GEL DE, MERAK ETME

 GEL DE, MERAK ETME 

 İlkokulda, öğretmenimiz bir sabah sıra ile: " Dişlerinize bakim" diyerek, diş kontrolü yaptı. Kontrol bitince de: "Sabah ve akşam dişlerinizi fırçalamayı unutmayacaksınız. Sabah dişini fırçalamadan gelen olursa eve gönderirim, dişlerini fırçalar öyle gelir!" Dedi. Günlerden Perşembe idi, "Bu gün Perşembe, Pazartesi gününe kadar olmayanlar babasına fırçayı aldırsın, anlaşıldı mı?" Deyince biz de, sınıf olarak: "Eveet!" diye bağırarak yanıtladık. O gün bugün hala diş fırçalıyorum. Bu noktada şunu hatırlatmam gerekiyor. İlk diş fırçam yumuşacıktı, bu günkü gibi sert plastik değildi. Vallahi, dişler ve dişetleri, bu kadar fırçalamaya iyi dayanıyor!

 Çocukluk yıllarımda, ilkbahar ve son baharda evlerde temizlik yapılırken, her yer tahta fırçası ile fırçalanırdı; taban tahtaları, trabzanlar, merdivenler, pencere kepenkleri, sokak kapısı da, temizlenme işlemine tabiydi. Zamanla o ahşap zeminler, fırça sürtmekten sararırdı.

 Dişler ve etleri öyle sağlam ki, yıllarca fırçalanıyor da, bir şey olmuyor. Yoksa bu kadar fırçalamaya başka bir şey olsa parçalanır. İnsan yapısının çok sağlam olduğunu düşünüyorum. Bedenini iyi koruyup kollasa, bakımlı ve kurallara uygun yaşasa, yüz yaşındaki insan, günümüz 60 yaşındaki bakımlı insanı gibi dinç olur. Fakat bunu yapmıyoruz, ne zamanki bedenimizde mumlar yanmaya başlıyor, o zaman olabildiğince dikkat edip vücudu korumaya çalışıyoruz. Fakat dışa vurmasak ta, içimizden: "Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye" durumu ile karşılaşmaktan kurtulamıyoruz.

 Yaşlılıktaki yaşamımızı; hastane, doktor ve ilâç üçlüsünün uydusu şeklinde sürdürüyoruz ki, bundan kopmamız mümkün olmuyor. Zaten; yağlı yeme, tuzlu yeme, kızarmış yeme! Günde beş hap, akşam erken yat, sabah erken kalk derken, bakıyorsunuz sona gelinmiş, ama aradan da, 90 yıl geçmiş! Bu gezegendeki zamanı bitirince de, imamın önüne yatırılıyoruz.

 İmam, cemaate: "Merhumu nasıl bilirdiniz?" diye sorduğunda,"İyi bilirdik" diye yanıtlanır. Örneğin: Adam; eşinin birini bıçaklamış, ikinciyi pencereden aşağıya atmış, 3ncü karısı için de: ".sarhoştum, hafifçe okşadım merdivenden yuvarlandı. Ama ayağa kalkmıştı, bir şeyi yoktu nasıl oldu da, öldü bilmiyorum(!) Demiş. Aynı kişi, bir şahsın cebindeki parasını gasp etmiş, bir başka olayda, arkadaşından aldığı önemli miktardaki parayı almadım demiş, bir ahırı kundaklamış, değirmene gidiyorum diye emanet aldığı komşunun eşeğini, üçüncü şahsa satmış. Yılları cezaevinde geçen adam için imam: "Haklarınızı helal ediyor musunuz?" Diye sorduğunda, yanıt: "Helal olsun" Denilmiş. Tam o sırada Şeytan, cemaat içindeki birinin omuzun dan kulağına eğilmiş: "Bak, böylesi hora geçiyor!" diye fısıldayarak kandırmaya çalışmış(!) Tanrım, masum kullarını şeytanın hınzırlığından koru.

 Çünkü bu iki cevap değiştirilmiyor. Ahlaki ve vicdani değer yargıları gelişmemiş, topluma zararlı insan olduğu mahkemece karar verilse bile cenaze cemaati: "Tanrı Afetsin" Diyemiyor. İnsan yaşarken: "Öldüğümde, ardıma kalanlar benden utanmasınlar" diye; dürüst, onurlu ve şerefli yaşam yolunu seçer.Kurallara uyar, böylece beyni ile kalpte ahlâki ve vicdani erozyon oluşmaz.

 Yaşamı süresince; namusu ile doğruluktan ayrılmadan yaşayan insan için "İyi bilirdik" denmesi yerinde bir yanıttır. Ama kadın ve çocuklara tasallutta bulunan, cinsi sapıklıkları ile toplumu rahatsız eden ve her türlü ahlaktan yoksun insan için de: "İyi bilirdik" Denilirse, dışa vurulamayan şu soruyu, insan her zaman kendine sorar: "Bu nasıl bir değerlendirme?" Zira ömrünü topluma hizmet için adamış, bu yolda görev almış ve sade yaşamı ile kimseye zarar vermeden göçüp giden insanla diğeri arasında fark kalmıyor. Çünkü insanın vicdanında (Sıfır) iyi puanlı insan için, cemaatin söylemesi gereken "Allah Afetsin" yanıtıdır. Yüksek sesle söylemiyorsa, içten söylemelidir.

 Şimdi yazının ana teması macun'a gelelim. Dişini fırçalayan her insan gibi bende yıllardır piyasadaki çeşitli macunları kullandım ve bunu sürdürüyorum. En son aldığım(Bir hafta sonra kullanımını sonlandırdığım.) Diş macunu, üç dört günlük kullanımla, ağız içi mukozanın kayganlığını ciddi şekilde bozdu! Fevkalade tahriş etti ve oldukçada rahatsızlık verdi. Söz konusu macununun internet tanıtımlarında, aynı konuda çok şikâyet gördüm ama bu macunun marketlerde halen satılması insanı şaşırtıyor. Sağlık Bakanlığı, COVID-19'dan başını kaldıramaması nedeniyle, konuyu irdeleyecek ne hali var ne vakti. İnsanın ağız içini tahriş eden bu macun satılmamalı. Satılmasına nasıl onay verildiğini gel de, merak etme!

 

        

YAZARIN DİĞER YAZILARI