ROBOT OLMAYALIM

ROBOT OLMAYALIM

Son zamanlarda yazışmalarda bir moda geliştirildi. Değişik resimlerle yanıtlar veriliyor. Bir bakıma argo (danışıklı) bir dil kullanılıyor. Diyelim ki bir kişi, başka bir kişiye yazdığını ya da alıntıladığını gönderiyor. Karşısındakinin hiç değilse bir sözcük yazması gerekmiyor mu? "Beğendim, güzel, teşekkürler." yazacakken o denli tembelleştik ki o anlamlar yüklenmiş işaretler (resim) yollanıyor. "Ne olmuş yani? Zamandan kazanıyoruz. Bir de onun için zaman mı harcayacağız?" der gibi bir tavır takınıldığını görür gibi oluyorum. Ama bu durum, o kadar basit değil.

İnsanlık, bilim insanlarının incelemelerine göre bugünkü insan durumuna gelebilmek, bir dil geliştirmek için milyonlarca yıllık bir evrim geçirmiştir. Önce işaretlerle anlaşma başladı. Sonra da yaşadıkları mağaralara birtakım işaretler yapmaya başladılar. O işaretlerden konuşma ve yazı dili gelişti.

Bundan sekiz bin yıl önce yazı, Sümerler tarafından bulundu. Böylelikle anlaşma kolaylaştı; diller gelişti. İnsanlar duygularını, düşüncelerini, buluşlarını, yaşadıklarını, gelecekle ilgili tasarımlarını kendilerinden sonraki kuşaklara aktardılar. Bu belgelerden yararlanan bilim insanları, bunları daha ileri bir aşamaya taşıdılar. Yeni kolaylıklar sağlayan buluşlara imza attılar. Günümüzdeki, bilgisayar, akıllı telefonlar vs gibi robotlar, böylelikle insanlığın hizmetine sunuldu. Yani insanlara kolaylık olsun ve zaman kazanılsın diye bu robotlar geliştirildi. İnsanlar, birtakım robotlar kullanan gelişmiş canlılar olsun istendi. En azından bu aygıtları bulanlar böyle düşündüler. Sonradan bazı çevrelerce kötüye kullanılsın diye değil.

Ne yazık ki ülkemizde bu robotlar, bizim hizmetimizde olacağına bizi robotlaştırdılar. Robotları kullanan değil, onların kullandığı robotlar olmaya, elimizde birer telefon, dostluk, arkadaşlık, akrabalık bir kenara bırakılarak sanal dünyada yaşamaya başladık.

Her şeyden önce aile arasında iletişim, kopma noktasına geldi. Aile bireyleri, her birinin elinde bir telefon, ayrı ayrı sanal dünyada yaşamaya başladı.

Bununla da kalınmadı; yukarıda değinildiği gibi birtakım işaretlerle anlaşmanın yolu açıldı. Bu durum, inanın basit bir anlaşma yöntemi olarak değerlendirilemez. Dünyayı yöneten büyük gizli güçlerin gelecekte, kurmayı ve insanları sürekli sömürmeyi düşledikleri dünya devletinin robot bireylerini hazırlamaya hizmettir bu.

Bir kelime yazamayacak kadar tembelleşenler, bizi yeniden işaret dilinin yaşandığı sekiz bin yıl öncesine götürmeye çalıştıklarının, dilimizin ortadan kaldırılıp egemen güçlerin istediği gibi tek bir dünya diline hizmet ettiklerinin farkında değiller. Bu yazdığımı hayal ürünü olarak düşüneceklere şu anda yaşamakta olduğumuz virüs yıkımının ve eits belasının kendiliğinden değil, bu güçlerce belli amaçları için dünyanın başına bela edildiğini anımsatmak isterim. Bu konuda internete girerek "Bu Bir Savaş mı?" başlıklı iki yazımı okumalarını öneriyorum.

Aslında başka bir yazı konusu olacak kadar geniş olmakla birlikte elbette daha çok çalışalım ama bize dayatılan gösterişe dayalı lüks tüketimlerimizi azaltırsak, yazmaya ve yaşamaya çok zamanımız olacaktır. Böylelikle sanal dünyadan biraz uzaklaşarak dostlukların ve ailemizle yakın ilişki kurmamızın önü açılacaktır. Birtakım danışıklı anlam yüklenen o işaretleri kullanarak dilimizi baltalayıp insanlığı sekiz bin yıl önceki işaret diline taşımaya hizmetten de kendimizi kurtarmış olacağız. İnsanlığın geliştirdiği robotlardan zaman kazanalım. Dilimize ve insanlığın geleceğine ihanet sayılacak işaretleri kullanmaktan vazgeçip kazanılan zamanı daha iyi yaşamak, dostluklar, arkadaşlıklar kurmak için bir fırsata çevirelim.

Robotları kullanalım ama robotların kullandığı robotlar olmayalım. (14.11.2021)

Nuri çelik

YAZARIN DİĞER YAZILARI