MERKEZ VALİSİNDEN OLYMPOS MEKTUPLARI

MERKEZ VALİSİNDEN OLYMPOS MEKTUPLARI 

Deli Mehmet Gökova rüzgarıdır Gökova'dan doğar, Gökova'nın denizinden Deniz atlarından, deniz atlarının nefesinden Denizden çıkıp karıştı mı havaya Koşar ovaya Göğe çıkar, yıldızlara aya Yere düşer, kalkar ayağa ( İSA KÜÇÜK) “Nasreddin Hoca bir gün hiç bir şey yapmamış” desem, inanmazsınız. Yarına kalacak üç Türk büyüğünden (öteki ikisi Atatürk ile Nazım Hikmet) birisi sayılan Hocamızın, taşı koymadığı gedik, demediği dedik yok. Bir gün sormuşlar: Eski ayları ne yaparlar? Hocam Nasreddin yanıtlamış: Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar. Ben de size sorsam: Başarılı valileri ne yaparlar? Merkez valisi yaparlar, diyebilirsiniz. Ama bu merkez valilerinden biri çıkar, yazar olur, şair olur; bizim İsa Küçük gibi... “İsa Küçük, Türk bürokrat ve yazar. 1980'de Ankara Üni. Siyasi Bilimler Fakültesini bitirdi. Karacasu, Ovacık, Sivaslı, Çerkezköy, Marmaris Kaymakamlıkları, Diyarbakır Vali Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 08.02.2003 – 08.01.2006 yılları arasında Osmaniye valiliği yapmıştır.” (Vikipedi) Aralık 2005 – Aralık 2008 yılları arasında Bartın valiliği görevinde bulundu. Valiler kararnamesi ile Merkez Valiliği görevine atandı, mahkeme kararıyla Ağustos 2009 yılında yeniden Bartın valisi oldu. 
3 Ağustos 2012 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan valiler kararnamesiyle yeniden merkez valiliği görevine atandı. Erken gençliğinden itibaren şiir tutkusu ve şiir işçiliğiyle dikkati çeken İsa Küçük'ün, “Dünya Yılın Kadını” ilan edilen arkeolog Halet Çambek'i anlatan “Halet Abla Destanı” ve “Bütün Hürriyetler Serbest Bu Akşam” isimli şiir kitapları yayınlandı. “Halet Abla Destanı”, “Bütün güzel sanatların Muğla temsilcisi” Saadettin Özbek tarafından sahnede oynandı. Not: Henüz yüzyüze görüşmedik ama mesajlaşıyoruz; ben kendisi hakkında birkaç yazı yazdım, o bana insan sıcaklığı taşıyan güzellemeler yazdı. “Şadan Gökovalı” başlıklı şiiri, çerçevelenmiş olarak, Gökova'daki Kültür Evimin duvarında ışıl ışıl gülümsemektedir.
 İsa Küçük son olarak bir sürpriz daha yaptı ve “Olympos Mektupları / Olympos Letters” isimli bir şiir kitabıyla çıkageldi. Benzerine az raslanır bir çalışma bu. Genç (bana göre herkes genç) ustanın, kaymağı mı söylencebilimden alan şiirleri, İngilizce çevirileri ile bir arada yer buluyor. 
(Tam benlik iş!) İsa'nın şiirlerini Mesut Şenol, büyük bir özele İngilizceye çevirmişti. İşte, bu biraz tehlikeli iş: Motomot çeviride, Türkçe özgüündeki şiirselliği yakalamak kolay iş değil. Çok klasik bir örnek vereyim: “Beni unutma!” buyruktur. “Unutma beni” derseniz, çiçek adı olur. Aynı durum İngilizcede de söz konusu. “Don't forget me!” emirdir.
 “Forget me not” çiçek adı. Kitabın adının İngilizcesine bakalım” “Olympos Letters.” Düz olarak “Olympos Mektuplar” diye anlaşılıyor. Fikir jimnastiği yaparak “Letters from Olympos” veya “Olympian Letters” mı olmalıydı diye düşündüm. 80 sayfalık kitabın başında (elbette İngilizce çevirileriyle birlikte, şairin önsözü ve çevirmenin İsa Küçük ve Şiiri hakkındaki yazısı ile 30 şiir bulunuyor. Şiirlerin hepsinin ortak özelliği, konularının Akdeniz mitolojisinden alınması. (Şair de, benim ilgimi bildiği için kitabın bana, “Mitolojinin Dolice Zeytini, Değerli Öğretmenim” sunusuyla imzalamış.) Şunun altını çizeyim: Mitoloji (Söylencebilim) Batı edebiyatını besleyen en zengin kaynaktır. Sorarım size: Yunan klasiklerinin tümünün, Shakespeare'in piyeslerinin hemen hepsinin konusu mitoloji değil midir? 
Bir vesileyle yazmıştım: 
Mitolojiyi kaldırırsanız, antik kentlerde yapı, müzelerde yapıt kalmaz! Bizde de bu yönde örnekler yok değil ama, İsa Küçük'ün son eseri, başat bir yere sahip. 
Eminim ki çok konuşulmaya değer bir eserle karşı karşıyayız. 
Öyküleri ilk kez okuyanlar olacak. Aşina olanlar ise, bunların şiirleştirilmişlerini, yüzlerinde gülücüklerle okuyacak: Hero ile Leandros, Borea ile Alkyone, Hera ile Europa, Mesel-Masal, Gülün iç denizinde, Selgililer Günü, Melonkoli vd. Kitaptaki ilk şiir; gerisini kitaptan okuyun; GÜNEŞİN ALTINDA Ayaklanmış bir mektup gibi çıkar gelirim Zarfı öpücükle kapatılan bir mektup gibi Dudak izleri sıcak Hani pulu yapıştırdıktan sonra Zarfın iç yüzüne Seni seviyorum diye yazıp öptüğüm yüzüne Yazılmış bir mektup Bakışları sıcak Hani ateşli bir maytap gibi kıvılcımlar saçarak Gelir ya bir mektup Eline alınca kalbin patlar İşte öyle Ayaklanmış bir mektup gibi çıkar gelirim Yanıp tutuşarak
Bu içerik Dokuz Eylül Gazetesi'nden alıntılanmıştır.
YAZARIN DİĞER YAZILARI