VE HÂLÂ SENİ BEKLİYORUM

   AAAH AH! ADA'DAYIM VE HÂLÂ SENİ BEKLİYORUM

Hicaz makamında, Sofyan ritminde çok sevdiğim bir türküdür, "ADA SAHİLLERİNDE BEKLİYORUM."  Bestesi Musul'lu şaşı Osman efendidir. Türk Sanat müziğinin ünlü bestesi "Ada Sahilleri" aslında Sefaradlar'a ait olduğu, İspanya adalarını anlattığı iddia edilir. Ayrıca bu eseri, yabancı bir sanatçıdan dinlenilmesi tavsiyesine uyarak, dinledim. Ancak beğendiğimi söyleyemem. Bu harika türkünün, sözlerini bilmenize karşın, tekrar anımsatıyorum.

Ada sahillerinde bekliyorum,

Her zaman yollarını gözlüyorum,

Seni senden güzelim, istiyorum,

Beni şad et, Şadiye başın için,

Aaah.

Her zaman sen yalancı ben kani,(İnanan, kanan)

Her zaman orta yerde bir mani (Engel)

Her zaman sen uzakta ben müştak (Özleyen)

Her telakkide (Öyle kabul etmek) bir hayalin berrak,(Güzel-ışıltılı)

Aaah.

Nerede o mis gibi Leylaklar

Sararıp solmak üzere yapraklar

Bana mesken olunca topraklar

Beni yâd et güzelim başın için

Diye biten türkünün sözlerini anımsadıktan sonra, geçelim ana temaya.

İki hafta önce, çay içmek için bir pastanede oturuyordum. Yanıma, ara sıra karşılaştığım ve merhabalaştığım, tahminen benim yaşlarımda bir arkadaşım geldi: "Bedri bey geçerken sizi gördüm, merhaba demek, istedim." Deyince, samimi düşüncesi için teşekkür ettim. Hal hatır sorup, dereden tepeden konuşmaya başladıktan, bir süre sonra: "Bedri bey, takıldığım bir sözcük var. Biliyordum hatırlayamadım, aklıma geliyor, bakmayı unutuyorum.

"Nedir?" diye sordum. Allah aşkına (Şad) ne demekti? Sizi görünce, hatırlayacağınızı için, sormayı düşündüm" Dedi. "Telefon aklınıza gelmedi mi?" diyecektim ki, cebinden çıkarıp masanın üzerine koyduğu telefonu eski tip telefondu. Sorunun yanıtını biliyordum dilimin ucuna geldi, ama bir türlü açıklamasını yapamadım.

Çaydan bir yudum aldım; Beş/On saniye düşündüm, hatırlayamadım. "Arkadaşım, şu an hafızam kilitlendi. Gel, başka şeyler konuşalım, hatırlarız" deyip; doğal gaz, elektrik ve çarşı pazarın pahalılığıdan söz açar açmaz, ampul yandı(!) "Hatırladım" dedim. "Neymiş?" Diye, merakla sordu: Hatırımda kalan: "Mutlu ve sevinçli olmak" diye cevap verince, kısa süre yüzüme baktı: "Ama Bedri bey, o zaman müteveffa için yanlış olmaz mı?" Şeklinde bir soru daha yöneltti ki, soruya: "Haklısın" dedim, ama devam ettim. "O şad olsun, Ahiret gününe kadar huzur içinde uyusun, günahları Tanrı tarafından affedilsin ve kabir azabından korunsun diye söylenir." Açıklamasını yaptım.

Tabii bu arada: "Ada Sahillerinde Bekliyorum" Türküsü ve o türküdeki: "Beni şad et Şadiye, başın için" Diyen mısra, aklıma geldi. O örneği verincede: "Evet, doğru. Şad sözcüğü o türküde de, var. Haklısınız" Diyerek mutabakat sağlandı ve çaylar yinelendi.

Çocukluğumuzdaki evler bahçeli idi. Pek çok evde; Leylak, Mor salkım, Hanımeli ve saksı çiçeklerinden geçilmezdi. Sıcak ayların sabahlarında; çarşıya, pazara veya işinize giderken o güzelim kokuları içinize çektiğinizde, an itibarı ile mutlu duygular yaşardınız. Çünkü içinizde birini saklardınız!

Gençliğe adım attığımız yılların Yaz gecelerinde, yazlık sinemalar tek eğlencemizdi. Sinema çıkışından sonra soluğu, sabah'ın 02.00-03.00'üne kadar oturduğumuz, belediye parkında alırdık. Oluşan arkadaş grubu ile içi boş hayali sohbetleri bitiremezdik. Çünkü herkes gider, park kapanır, ama tadı neresindedir bilinmez sohbet, kapanmazdı. Sakın ola ki, sabahın o vaktine kadar, sadece kızlardan söz ediliyor  sanılmasın. Muhabbetlerimizde konu çoktu. Bazen Uzayı ve uçan daireleri bile konuşurduk(!)

Ve tabii en sonunda yaş grubu değişip, duhul ettiğimiz yaşlılığa sıra geldiğinde, ıskartaya ayrıldık. Hala devam eden muhabbetlerimizde, artık memleket meseleleri ve sağlıkla ilgili sorunları konuşmaya başladık.

Ara sıra birbirimize: "Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarımız" diye sormadan da edemiyoruz, tabii! Her yeni yılda girdiğimiz yaş'ın, rakamları gelince gözümüzün önüne, türkünün de son dörtlüğü yanında geliyor: "Nerede o mis gibi Leylaklar/Sararıp solmak üzere yapraklar/Bana mesken olunca topraklar/Beni yâd et güzelim başın için/Der.

İşte o mis gibi Leylak'lı mısra, sonuna doğru yaklaştığımız ömrümüzün, güzel anılarını hatırlamamıza yardımcı olur ve insanı: "Aaah ah! Ada'dayım ve hâlâ seni bekliyorum" Demeye zorlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI