"DEPREM" BİR YAŞAM GERÇEĞİMİZ !?

Gün geçmiyor ki dünyanın bir ucu Japonya'dan, bir ucu Endonezya'dan veya Filipinler'den; ülkemizin bir ucu Van'dan, bir ucu Manisa veya Çanakkale'den bir deprem haberi gelmesin!.. Bütün insanlarımızın hemen; "Kaç bina çöktü? Kaç işi yaralandı veya öldü? Kaç bina kullanılamaz hale geldi?" gibi sorulara odaklandığını hayretle görüyoruz!?

Halbuki bir deprem sonrasında bu soruları soracağımız yerde; hepimizin, her gün sorması gereken esas sorular; "Biz bugün, dün, yaşamımızın bir gerçeği olan deprem için ne yaptık!? Evimiz ve iş yerimiz depreme dayanıklı mı? Evde 'Deprem Çantamız' hazır mı? Çocuklarımızı deprem için eğittik mi? Toplanma yerlerinin adreslerini biliyor muyuz?" gibi sorular olması gerekmez mi!?

Nasıl ki 'Ölüm' denen gerçek, bir gün her canlının başına mutlaka geliyor ve biz buna engel olamıyorsak; 'Deprem' için de aynı şeyi düşünmemiz gerekmez mi? Nasıl ki ölümü geciktirmek için sağlıklı beslenmeye, spora, temizliğe önem verip, her türlü  zararlılardan uzak durmaya çalışıyorsak; deprem denen tehlike gelmeden önce de, onu en zararla atlatacak önlemleri almamız gerekiyor!..

Deprem Uzmanlarımız sık sık ne diyorlar; "Deprem öldürmez, çürük binalar öldürür!" diyorlar değil mi? Bunun acı sonuçlarını çoğu ülkede görüyoruz!.. Örneğin; Japonya'da '7' şiddetinde bir deprem oluyor, birkaç bina hasar görüyor veya birkaç kişi yaralanıyor!.. Ama aynı şiddetteki bir 'İran' depreminde binlerce bina çöküyor, yüzlerce insan ölüyor!.. Neden? Biri zamanında tedbirlerini alıp, insanlarını eğitiyor; diğer Ortadoğu ülkesinde ise bunlar ihmal ediliyor, sadece olay olduktan sonra 'ah-vah' ediyor da, ondan!.. Hani bizim; "Geçti Bor'un Pazarı, sür eşeğini Niğde'ye!" deyişimiz var ya? Zamanında önlem almazsanız, deprem olduktan sonra bunun acı sonuçlarına da katlanırsınız!.. Tıpkı yıllardır bizim başımıza da geldiği gibi...

Ne yazık ki ülkemiz bir deprem kuşağında yer alıyor!.. Konya ve çevresi dışındaki bütün yerleşim alanlarımız deprem tehlikesi altında!.. Bunu değiştirmek elimizde olmadığına göre, bu gerçekler çerçevesinde konutlarımızı, okullarımızı, hastanelerimizi, kullanım alanlarımızı ve iş yerlerimizi inşa etmek zorundayız!..

Japonya, Tayvan ve Güney Kore... gibi ülkeler bu gerçeği çok önceden görmüş ve zamanında gerekli tedbirleri alarak, bazı yerlerde 'Kızaklı Binalar' yaparak, yüksek ve çürük binalardan kaçınarak insanlarını depremden koruma yolunu seçmişlerdir!.. Artık oralarda '7' ve '7'nin' üzerindeki depremler zarar verirken; bizim gibi tedbir alamamış ülkelerde ise '5,5'... '6' veya '6,5'lik depremler bile büyük zararlar verip, büyük sayıda insan ölümlerine sebep olmaktadır!..

Örneğin; 25 Haziran 2020 Perşembe günü Van'daki 5,8'lik ve 26 Haziran 2020 Cuma günkü Manisa-Saruhanlı'da meydana gelen 5,5 şiddetindeki deprem bile hepimizi korkutmuş, çevre İllerin insanlarını bile evlerinin dışında sabahlatmıştı!..

Binlerce yıl öncesinin ilkel insanları gibi, çoğumuz da hâlâ 'Şimşek ve Yıldırımlardan' korkuyoruz değil mi? Hadi onlar bilgisizdi, bilinçsizdi ve tedbirsizdi de, yıldırımdan ölüyor ve korkuyorlardı!.. E bizler binalarımızın başına 'Paratöner (Yıldırımlık)' taktırınca, bugün de yıldırımdan korkmamıza ve ilkel insanlar gibi beyhude yere ölmemize gerek var mı!?

Demek ki neymiş; "Deprem öldürmez, tedbirsizlik ve çürük binalar öldürürmüş!"                      Sakin KOŞAR...

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI