BİR TEDBİR OLABİLİR Mİ DİYE DÜŞÜNÜYORUM

  BİR TEDBİR OLABİLİR Mİ DİYE DÜŞÜNÜYORUM

 

 

(*)Bir yabancı ülke başkanı, ülkesindeki vatandaşlarından biri tarafından, tokatlandı. Olay, ajanslar tarafından tüm Dünya'ya görüntülü olarak servis edildi. Tokat dediysek, öyle Osmanlı Tokat'ı değil. Buna, hafif meşrep bir egoist anarşizm sonucu gelişen, saldırganlık hali demek, daha doğru olur. Çünkü öbür tokat, Osmanlı imparatorluğu zamanında, bir dövüş stili olarak ortaya çıkan tokattı. Azap askerleri denen ve muharebelerde en önde giden birlik tarafından, meydan savaşlarında uygulanırdı. Bu tokat, düşman askerini bayıltmayı ve sersemletmeyi amaçlardı! Her gün mermeri tokatlayarak, avuç içleri nasırlı ve güçlü hale getirilir ve kol kasları geliştirilirdi ki, Osmanlıdaki en önemli tokatçılar: "Başıbozuk Delibaş" adı verilen, düzensizlerdi. İyi ki, o tokatlayan kişinin böyle bir marifeti yokmuş!

 

(*)Bu paragrafta, aklı başında yurttaşımızın şaşırmasına rağmen, hayret etmediği,  ancak tebessümle karşıladığı ilginç olaylardan birine, göz atalım. Bir ilimizin bir köyünde, Böbrek taşlarını erittiği tevatüründen sonra, yüzlerce kişinin kana kana içtiği su, mikroplu çıkmış. Yetkililer: ".Aman ha, suyu içmeyin çünkü mikroplu!" diye uyarmış. Uyarmış uyarmasına da, yurttaş, genede suyu lıkır lıkır içmeyi sürdürmüş.  Oysa yurdum yurttaşı, kurallara ve uyarılara çok dikkat etmesine karşın(!) Her nasılsa bu konuda: "Adamsende, boş ver, korkacak ne var? Hiçbir şey olmaz, korkmayın!" demiş. Korkup, ürkmeyen biri olduğundan virüse meydan okuyarak: ".milletin ödü kopan o zımbırtıdan hiç çekinmem, önüme çıksa ezer geçerim!" deyip, maşrapayı suya daldırmış, kaldırıp çenesinden akıta akıta bir daha içmiş. Şimdi Allah için bir şey söylemek lazım... Bakın "Erkek dediğiniz böyle olmalı, mikropmuş virüsmüş korkmamalı ve böylece Dünya da erkek görmeli(!)"

 

(*)Ancak öte taraftan; aşı, maske, hijyen, mesafe derken COVIT-19 çeşitli ad'larla, hayatımızdan çıkmıyor ve başımızın püsküllü belası olmaya devam ediyor. Dünya bilim insanları tedbir geliştirmek için çabalarken, virüste taktiği değiştirip, yakın mesafeden bulaşma yerine, havadan bulaşma moduna geçmeyi planlıyormuş! Belki, uygulamaya başlamıştır bile.

 

(*)"Ey Tanrı'm! İyiliğin de, kötülüğün de senden geldiği çocukluğumuzda öğretildi. Ne oldu da, bizim gibi suçsuz günahsız masum kullarını bu hain virüsle helak edip cezalandırıyorsun? Büyüksün, yücesin ve ulusun. Buna sözümüz yok ve dahi olamaz. Eğer, birilerini cezalandıracaksan, müstahak olanları cezalandır. Bu arada bizde, bu musibetten kurtulalım! Biz masum kulların, sorumluluklarımızı biliyor, yerine getiriyor ve ne denilirse yapıyoruz; maske tak, takıyoruz, mesafeyi koru, koruyoruz. Temizlik zaten senin buyruğun olduğundan, alışkanlığını küçük yaşta ediniyoruz! Bilim insanları virüsü tuş yapacak, ama ah şu: aşı olmayı reddeden, içimizdeki virüs işbirlikçileri. Tanrım onlara birazcık daha akıl ver, ver ki çözüm süratle gelsin. Böylece COVIT-19 adı da, sanıda; bilimin muhteşem başarısı ve senin yüceliğinin inayeti ile gezegenden silinip, salgın tarihinin sayfalarına kaydı düşülsün"  

 

(*)Ülkemizdeki, en büyük ve en kalabalık kentin yerel yönetim başkanı: ".milletimizin kalbini çalmaya niyetliyim!" Demiş. Aman ha, sakın ha! Sizin ağzınız ne söylüyor öyle, Sayın başkan? Lütfen buna tevessül etmeyin ve Şeytana uymayın. Zaten Mega kentin, %85'inin kalbi, sizin kalbinizin ritmiyle birlikte çarpıyor. Bu gerçek ortada iken, yeni bir niyet değişikliğine gerek var mı? Siz, diğer tüm kalpleri alıp götürmek istiyorsanız, zahmete girmeyiniz, o kalpler de zaten sizi izliyor, gözlüyor ve arkanızda duruyor.

 

(*)İnsanları rahatsız eden bir fotoğrafı, son paragraf olarak alıyorum. Gerek konteynerlerden, gerekse belediyelere ait çöp biriktirme alanlarından, kendi adına satabileceği ve yiyebileceği bir şeyler bulmaya çalışan yüzlerce kişi, mikropla/virüsle iç içe. Bu durumu, herkes TV ekranlarında, zaman zaman rastlıyorsa da, birlikte yaşadığımız bu insanların, uğraşıları nedeniyle toplum sağlığı için bir tehdit olduğunu dikkate alıp önemsemiyor. Ancak bendeniz önemli olduğu düşüncesindeyim!  Bu gözle görülür soruna izafeten, söz konusu kişilere, sadece işleri sırasında giymeleri ve takmaları için: "Koruyucu nitelikli; tulum, maske, eldiven ve kask kullandırma zorunluluğu getirilse ve bu gereçlerin satın alınmasında; konu ile ilgisi olan bakanlık veya yerel yönetimler, bunları  sağlarsa, toplum sağlığı açısından, bir tedbir olabilir mi, diye ilgililerin; düşüncelerine, değerlendirmelerine ve takdirlerine bırakıyorum..

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI