"EREN YAVUZ" HEMEN DEVLET KORUMASINA ALINMALIDIR !?



Daha 11 yaşındaki "Eren Yavuz" adlı yavrumuz; şiddet gördüğü, ailesi muhtaç olduğu, çok yaramaz - sağlıksız veya kötü alışkanlıkları olduğu için değil, daha 11 yaşındayken bir 'Müzik Dehası' olduğu için derhal devlet korumasına alınmalı, böyle çocuklarımız asla yabana götürülmemelidir!..
Antalya İlimizin ikinci büyük İlçesi Manavgat'ta ikamet eden, Serap-Mehmet Yavuz ailesinin tek çocuğu 'Eren Yavuz' müziğe 2-3 yaşlarında başlamış. Beş yıldızlı bir otelin Teknik Müdürü olan babası Mehmet Yavuz, merak edip de saz kursları almaya başlayınca, daha 2 yaşında olan Eren de müziğe heveslenmiş, babasının sazı ile oynayıp, onu çalmaya çalışırken defalarca sazı ve tellerini kırmış. Babası da bundan kurtulmak için Eren'e bir 'Cura' satın almış, kendi sazını öyle kurtarmış. Eren dört yaşına gelinceye kadar birçok müzik aletini kendi kendine çalmayı öğrenmiş. Babası onu eğitimi için bir Müzik Öğretmenine götürmüş, öğretmen de Eren'in daha okuma-yazma bilmediği için bu eğitimi veremeyeceğini söylemiş, Ana Sınıfında okumu-yazma öğrenene kadar beklemek zorunda kalmışlar. 
Bu arada saz, keman, cümbüş, gitar, kabak kemane. gibi tam 10 enstrüman çalmayı öğrenen büyük bir yetenek olmuş. Daha Ortaokul öğrencisi olan Eren Yavuz, boş zamanlarında müzisyen 'Emre Dayıoğlu' ile köy köy dolaşıp, Türk Halk Müziği derlemeleri yapıyormuş.
Ben de internette ilk kez Neşet Ertaş'ın o meşhur 'Yolcu' türküsünü kabak kemane ile çalıp-söyleyen Eren Yavuz'u görünce hayran kaldım!.. Bir başka videosunda yine ünlü sanatçımız Musa Eroğlu sazla, Eren Yavuz kabak kemaneyle "Gel de Angara'ya Kar Yağdıralım" türküsünü söylüyorlardı!.. Bu yaşta bu yetenek çok az insana nasip olur, işte bu yüzden "bu yavrumuz derhal devlet korumasında eğitim almalı, devlet sanatçısı yapılmalıdır" diye yalvarıyorum!.. Ne olur, para hırsıyla böyle çocuklarımıza sahip çıkmaya kalkışan fırsatçıların elinden böyle çocuklarımız kurtarılmalı, erken şöhretle şımartılmadan, zıvanadan çıkarılmadan, devlet eliyle halkımız kültürüne maledilmelidir!..
Okuyucularımdan da istirham ediyorum; internete giriniz, bu evlâdımızın videolarını, çaldığı enstrümanları, sesinin güzelliğini görünüz-işitiniz, siz de bana hak vereceksiniz!.. Hani var ya; benim veya yakınlarımın böyle çocukları olsa, yemin olsun sacımı-eleğimi, yatağımı-yorganımı satar, yemem-yedirir, giymem-giydirir, bu çocuğun eğitimli bir müzisyen olması için elimden gelen her şeyi yapardım!.. Keşke büyük halk sanatçımız merhum 'Neşet Ertaş' babamız sağ olsaydı da, en meşhur türkülerinden 'Yolcu' türküsünü bir de Eren Yavuz'un sesinden ve kabak kemanesinden bir dinleseydi; emin olun bu çocuğumuzu bir daha o da asla bırakmaz, her yere onu da yanında götürür, herkese tanıtırdı!.. Sizleri bilemem, ben şimdiden Eren Yavuz'a "Küçük Neşet Ertaş" demeye başladım bile!..
Biliyorsunuz, keman sanatçımız Suna Kan, piyano sanatçımız İdil Biret, Bilim İnsanımız ve Nobel Ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar, küçük yaşlarda devletin ellerinden tutmasıyla bugünlere geldiler, ülkemizin namını tüm dünyaya duyurdular!.. Şimdi Eren Yavuz gibi yavrularımız için de aynı duyarlılığı devletimizden bekliyoruz, umarım çok şey istemiyoruzdur!.. 
Bugünkü yazımızı da bu yalan dünyada hayırlı işler yapanları yâd ederek, Yunus Emre dizeleriyle bitirelim:
"Bilirim seni yalan dünyasın/ Evliyaları alan dünyasın/ Kaçan kurtulsa, kuş kurtulsaydı/ Şahin kanadını kıran dünyasın!..// Sevdiğimi aldın beni ağlattın/ Dönüp yüzüme gülen dünyasın/ Süleyman tahtını sen viran kıldın/ Masumlar boynunu vuran dünyasın!.."     
YAZARIN DİĞER YAZILARI