MARMARİS/DİAGORAS VE EŞİ,ARİSTOMAKHA/YATIR/ŞANS OYUNU

MARMARİS/DİAGORAS VE EŞİ,ARİSTOMAKHA/YATIR/ŞANS OYUNU

Marmaris/Turgut mahallesinde, çok uzun yıllar türbe sanısı ile başında; Fatiha okunup üflenen, adaklar kesilip yemekler yenilen, bebeksiz hanımlar için mevlit okutulup dua edilen yapı, türbe değil, M.Ö. 3ncü yy. da yaşayan; Yunanlı savaşçı, bazılarına göre Rodoslu boksör Diagoras ve eşi Aristomakha'nın mezarı olduğu anlaşılmıştır. Sonuç, pek tabii çevre halkında şaşkınlık yaratmıştır.

Doğaldır ki; dağda, bayırda gördüğü mezarı "Yatır" sanıp Fatiha okuyan ve dilekte bulunan yurttaşımız, isteğinin yatır aracılığı ile Tanrı'ya ulaşacağına inandığından, hemen Fatiha okur ve sonra, Tanrı'dan istemlerini sıralar.

Oysa "Yatır" bir insan cesedidir. Ama yurttaşımız, genel mezarlıklar dışında herhangi bir yerde mezar gördüğünde, bunun olağanüstü gücü olduğu sanılan ve insana yardım ettiğine inanılan ve "Yatır" diye tanımlanan biri olduğuna inanır. Birde başında, ağaç varsa ki, genelde olur; bez bağlanır, adak kesilir ve eşe dosta sofra kurup yemek yedirilir, dualar edilip birlikte namaz kılınır. Cesedin kimliği, önemli değildir. Hele mezar taşında mum yakılmışsa akıntılarına küçük dilek taşları yapıştırılır. İlk denemede yapışma halinin gerçekleşmesi, isteğin kabul edileceği anlamı taşıdığından, çok mutlu olur ve o sevineceği günü beklemeye başlar!

İnsanımız her şeyi Tanrı'dan bekler, bir bakıma Allah'ı- Zül celal'e tevekkül eder ve beklentisinin bir vesile ile verileceğini düşünür. Bu arada nasip'e de çok inanır. Ancak başarının; doğru planlama, mesleki görüş, geniş açılı bakış ve bu bakışın değerlendirilmesinden sonra, kurallara bağlı işleyen disiplinli bir çalışma ile elde edileceğini dikkate almaz. Sadece Tanrı'nın nasip edip, etmeyeceği ile ilgilenir. Yani çabasının yeterli olup olmadığını defalarca gözden geçirmeye yanaşmaz. İçinden, "Ya nasip" çeker. Hayırlı ise beriye, hayırsızsa geriye" dedikten sonra "Bakalım Allah ne demiş?" Diyerek, sanki yanıt verilecekmiş gibi hayal kurup beklentiye girer!

Örneğin: Bir menkul veya gayrimenkul alacağı zaman; Nasipse olur, nasip değilse olmaz inancı onun için bağlayıcıdır. Mesela: Otomobil kullanırken, kurallara uymadığından kaza yapıp, kendisi dışında ailesinden birkaç kişinin ölümüne sebep olsa, vakıa için: "Allah'ın takdiridir!" Der ve bunu rahat bir şekilde telaffuz eder ve hatta söylemekte de, beis görmez. Ona göre, Tanrı katı; o aileden vefat edenlerin ölümünü, tarihi ve saati itibariyle önceden plânlamış, gerçekleşmesi için otomobil kullanan aile reisini bu kazayı yaptırmıştır(!) Tanrı istediği için, ne tedbir alırsanız alın, bu kaza olacaktır! Adı: "Alın Yazı"sıdır. Ve ölümle sonuçlanacaktır(!) Kurala uyup tedbirli ve dikkatli olmak boşunadır, hatta lüzumsuzdur! 

Ancak öte taraftan, Tanrı'nın bu istediğine rağmen, kamu davası açılması ve ölenlerin aile ferdi olsa bile suç işleyenin hapsedilmesi için: "Ne yapalım, kaderde bu da varmış. İyilikte kötülükte Allah'tan gelir, başa gelen çekilir!" diyerek, ölümlü kazanın Tanrı istediği için olduğunu söyleyip işin içinden sıyrılmak, aklını ve mantığını kullanmayan insan düşüncesidir. Ve aynı düşüncedeki kişilerinde,  onu, kurallara uymadığı için hatalı olduğunu yüzüne söylemez. Genel kabul gören bu düşünce kahve sohbetinde: ".oluverir, insanlık halidir,  o da isteyerek yapmamıştır, üstelik herkesin başına böyle kaza gelebilir. Ne yapalım, olan olmuş ölen ölmüştür. En iyisi bundan sonra bayramlarda seyranlarda memlekete gitmemek, en doğru yoldur(!)" Deyip, yorumda hemfikir olurlar. Hiç biri kendine kuş kondurmaz: "Trafik kurallarına saygılı olalım ve uyalım. Çünkü her kural, bir olay sonucundan sonra ortaya çıkmıştır, uymamanın sonucu ailece telef olmaktır." Demez.

Örneğin: Şans oyunlarından servet kazansa, Tanrı'ya şükreder. Yani ona göre parayı Tanrı kazandırmıştır. Kazandığı ile bir işyeri açsa edinim kaynağını:(Allahverdi)  Diye tanımlar. Çünkü: "Allah bu sefer bana nasip etti." Der. Ona ve ona benzeyenlere göre, Tanrı katı, şans oyunlarını takip etmekte ve kimin kazanacağını önceden belirlemektedir(!)  Böylece Tanrı'nın, şans oyunlarına da katkı verdiği, kuluna yardım ettiği, bu düşünce biçiminden anlaşılmaktadır(!)  Oysa bu oyunlar din açısından kumar sayılır ve yasaklanmıştır. Fakat yasalarla izin verilmiştir. Çünkü her devlette olduğu gibi Türkiye'de de bu şans denemeleri oynanmaktadır. Sözü edilen dini ve resmi yasak, gizli kumarhaneler içindir.  

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI