AKLIN BİTTİĞİ YERDE
Yaşadığımız olağan üstü koşullarda öne çıkarılması gereken aklı uygun düşünce ve davranışlar olmalı.Gerek dünyada gerek bizde akla aykırılı görünen örneklerin yaşanması ve ortaya çıkması insanlık adına bir ayıp olmuştur.Bu ayıbı yaratanların ise inançlar adına sergilenmiş davranışlar olmuştur.Bir ilimizde polislerin üzerine tükürerek "alın siz virüs"diye bağıran grubun davranışlarını hoşgörüyle değerlendirecek bir tek insan çıkmaz yer yüzünde.İlle de camide namaz kılacağım diye direten bir anlayışın inanç ve öteki değerler adına savunmasını yapacak bir tek örnek yoktur dünyada.Aynı şekilde sokakta adam kovalayan toplamaya çalışan görüntülerde fanatik inancın insanları nereye getirdiği ise aklın ibretle seyretmesi gereken görüntüler olmuştur.
Aynı şekilde dünyada herkesin salgınla ilgili mücadele içinde olduğu koşullarda savaş denilen bir olgunun hala sürdürülebilmesini anlamak ve anlatmak kolay değildir.Akıl buna uygun bir savunma sistemini geliştiremiyor.Dünyanın salgına odaklandığı koşullarda Yemende savaşın acımasızlığının, sürmesi çocukların bir yanda virüs bir yanda silahlarla ölmesinin önüne geçilememesini anlatacak bir mantık var mı acaba?
Aklın bittiği yerde yaşanıyor bu örnekler.Bu örnekler çoğalırsa aklın da insanlığın da bittiği yere ulaşacaktır dünyamız.
Akıla açıklanamayacak başka örnekler de çıkıyor bu dönemde karşımıza.Bunlardan biri "çocuklarım aç" feryat edene bir anneye karşı söylendiği iddia edilen "GEBER "sözüdür.Bu sözü bir insanın söylemesini gerektirecek bir durum mu oldu ki/Kaldı ki böyle bir durum olsa bile bir kişinin bunu söylemesi asla bağışlanamaz.Bu ne bir dil sürçmesine girer ne bir öfke sonucu ağızdan çıkmış bir sözdür.Hele hele böyle diyebilen insanlara yardım etmekle yükümlü bir sorumluluk taşıyan kişiden çıkması bu sözün ,tam anlamıyla bir insanlık ayıbıdır.Gerçi
bunun ayıp olduğunu bildiği için o kişi sonradan bu sözünü geri çekmiştir.Geri çekti ama iş işten geçti artık.
Gerçi bizim gibi toplumlarda bu tür durumlarda etik denilen değerler anlayışının temelinde bulunan tutarlılık ilkesi hiç işletilmiyor.örneğin ben bunu söyledim ama yanlış söylemişim diyerek bir özür dilemek geleneği yoktur.ONUN YERİNE YALANLA KENDİNİ KORUMAK anlayışı vardır.Yani bizde söyledim diye kabullenme anlayışı henüz gelişmemiştir.Bunun yerine.bu söylenen sözü kullananlara bir saldırı vardır sadece.SANA NE SENİ NE İLGİLENDİRİR TÜRÜNDEN BİR SALDIRI YAPILIYOR.Bu da geri kalmış toplumlarda ve demokrasilerde çok görülen örneklerden biridir.Örneğin en çok basın suçlanıyor bu durumlarda.sen niye karıştırıyorsun ortalığı diyerek..
Akla aykırı görünen örneklerden biri de,komşu ilimizin bir vekilinden sergilenmiştir.O da diyesiymiş k:CHPnin yardımlarından yararlananlar haram yiyiyorlar. Bu çok bilmiş vekilimizin böyle ir sonucu nereden çıkardığını merak ediyoruz. Bunun akla uygun bir açıklaması var mıdır?
Bu anlayış bize geçmişte söylenmiş bir sözü anımsattı.bir zatı muhterem "bu memlekete komünizm gerekirse onu da biz getiririz" diye bir söz yumurtlamıştı.Demek ki bir memlekette yapılması gereken ne varsa sadece ve sadece birileri yapar ötekilerin buna yanaşması gerekmez..
Bu değerli vekilimize sormamız gerekir,yıllardır bu toplum dünyanın kirli toplumları arasında gösteriliyor.Son yıllarda buna rüşvet ve yolsuzluk suçlamaları da eklenmiştir.Acaba bu vekilimiz uluslar arasında bu şekilde gösterilen
Rakamları hangi itirazı yaptı bu güne dek?Örneğin gelin biz bunu araştıralım diye bir isteği oldu mu hiç?
Üstelik bir yardımın ille de şuradan yapılması gerekir,şunlar yardım yapamaz diye belirlenen bir kural mı var/
Şunların yapacağı yardım helaldir ötekiler haramdır diye bir yasa mı var bir yerlerde.BUNUN DA AKLA UYGUN GELECEK BİR AÇIKLAMASI OLAMAZ.