REFORMOLOJİ, PRATİKOLOJİ ÇÖZÜMOLOJİ

 REFORMOLOJİ, PRATİKOLOJİ ÇÖZÜMOLOJİ

 Bu yaz aklımdan silinmeyecek, Yaz'ı yaşarken kış gibi günler gördük ve nakavt olmuş boksöre döndük. O yangından öbürüne, öbür yangından beridekine, beridekinden; geridekine gözümüzü çevirmekten bir hal olduk. İsli, küllü, paslı Kış yaşıyorduk, sanki. O arada pırıl pırıl yaz günleri nasıl gelip geçti anlayamadık. Yaşamımız bu güne kadar pek çok şeyden etkilenmiş, ama bu yılki orman yangınları sırasında yaşadığı ruhsal sıkıntı kadar, başka hiçbir şey bunaltmamıştı, bizi.

 Gerçi her yıl mutlaka orman yangını çıkar. Eğer yangın haberi duymazsak: "Şeytan kulağına kurşun, bu yıl orman yangını duyulmadı neden acaba?" Diyebilecek kadar şaşkınlık yaşar ve hatta böyle tuhaf bir soruyu birbirimize normal bir soru gibi sorabilirdik. Çünkü insan beşer, kuldur şaşar. Tabii herhangi bir orman yangını sırasında "Ah vah, yazıklar olsun. Yakanın elleri kırılsın, yok oluyor güzelim ormanlar!" der, rutin yaşamımızı sürdürürdük"

 Fakat bu yaz, birbiri ardına başlayan her yangın haberinde fevkalade üzülüyor, inanılmayacak derecede hüzünleniyorduk. Çünkü haber kanalları arka arkaya, son dakika başlığı ile yangınları duyuruyor, bu nedenle herkes biraz korku ve biraz panik yaşıyordu..

 Sanki görünmez düşman saldırıya geçmişti. Bu arada haber heyecanının yanı sıra öfkelenmeye başlamıştık. Maazallah ormanı yaktığı varsayılan biri veya birkaçı o ara halkın eline geçse ki, sonucunun ne olacağını düşünmek bile istemiyor, ama kötü bir sonla biteceğini de belirtmeye gerek duymuyorum. Çünkü insan gayri ihtiyari yanan ormanlar için; benim ormanlarım, benim doğam, benim vatanım duygusu yaşıyordu. Herkes aklına geleni söylüyor, yangının nasıl başladığı hakkında yorum yapıyordu. Artık günlük yaşamımızın sabahını yangınla başlıyor, akşamını yangınla kapatıyorduk. Küller, yanık çam ağacı kabukları ve is kokusu caddeleri, sokakları sarmış ve şehirdeki evlere kadar girmişti.

 Gündem değiştiğinden COVIT/19 hiç akla gelmiyordu. Haber bültenleri sağlık bakanının tehlike işaretleri vermesini duyuruyor, bu arada yangın doğayı kasıp kavuruyordu. Oysa vaka sayısı rakamları yükseliyor, ölen yurttaş çoğalıyor, tehlike çanları çalmaya devam ediyordu.

 O ara varyant denildikçe, aklıma hep İzmir geliyordu! Delta varyantı ise, sorunun başrolünde oynuyordu. Virüs dolaştıkça mutasyona uğruyor, yeni kimliği ile gezegenin bir yerinden ortaya çıkıyor, eğer bu durumda beşinci aşı yapılması söz konusu olursa, bakalım ne olur diye düşündürüyordu.

 Geçen hafta bir kanalda ilginç bir haber! Bir bedene beş aşı haberi. Tanrı korusun! Haberde: İnsanın biri, bir ağaca 5 çeşit meyve aşılamış, hepside tutmuş! Süper zekâ buna deniyor herhalde? Tüm meyveler için ayrı ağaç dikip, sulayıp büyüteceğine, en sevdiği meyveleri bir ağaca aşılayarak, bir kova su ile büyütüp ve geliştirecek, zahir. Alın size sudan ve enerjiden tasarruf. Tanrım, bu tür beyinleri çoğaltırsan insanlık mutlu olur!

 Bu insana benzer süper zekâlı canlı belki de uzaylı(!) Diye insanın aklına geliyor. Hani olura, bir başka gezegenden alışverişe gidiyorum diye evden çıkar, yanlışlıkla gezegenimize inmiş olabilir. Sonuçta, inişte o iniş olur. İndiği bölgeye bayılır, insan kılığında küçük bir arsa satın alır ve içine de ev yapar. Yarın bir gün, eğer aldığı arsada varsa bir iki ağacı daha, 3-5 çeşit sebzeyi de ağaca aşılar, alın size avuç içi alandan ve iki üç ağaçtan bir kamyon, meyve sebze(!) Tanrım, aklıma mukayyet ol. O zamanda: Üretimde reformoloji, zekâda pratikoloji ve de kuraklık için çözümoloji(!) gerçekleşmiş olur. Hadi bakalım, alın size: Lüks hayat lüks hayat/Bak keyfine yan gel yat/Ne güzel şey oh ne rahat/Yoktur eşin lüks hayat(!)

 Bakalım Sonbaharda hangi varyantla karşılaşacağız? Ve mevcut aşılar yeni virüsü etkileyebilecek mi? mevcutların yerine, bir başka aşımı bulmaya gidilecek, sabredip göreceğiz! Yeni bir varyant söz konusu olursa, başımıza püsküllü peştamalın ekstrasını takmış olacağız! Yazın orman yangını, bu arada sağanak yaz yağmuru taşkınları, arada bir Deprem!

 Yurttaş üçüncü aşısını oldu. Ancak, dış ülkelere seyahate gidecek olanlar ise, pek çok ülkenin kabul ettiği "Biontech" aşısı yaptırmak zorunda kalıyor. Sonbahar için yurttaş: ".biz üçünü de Çin aşısı yaptırdık, yaban ellere gitmeyecez o zaman ne olacak bizim, halımız?" Diye aklından geçiriyor, çünkü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI