KERİMOĞLU TÜRKÜSÜ EVİ ARTIK ZİYARETE AÇILDI.

 

KERİMOĞLU TÜRKÜSÜ EVİ ARTIK ZİYARETE AÇILDI.

O ev Kerimoğlu Türküsüne mal olduğu için yapıldı.  Öyküsü her ne kadar dilendirilse de, öyküsü için değil türküye konu olduğu ,  topluma mal olduğu için yapıldı.

O nedenle ben iyi bir iş yapıldı diye düşünüyorum. Türkünün sözleri de Yerkesikle şu Pisinin arası demektedir.

Bir dönem Valilikten türküye konu olan yerlerin restorasyonu  gerçekleşiyordu.  Ormancının  öyküsünün geçtiği yer belen kahvesi restore edildi.

Türkülerin öykülerinde  hep bir  öldürme, aşk, sevgisizlik, cinayet vs var. Hoşgörüsüzlük var. Yanık gızı türküsü de öyle . O türkü de Yerkesik Marçalı taraflarında geçiyor.

Kerimoğlu zeybeği hepinizi duygulandırır. Yüzyılın kültürel dalgalanmasının yayıldığı yerin adı Kerimoğlu Türküsü Evi.

Ben gerçek düşüncelerimi yazmalıyım. Burayı çok da öyküsü için konuşmuyorum. Hatta konuşacak bizim öz ciddi, değerlerimiz vardır.

Ancak şöyle demiştim. Türküye mal olan yer. Restorasyonu çok güzel oldu. Sakin bir kültür evi niteliğinde bir yer. Üstelik Milas Ören Yerkesik  Muğla  üzerinde ana yolda. Dağ köylerinden geçip gidiyorsunuz. Çok güzel yerler.

Geçerken uğrayacağınız,  dinleneceğiniz bir mekan.  Kırsalda doğayla baş başa olacağınız sakin bir yer. Vadiye uzanan geniş bir bahçesi var, ben seviyorum.

O ev Kerimoğlu  öyküsü için değil, Kerimoğlu Türküsü toplum kültürüne mal olduğu için yapıldı.

Menteşe Belediyesi tarafından çalıştırılıyor. Çok da doğru karar. Artık kapatılmayacak, kesintiye uğratılmayacak.

Dışarıdan gelip geçen,  özellikle gelen ziyaretçileri var. Kerimoğlu Türküsü evini görmek için ta nerelerden gelmekteler.

Bahçesi doyulmaz güzellikte uzanıp giden yalnızlık, sessizlik, doğayla kuşların türküleri var.

Kerimoğlu Türküsü nün çıktığı o yerde öykünün temeline çok inmiyorum. Ancak bir aşk öyküsü var burada.

Kerimoğlu Eyüp çok da eşkiyalık sürecinde yaşamış biri değil. Kaçak, dağa çıkmış, aranmış, bu evde bulunup vurulmuş.

Kaldı ki kesin bilgilere rastlanmıyor zaten.  Ancak fazla kurgulanmasının gereği de yok. O yüzyılın içindeki toplumun  sosyolojik,  baskıcı ağalık dönemi.

Başkaldırış olabilir. İsyan eden olabilir. Toplumsal sosyolojik   bir baskı devri.

Ben bir "kahraman" demiyorum ancak onun için "eşkıya" demiyorum. Ağabeyi Hüseyin Efe  evet , silah ve tütün kaçakçısı.

Ancak bunları tartışmak, irdelemek çok gereksiz.  Biz neye mal oldu türküye, buna bakalım diye düşünmekteyim.

Altınsoy diyor ki; Şu an ki ev değil vurulduğu yer.  Müze kısmındaki yer. Yani kaç tane mermer çıkmış müze de var.

Mermi delikleri var. Bunlar efsaneleştirilmesi sadece diye düşünüyorum.  Giderek çöken ev .Çok uzun yıllar içinde yaşanmamış. Çökmüş . Kuşlar, insanlar girip çıkmış  bahçesinde veya ormandan avcılar gelip geçtiğinde  mermi  atılmıştır.Sonra bir ara altın aranmıştı .

 Hüseyin İlker Altınsoy torun kuşağı. Elbette Kerimoğlu'nu derleyip yazacaktı, iyi etti.

Kitabın baskısı yeniden yapılmalıdır.

Kerimoğu Eyüp bir yana sevdalandığı kadın Sarı Sultan'ın mezarının nerede olduğu kesin mi? Biliniyor mu sanki her şey efsane.

Hiç biri bu kadar konu edilmemelidir. Kerimoğlu zeybeği her yerden duyulur.  İşte buradan çıktı.

Yerkesik Kerimoğlu Türküsü evi.  

Kültürel , etnoğrafik  geçmişi geleceğe bağlayan nedenlerimi z de önemli. Kerimoğlu Türküsü evini açtık biz,  ziyaretçilerimizi bekliyoruz.  Devamlı açık kalacaktır.

Kerimoğlu zeybeği sizi de duygulandırır. Diz çöker efeler, oyun tutar. Gelin görün, dinlenin.

 

 

 

 

.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI