DOÇ. DR.KRİTON DİNÇMEN KİMDİR?

DOÇ. DR.KRİTON DİNÇMEN KİMDİR?

                Değerli okurlar, Sayın Veysel Bey ile yaz sonu AKYAKA' da Şadan GÖKOVALI ve mekân sahibi Hamdi YÜCELEN' in birlikte hazırladıkları "AKYAKA 1. ŞİİR DİNLETİLERİ" etkinliğine karşılaştık. Orada, salonda etkinlik sürer şiirler okunurken Hanımın yanındaki koltuğa elinde kitapları, defterleri ile bir bey efendi oturuyordu. Biraz sonra hanımla tanışıp sohbeti koyulaştırmaya başladılar. Meğer kan çekmiş, kültürler çakışmış bu beyefendi Malatyalı imiş ve avukatlık/yazarlık/şairlik yapan Veysel GÜLTAŞ imiş. Toplantının sonunda sohbeti birlikte sürdürdük, telefonlar, adresler alıp verdik. Sayın GÜLTAŞ, bize "ADALET EDEBİYAT ve İNSAN" adındaki kitabını imzaladı. Kendisi uzun yıllar Türkiye'nin değişik yerlerinde Savcılık, Hâkimlik yapmış; şu anda da İzmir Karşıyaka' da avukatlık yapıyor ve yanı    sıra sanat çalışmalarına da devam ediyormuş. Geçenlerde bize bir koli kitap gönderdi. Çok memnun olduk, teşekkür ettik. Kendi kitapları yanı sıra bir de Kriton DİNÇMEN' İ değerlendirdiği kapsamlı bir çalışması var. 1. Hamur kâğıda basılı, büyük boy, oldukça da ağır/ayrıntılı bir çalışma.  Üşenmedim tarttım. Kitabın ağırlığı bir kiloyu aşıyor. 272 sayfalık mükemmel bir kitap. İçinde oldukça ağır ve bilimsel makaleler ve röportajlarla dolu dev bir çalışma. Veysel Bey bu kitabı 12 yıl önce kendi olanaklarıyla bastırmış yüklüce bir de ücret ödemiş. Kriton DİNÇMEN, 1924 yılında Heybeliada' da doğuyor. 1948 yılına İst. Tıp, Fak. den mezun olduktan sonra İst. Tıp. Fak. Psikiyatri ve Nöroloji kliniklerinde ihtisasını tamamlıyor. Daha sonra aynı fakültede Psikiyatrı Kliniği Baş asistanlığına getiriliyor. Bu sırada elde ettiği FELLOWSHİP ile 1961' de Amerika' ya giderek New Jersey Long Branch Monmouth Medical Center' de Dinamik Psikiyatri sahasında çalışıyor. Daha sonra da sırasıyla Maryland' da Crownzville State Hospital ve keza Maryland Baltimore'da Thi  Jons Hopkins Hospital' in Pschsomatich Medicine Department' inde servis şefi, araştırıcı ve diğer çalışmalarda bulunuyor. 1965 yılında Bakırköy Akıl Hastanesinde çalışmaya başlayan DİNÇMEN, 1972' de Amerika Missori' den davet edilerek bir süre daha oradaki araştırma ve yayınlara katılıyor. Bakırköy Akıl Hastanesinde uzun süre çalışan DİNÇMEN, 1982-1994 yılları arasında Adli Tıp Kurumu Psikiyatri İhtisas Kurulu Başkanlığı görevinde bulunuyor; 1990-1998 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Kurumu Enstitüsü'nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. 2001 yılına kadar Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Adli Tıp Psikiyatri derslerini sürdürüyor.  Sayın DİNÇMEN, uluslararası tıbbi kongre ve dergilerde yayımlanmış birçok çalışma ve yazısının yanı sıra "Psikiyatri El Kitabı", "Psikosomatik Hekimlik", "Desktriptiv ve Dinamik Psikiyatri", "Nöroloji El Kitabı", " Adli Psikiyatri" isimli kitapları ile "Existentialist Psikiyatri Üzerine Dört Makale" ile "Psikhiatri ve Mythos"  isimli monografileri de yayımlanıyor. DİNÇMEN, Cerrahpaşa Tıp Tarihi Anabilim Dalı'nca yayımlanmış "Son Yüz elli yıldaki Tıbbi Gelişmeler" eserinin Psikiyatri bölümünün Türkiye kısmında adı geçen 5-6 hekimden biri olduğu gibi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'nın son yayımlamış bulunduğu 6 ciltlik Adli Tıp Kitabının Adli Psikiyatri bölümünde "Türkiye'de Adli Psikiyatrinin Kurucusu olarak da tanımlanmaktadır.  2008 yılında 84 yaşında vefat ettiğinde na'şı toprağa verilmemiş ve kendi isteği üzerine tıp öğrencilerince incelenmek üzere Tıp Fakültesine bırakılmış. Yine Veysel Bey' den öğrendiğime göre cesedini kesip biçmemişler ve ilaçlayıp saklıyorlarmış.  Edebiyat ile de ilgilenen Sayın DİNÇMEN, "Benimle Son Defa Dans Eder misiniz?", "Symhonia", "Hüzünlü İntermezzo", "Hiçliğe Övgü" isimli öykü kitapları ile "Hiçlikte Randevu" isimli bir romanı ve "İnsan Dizeleri" ile "Ütopyaya Çağrı" isimli şiir kitapları ve "Psykhiatria ve Mythos" adlı eserleri yayımlanmış. Yunanca, İngilizce ve Fransızca' dan yapmış olduğu "Ölüler Bekler, Ahilya' nın Nişanlısı, Ankaralı Dört Hanım, Benzersiz Mevlana" isimli dört roman, "Sapfo' nun Şiirleri ile Elytis'in Övgüler Olsun Sana" isimli şiir kitapları ve "Lokantamızda Prens ve Prensesler Daima Taze ve Bol Masal Sosu ile Sunulur" isimli öykü, "Şehir Düştü, Romanos Diegenis, Haçlı Seferleri" isimli tarih monografileri ve Halil Cibran' ın "DELİ" isimli felsefe denemeleri yayımlanmış. Bu kadar uzun soluklu çalışmalarını tıp çalışmaları ve edebi/sanatsal çalışmaları birlikte yürütmüştür. Dört dil bilen SAYIN DİNÇMEN, Yunanca' yı ana dili olarak, Fransızca' yı okulda, İngilizce' yi Amerika'daki çalışmaları sırasında, Türkçe' yi de ülkemizde öğrenmiştir. Ayrıca Türkçe üzerinde çok da iddialıdır ve " Türkçe' ye takla attırırım!" kendi iddiasıdır. Sayın DİNÇMEN' in "İNTİHAR ETME HAKKI KUTSALDIR" başlıklı yazısından bazı saptamalar: "Kendisine, çevresine olan saygısının kaybolduğunu hissettiği durumda, insanın elinde son bir koz vardır: ötenazi. Dünyanın en büyük ve donamlı olan NİETZSCHE, insanın hayatına son verme hakkının kutsal olduğunu söyler. Ötenazi, "rahat öldürme" değil, "rahat ölümü seçmek" demektir. Bu kolay bir iş değil, faturası çok ağırdır. İyileşmeyecek, ölüme kadar devam edecek bir hastalığa yakalanan ve bu hastalığın kişiye verdiği korkunç acının tıbben devam edeceğinin belirlenmesi karşısında, kişinin kendi olanaklarıyla kendini öldüremeyeceği hallerde bunu hekiminden istemesi ve hekimin ona yardım etmesidir.  Öncelikle hastanın aklı yerinde olmalı. Söz konusu kişinin hukuk ehliyetinin tam olması, yani aklı başında olması lazımdır. Temel kural budur. Herhangi akli arıza içinde olanın isteği kabul edilmez. Yakalandığı hastalığın iyileşmesi mümkün olmaması ve kişinin ölümüne kadar süreceğinin anlaşılmış olması gerekmektedir. Hekimin, hastanın rızasını almadan böyle bir işe girişmesi öldürme kavramına girer. Ötenazi ikiye ayrılır: Aktif/pasif ötenazi. Aktif ötenazi sözü edilen şartlar oluştuğunda hekim tarafından öldürülme durumudur. Damar içine potasyum klorür, adrenalin ya da barbitürat (uyku ilacı)zerkiyle olur. Kalp durur. İkincisi pasif ötenazi ise hayatı sürdüren suni araçlar devreden çıkarılır.(fişi çekilir) Bu şekilde ölüm oluşur. Ötenazi, ne ailenin maddi ve manevi yükünü kaldırmak için yapılan bir şeydir, ne de hekimin tek başına alabileceği bir karardır. Ötenazi bir intihardır. Ama kişinin bunu tek başına yapamayacağı için doktorundan yardım istemesidir. Yani rahat öldürme değil, rahat ölmedir. Koşullar oluşmadan buna tevessül eden hekim daima ceza kanunu ile karşı karşıya gelir. Pek çok ülkede ötenazi kamu suçu olarak kabul edilir ve adam öldürmeyle eş değer tutularak aynı maddeden yargılanır. Sait Faik ABASIYANIK' ın Burgaz Adası ne ise DİNÇMEN' in HEYBELİADA' sı da aynıdır. Her gün adadaki evinden çıkıp vapurlara binerek işine gider ve mesaisi bitince de adaya dönerek sanatsal/bilimsel çalışmalarına gömülür. Sayın GÜLTAŞ, DİNÇMEN' in öykülerin, şiirlerini, romanını uzun uzun irdelemiş, başka yazarların, sanatçıların görüş ve düşüncelerini de alarak değerlendirmiş. Basında DİNÇMEN ile ilgi haberlerden ve yazılardan seçmeler yapmış; "derin bir araştırmaya imza atmış. 