KARANLIĞA DOĞRU YOLCULUK!

KARANLIĞA DOĞRU YOLCULUK!

 

 

Bu gün geri kalmışlığımızın en büyük göstergesinin örneği; Zafer Ünal’ın 14 Ocak 2019 tarihinde facebook paylaştığı, “1936’da dünyada ilk savaş uçağı kullanan Türk kadını, 2017’de ehliyet alma izni verilen Arap’a özeniyor.” Yazılı metin ve fotoğrafında gizli!

 

T.C. gelişmekte olan ülkeler arasında gösterilirken, son yıllarda gelişememiş, hatta geri kalmış ülkeler düzeyine doğru gidişimizden söz edilmekte. Nedeni; okullarımız da felsefe, matematik, fen bilimleri gibi doğal bilimlerden vazgeçip, akıl ve bilimsel olmayan bir eğitim türü olan İmam Hatip tipi eğitim kurumlarını öncelememizden kaynaklanmaktadır. Gideceğimiz yer gelişmişlik, çağdaşlık, ileri değil, olsa olsa karanlık ve köleliktir. Bunu söylerken kimse inancından vazgeçsin demiyoruz. Cumhuriyet’in ilk yıllarında ve sonrasında kimse inancından vazgeçmedi ve kimse inancından dolayı yargılanmadı. Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren doğal bilimlere, dolayısıyla akıl ve bilimden yana eğitime önem vermemiz, Köy Enstitüsü gibi çağdaş bir kuruma kavuşmamız sayesinde ülkenin ileriye doğru gidişini sağlamış olduk. Bu gün dünyaya egemen olan güçlerin gelişmesinde en büyük payın inançlı insanların bilimsel çalışmalarıdır.

 

Ülkemizdeki beyin göçünün artması, ülkemiz için bir karabasandır!

 

Ülkemizi karanlığa götüren örümcek kafalı, Ortaçağ zihniyetli (Dinle de bir ilgisi bulunmayan, fakat inancı kendine göre eğip büken dincilerin eline geçmesi!) insanların peşinden toplumun varacağı yer ancak Devlet Bahçeli’nin; “Onların doları varsa, bizimde Allah’ımız var.” Söylemiyle avunuruz. Toplumu başka toplumlara ve topluluklara muhtaç ederiz. Ne vatan kalır, nede bir avuç toprağımız!

 

Bugün bakın İslam ülkelerine, birbirlerinin malını, namusunu, onurunu, canını almaktalar ya da emperyalistlerin uşağı, kölesi olmuş durumdalar. Bir kısır döngünün çemberine sıkışmış, bu gidişle çemberden çıkmaları da mümkün gözükmüyor.

 

Yine size Yaşar Kaya’nın 12.01.2019 tarihinde facebook’dan Yunus Emre’ye ait olduğunu iddia ettiği; “Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın, sermeyesi din olanın rehberi şeytandır.” Yazısını paylaşması, ezel evelden beri insanoğlunun hep en iyiyi bulması ve yaşaması için nelerin gerekli olduğunun göstergesidir.

 

İnsanoğlu var olduğundan beri değişim, dönüşüm içindedir. Bu değişimler bazen uzun bir zamana yayıldığı gibi, bazen de kısa zaman içinde olmaktadır. Değişimler hiç geriye gitmemiş, ancak durakladığı dönemler olmuştur. Değişime karşı çıkanlar, değişimden yana olanlardan hep geri kalmış, bazen de değişimi gerçekleştirenlerin boyunduruğu altına girmekten kurtulamamışlardır. O nedenle gelişmiş toplumları yakalayabilmemiz ve daha da ileriye gidebilmemiz için akıl ve bilimden/akıl ve bilimsel eğitimden sapmamamız gerekmektedir. Bu konuda bakın Mustafa Kemal ATATÜRK ne diyor: Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır… Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur… Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Diyerek değişimden kaçınılmayacağını ifade etmektedir.

 

Bu gelişmelerin ışığında gerekli dersleri çıkaracağımız yerde, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş; “Biz beş sene önce okul öncesi 4-6 yaş grubu Kuran kursu programını başlattık 3 bin öğrenciyle. Şu anda 150 bine ulaştık…”  Başka bir konuşmasında, “Kıraathaneler bizim medeniyetimizin en önemli unsurlarıdır.” Diyerek masum çocukların beyinlerinin nasıl köreltildiğini, dini nasıl siyasileştirdiği ve toplumun soru sormasının nasıl engellendiğini gözler önüne sergilemekte. Elin adamı bütün kullandığımız, bilgisayardan tutun, cep telefonuna, çeşmesine, çeşmeyi sıkan anahtarına, kâğıdına, kalemine, iğnesine, ipliğine kadar aklınıza ne gelirse üreterek bizim cebimizi boşaltıyor, biz hala kıraathanelerimizle övünüyoruz, yazık! Ayrıca dinin siyalaştığı yerde, ancak dincilerin çıkarlarının dışında bir şey beklemek yanlış olur. Çünkü bu insanlar dini inanç olmaktan çıkararak meta haline getirmişlerdir…

 

Sizi SnyKya 1881 B’nin attığı Twittır ile baş başa bırakayım: “Dinin eğemen olduğu toplumlarda bilim adamı yetişmez… Sadece bu zehirli mantar türü yetişir. Benim lafım din tüccarlarınadır.” Diye de eklemiş. Yorumunu siz sayın okuyuculara bırakıyorum.

 

Allah sonumuzu hayreyle ye!

 

Saygılarımla.

 

Kemal GÜRBÜZ

Şair-Yazar, Devlet Sanatçısı

17.01.2019

  

 

                  

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI