TEMMUZ/ TAMMUZ

TEMMUZ/ TAMMUZ

 

Anadolu coğrafyasında ayların adlarıyla üretim arasında doğrudan bir bağlantı vardır.

 

"Temmuz" da Sümer mitolojisinde bereketin ve çoğalmanın sembolü İnanna'nın çoban kocasının adıdır.

 

Anlatılara göre İnanna ile çiftçi, çoban, balıkçı ve kuş avcısı evlenmek ister. Çiftçi gelirken henüz biçilmiş arpa; çoban, taze süt ve kaymak; avcı, çeşitli kuşlar, balıkçı da sazan balığı getirir. Tanrıça, bunların içinden Çoban Tanrısı Dumuzi'yi, yani Temmuz'u seçer.

 

Bilmem kaçımız "dam" ve "damızlık" sözcüğünün kökeninin de "temmuz" olduğunu bilir.

 

Damızlık, varlığın sürüp gitmesi için elde tutmak zorunda olduğumuz en iyidir. Damızlık yoğurt, damızlık koç. Küle sakladığımız kor da damızlıktır bizim için.

 

Anadolu'da bir de "Damızlık kesmek" deyimi vardır ki damızlığın yitirilmesi anlamına gelir. Damızlık kesilirse işe yeniden başlamak gerekir. Ya komşudan köz istenecek ya da koyunlar komşu çobanın koçuna emanet edilecektir.

 

"Evde acı var!

Evde inilti var!

Yayık sessiz, sütü yok.

Çanak kırıldı Dumuzi yok.

Rüzgâr süpürdü ağılı yok."

 

Bu dizeler, Temmuz'unu yitiren Tanrıça İnanna'nın ağıtıdır.

 

Üfleyince kavalını

Soyunur kavından şahmaran,

Cemre gergeflerinde

Kışa, bahar dokur şarkılar.

 

Eşeledikçe bulutları

Gümrahlaşır bozkır

Çözülür dağların şalı

Öz'lenir başaklarda aşk.

 

Salkımlar meyleşir,

Sütte maya, külde kor

Göl "ney"i bekler

Çarka teşneyken sular.

 

Süte mayadır Tammuz

Küle saklanan kor

Dil kökümüzde amber

Ayrılıklar sarı sıcak.

 

Bir maviay atlısıdır,

Terkisinde göç atlasları

Yar nefesine hasretken

Döner miracına sığırtmaç.

Bu dizeler de bu hikâyenin bana yazdırdıkları.

 

Bu coğrafyada Heraklitos, Panta Rhei (Her şey akar.) gerçeğini söyleyeli 2500 yıl olmuş. Ne var ki insan, dünyanın kendisine ebedi bağış, kendisinin dünyanın efendisi olduğu sanısından asla vazgeçmemiş. Bir sonraki nefesinin garantisi olmadığını bilse de bencilliklerinin ve hırslarının emrinde başkalarına acılar yaşatmayı üstünlük sanmış. Ölümsüzlüğün tek kaynağının yaşatmak olduğunu hep gözardı etmiş. Oysa her Temmuzun kendi Tammuzları, her Tammuz'un, kendi hikâyeleri ve kendi türküleri vardır.

 

Temmuzlar geçer, Tammuzlar ölür. Aslolan Tammuzların kendi temmuzlarında kendi hasat hikâyelerini yazabilmesi, kendi sevda türkülerini söyleyebilmesidir.

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI