ZORU BAŞARMA HEDEFİ


"Bir dokun, bin ah işit !" diye bir söz vardır ya o örnekte olduğu gibi bugünlerde kiminle görüşsem dertli.

Elbette bugünler, ülkemiz açısından çok zor bir dönem. Siyasal, ekonomik, toplumsal sıkıntılar yaşıyoruz. Hem de kendi kendine yeten yedi ülkeden birisi iken bu sıkıntılar yaşanıyor. Tek adam yönetiminin doğal sonucu olarak görülmeli bu durum. Zaten başka türlüsü olamazdı. Çünkü bu çağda böylesine köklü bir geleneği olan Türkiye gibi büyük bir ülkeyi bir kişinin yönetmesi asla mümkün olamaz. Yönetmeye kalkarsa sonuç böyle olur.

Tüm sıkıntılar, yandaş yayın araçlarında yokmuş, sıkıntıların nedeni tek adam yönetimi değilmiş gibi gösteriliyor. Muhalefetin sesini duyurmaya çalışan birkaç kanalda, konularında yetkin kişilerce gerçekler göz önüne seriliyor.

Bu nedenle ben bu konuları yinelemek istemiyorum.

Muhalefet ne yapmalı? Onunla ilgili görüş paylaşmak istiyorum.

Bir kere genel anlamda bir parça da olsa halk üzerinde umut verici, inandırıcı bir hava esmeye başladı. Bu yeterli mi?  Hayır. Ama iyi bir başlangıç olduğunu söylemek gerekiyor.

Elbette altı değişik partinin ilkeleri de dünyaya bakış açıları da farklıdır. Farklılıkların bir kenara itilerek iktidar olunduğunda ne yapılacağı, ya da yapılmayacağı ortak görüş olarak belirlenerek bunlar halkla paylaşılmalıdır.

Amaç, bir kişinin kendisinden kurtulmak olarak değil, ülkeyi tek adamlık rejiminden kurtararak daha demokratik bir parlamenter sisteme geçişin sağlanması olmalıdır. Yani kişilerle değil, ülkenin düzlüğe nasıl çıkartılacağıyla uğraşılmalıdır.

Bunun için ölçü ve alınacak örnek ne olmalıdır?

Bu sorunun yanıtı hazırdır.

Tüm dünyanın örnek lider olarak gördüğü Atatürk'ün ilkeleri temel alınmalıdır. Elbette önemli ama altı oku kast etmiyorum.

On beş yıl gibi kısa bir dönemde, hem de en kötü koşullarda toplu iğneyi bile yapamazken dünyaya uçak satan bir ülke oluşumuzdaki tutulan yol, çağdaş uygarlığın üstüne çıkma istek ve hedefi benimsenmelidir. Çağdaş uygarlık hedefi ve bilimsellik temel alınmalıdır. Karanlığı yok etmenin yolu, aydınlığa koşmaktır çünkü.

Anayasada anlamını bulan, laik, sosyal bir hukuk devleti anlayışının ortak görüş olarak benimsendiği açıkça vurgulanmalıdır.

Açıklanıyor ama hangi görüşte, hangi inançta olursa olsun, hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar tüm vatandaşların fark gözetilmeden eşit yurttaşlar olarak yaşayacakları bir ülke yaratma ilkesi daha güçlü biçimde vurgulanmalıdır.

Bu altı partinin dışında kalan görüşlere de açık olunduğu belirtilmelidir. Mümkünse onların görüşleri de alınmalıdır. O görüş temsilcilerinin görüş ve düşüncelerinin dikkate alınacağı yüksek sesle dillendirilmelidir. Çünkü birlikteliği isteyen ama bazı nedenlerle birlik içinde olamayan parti ve grupların gücü, azımsanamayacak kadar büyüktür. Bunların küstürülmeyip kazanılması son derece önemlidir.

Halkın nabzı tutularak sandığa gitmemeyi düşünen küskünlerin görüşleri alınıp onlar kazanılmalıdır. Bu anlayışta çok sayıda yurttaşlarımızla karşılaşıyoruz. Sayıları küçümsenmemelidir. Bunlar, herkesi kucaklayan temel görüşler ortaya konarak kazanılabilir.

Başta eğitim sistemi olmak üzere, tarım ve hayvancılığın nasıl diriltileceği, yargının yeniden nasıl doğru işler duruma getirileceği, güçler ayrılığının yeniden nasıl yörüngesine oturtulacağı gibi konular ele alınarak ortak görüş biçiminde ortak yazılı belgeye bağlanmalıdır.

Tüm bunları sağlamak oldukça zordur. Ama mümkündür.

Önemli olan da zoru başarmak değil midir zaten?

05.04.2022

Nuri Çelik

YAZARIN DİĞER YAZILARI