22 Aralık 2007' de Sabah Gazetesi'nde çıkan bir yazıda " Hasta denilen kişi servise gelir. Bir kanaat yazılır. Kanaate göre gözetime alınması tıbbi bir karardır. Hekim mesleğini ciddiye alarak işini yaparsa bunların hiç biri tartışılmaz. Bunları engellemek için tıp talebesini köşe dönmeci mantıktan uzak yetiştirmeliyiz." Dedi. Hekimliğin kutsal bir meslek olduğunu belirten Doç. Dr. DİNÇMEN, "bir kralın poposunu soydurup bakabilen tek kişi hekimdir" sözünü hatırlatarak şöyle konuştu: "Önemli olan muayenenin ciddiyeti, yapanın seviyesi, bilgisi ve ahlakıdır. İlk muayenede hekim bir şeylerden şüphelenip emin olana kadar gözetim kararı verebilir. Türkiye' de bu iş ciddiye alınmıyor. Çünkü Üniversitelerde temel bilimleri ve meslek ahlakını anlatanların birçoğu hekim bile değil. Aralarında dişçiler, eczacılar, kimyagerler, hemşireler var. Tıp kutsal bir meslektir." Hürriyet, 30.12.2007 Sesler Duyuyorum Doktor Bey. SEVİL Atasoy. "Gazetelerden okuduğum kadarıyla, bir avukat hanım 2000 yılında eşinden boşanmış ve babasının yanına yerleşmiş. Beş yıl sonra baba, "ruh hastası" diyerek kızından şikâyetçi olmuş. Avukat Hanım, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine götürülmüş.  Kimi kaynaklara göre üç günde "sağlam" raporu ile taburcu edilmiş. Kimine göre görüş bildiren 9 doktordan bazıları "paranoyak", bazıları "paranoid şizofren" olduğunu belirterek başka bir hastaneye sevk edilmesi gerektiğini kaydetmiş. (Basındaki bilgi kirliliğine dikkatinizi çekerim) Baba, bu kez de "vasi tayin" davası açmış. Mahkeme, kızını Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu' na sevk etmiş. Gözlem İhtisas Dairesi ile 4. İhtisas Kurulu raporları farklı gelmiş. Bunun üzerine mahkeme farkın giderilmesi için Adli Tıp Genel Kurulu' na görüş sormuş. Genel Kurul, Av. Hanım' ın "Akıl Hastası olduğuna, cezai ehliyeti olmadığına ve vasi tayini gerektiğine" 22' ye karşı 25 oyla karar vermiş. Avukatın avukatları, dosyayı psikiyatr Dr. Kriton DİNÇMEN' e götürmüşler. DİNÇMEN, akıl sağlığının tam olduğunu belirtip "vasi ya da müşavir" tayinine gerek olmadığını bildirmiş. Sayın DİNÇMEN diyor ki: " Hangi normal insana "sen delisin!" desen teki gösterir." Mahkeme DİNÇMEN' in raporunu dikkate almış. DİNÇMEN de Adli Tıp Kurumu raporunu sert şekilde eleştirmiş, raporu verenlerin çoğunun öğrencisi olduğunu belirtip "Adli Tıp bilimsel ağırlığı taşıyamıyor" demiş. (Belki de dememiştir de gazeteciler öyle yorumlamıştır). Bu ve bunun gibi pek çok örnek var kitapta. Sayın DİNÇMEN in bilgisi/ilgisi/yetkesi/sanatı ile ilgili örnekler bitecek gibi değil. Sayın Veysel GÜLTAŞ, bu çalışmayı 10 yıl kadar önce bitirdiğinde 13.000 tl tutan basım masraflarını da kendisi üstlenmiş. Arkadaşına/dostuna bir vefa borcu olarak girmiş bunca yükün altına. Tabi bu arada bunca ağır bir yükün altından kalkıp böyle bir araştırmayı yapıp/kotarıp ortaya koyduğu için Sayın Veysel GÜLTAŞ' ın eline, diline ve yüreğine sağlık.  Şadan GÖKOVALI Hocamızla ilgili bir çalışması olduğu belirmişti. Bu arada onu da kendisine soruyoruz. Önümüzdeki Ekim ayında çalışmanın okuyucusuyla buluşacağı müjdesini veriyor. Bu çalışmasını da sabırsızlıkla bekliyoruz. O'nun insana olan sevgisini/saygısını/hümanizmasını su yüzüne çıkaran bir şiiriyle yazımıza son veriyoruz.

Akan suyu seviyorum/o benim değil

Mavi göğü seviyorum/o benim değil

 

Gülen çocuğu seviyorum/o benim değil

Bana gülümseyen kadını seviyorum/o benim değil

 

Dağı seviyorum/o benim değil

Ufku kayıp denizi seviyorum/o benim değil

 

Özgürlüğü seviyorum/o benim değil

Mutluluğu seviyorum/o benim değil

 

Yaşamı seviyorum/o benim değil

Ölümü seviyorum /o benim değil

 

Çok şeyi seviyorum

Hiçbiri benim değil

 

İnsanı seviyorum

O, benim!...

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI